Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Aziz dostlar, sevilenler ve aile evi

Başından beri okuyuculardan olumlu dönüşlerin olduğu meselelerin ve konuların türü hakkında editöre sorular sorarım. Özellikle de bugün gündemde olan ‘korona’ meselesi gibi üzerinde çokça konuşulan konular hakkında. Korona ile birlikte yazıların ve düşüncelerin buna odaklanmasının ardından değerli editörümüz okuyucunun başka konular aradığını söyledi. Ben de Ramazan ayı için ‘Tarihi Değiştirenler’ dizisini tercih ettim.
Bütün bir inanç ve profesyonellikle bunu yerine getirdim. Fakat Ramazan Bayramı’yla birlikte münasip olduğunu düşündüğüm bazı satırlarım var. Her biri değerli, sevgili, iyi ve vefa sahibi dosta yönelik olan temennilere bunun da dahil edilmesi gerekiyor.
Öncelikle bütün bir dünya koronayı uğursuz ve yıkıcı bir insani felaketi olarak görüyor. Nitekim ne bir aşı bulundu ne de bir tedavi. Hiçbirimiz bu felakette bir rahmet aramadık. Korunmak için ondan kaçtık, ellerimizi yıkadık, çöldeki insanların soğuktan ve tozdan korunmak için taktıkları puşilere benzer basit maskeler taktık, sosyal mesafeye uyduk, kalabalıklardan uzak durduk, Ramiz Celal’ın programlarını izlemekten kaçındık.
Neden en başından beri bireysel olarak külfetli olmayan küçük kararların, bu büyük dehşeti püskürtmek için yeterli olduğunu söylemedik. Bu kararların ‘can sıkıcı’ oldukları doğrudur. ‘Can sıkıcı’ terimi, bir diplomatik ıstılahtır. Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Sayın Pedersen, Libya savaşında Suriyeli paralı askerlerinin bulunuşunu ‘can sıkıcı’ bir haber olarak nitelendirdi. Kibar ve edepli adam!
Tarhuna, Geryan ve Tobruk'ta Türkiye ile birlikte savaşan 9 bin Suriyelinin bulunması ‘can sıkıcı’ bir haberdir. İşte oldukça zarif bir çözüm: Ön cepheye “Lütfen rahatsız etmeyin” yazılı pankartlar asın. Otellerde böyle diyorlar.
Korkunun diplomatları sarmaladığı bir zamanda yaşıyoruz. Kendi ülkesinde Türk askerinin liderliğinde Araplarla savaşan Arap paralı askerlerini “can sıkıcı” olmak dışında bir şeyle nitelendiremezler. Sanki bir sinek vızıltısı Pedersen’in öğle uykusunu yarıda kesmiş gibi.
Bayram havasına, rahmet diyarına ve büyük kalplerin dünyasına dönelim. Bu gibi vesilelerle ve her gün ve her an özellikle sevdiklerimi ve aziz dostlarımı düşünüyorum. Bunlardan ilki ‘özel ihtiyaçları olan insanlara’ alternatif olarak önerilen bir bilimin adıdır. Diğeri ise psikiyatri klinikleri sakinleri için olan bir bilimin adıdır: Aziz Dostlar Hastanesi! Bu bir ‘akıl hastanesi’ değil. ‘Bakım Evi’ ya da ‘Yaşlı Bakım’ gibi isimlere gelirsek, Lütfen bunu daha basit bir adla değiştirin: ‘Aile Evi.’
Arap dili Pedersen’in sözlüğünden daha hoştur.