Selman Dusari
Suudi Arabistanlı gazeteci, Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Çözüm: Koronavirüs ile birlikte yaşamak

Bir arada yaşamak her zaman birçok sosyal meseleye çözüm olmuştur.
Bugün karşı karşıya kaldığımız yüzyılın salgını olan korona karşısındaki en uygun çözüm de yine budur.
Hükümetlerin virüsle savaşmak için bundan başka çareleri yok. Çünkü küresel ekonomiyi durma noktasına getiren karantina önlemlerine rağmen önde gelen bilim adamları ve bir dizi hükümetin virüsün kalıcı olarak ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı konusunda hemfikir olmalarının ardından dünyanın çoğu ülkesi bu seçeneğe doğru yöneldi.
SARS virüsünde olduğu gibi yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) dünyadan bütünüyle kaldırmak mümkün değil. En iyi ihtimal, virüsün mevsimsel bir virüs olmasıdır. Dünya mücadeleden galip çıkmak istiyorsa onunla bilinçli bir şekilde birlikte yaşamak zorundadır. Bugün başka bir senaryo ile karşı karşıyayız ve çözümün virüsle birlikte yaşamak olduğunu düşünüyoruz. Peki o zaman neden çözüm olarak devletlerin bütünüyle kendi içine kapanmaları ve seyahatlerin tamamen yasaklanması çözüm olarak sunuldu?
Gerçek şu ki, salgın patlak verdiğinde dünya ülkelerinin önünde fazla seçenek yoktu.
En büyük korku, sağlık sistemlerinin çöküşü ve enfekte olanların sayısıyla başa çıkılamamasıydı.
O zaman tek bir senaryo söz konusuydu ve bu senaryo, tamamen kendi içine kapanmaktı. Hükümetler zamanla sağlık sistemlerini güçlendirmeyi ve tıbbi muayeneleri genişletmeyi başardılar.
Enfekte olan kimseler toplumun geri kalan bireylerinden uzaklaştırıldılar. Sağlık sistemleri herhangi bir vaka karşısında hızlı bir şekilde harekete geçme yeteneği kazandı. En fazla risk altındaki gruplar belirlendi ve bu grupların sosyal mesafe kuralına uymaları için farkındalık oluşturmaya yönelik yoğun bir çaba sarf edildi.
Birçok ülkenin korona ile birlikte yaşama sürecine yönelmesiyle birlikte insanların belirlenen kuralları hafife alarak bunlara uymamaya başlayacakları endişesi ortaya çıkacak.
Salgının bir daha geri gelmemek üzere ortadan kalktığı yönündeki bir düşünce ikinci bir felaketin kapısını aralayacak ve ikinci bir salgın dalgası birinciden çok daha çetin olacak.
Böyle bir şey olursa hükümetler yeniden daha önce uygulamış oldukları tedbirlere başvurmak zorunda kalacaklar.
Hayatın kademeli bir şekilde normale dönmesiyle birlikte virüsün halk sağlığı ve ekonomi üzerindeki etkileri analizlerde tahmin edilenden çok daha büyük büyük olacak.
Bununla birlikte insanların ve hükümetlerin virüsün yayılmasını yavaşlatmak ve beklenen zorluklara hazırlanmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaktan başka bir seçeneği yok.
Bu kademeli normalleşme süreciyle birlikte virüs bütünüyle ortadan kalkmayacak.
Salgın ne kadar uzun süre devam ederse, bunun ekonomik ve sağlık açısından doğuracağı sonuçlardan kurtulmak o kadar zor olacak.
Hükümetlerin artık daha önce olduğu gibi ‘sağlık veya ekonomik felç’ arasında seçim yapması mümkün değil.
Şu anda mümkün olan tek seçenek, sağlık sisteminin kapasitesini en üst düzeye çıkarmak, hayatı korumak için virüsle güvenli bir şekilde bir arada yaşamak, toplumun farkındalığını ve kurallara uyumu artırmaktır. Ayrıca muhtemel ekonomik zararın da mümkün olduğunca en aza indirilmesi gerekiyor.