Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Lübnan’da rakamlar ve acılar

Hassan Diyab Amerikan Üniversitesi'ndeki akademik dünyadan Lübnan hükümetinin başına geldi. Yani sayılara ve açıklığa dayanan bir dünyadan Lübnan'ın Dünya Bankası'na 3 ayrı rakam içeren çözüm reçetesi takdim ettiği bir dünyaya. Bir rakamsal teklif Maliye Bakanlığı'ndan, bir rakamsal teklif Merkez Bankası’ndan ve bir diğeri ise Bankacılık Birliği'nden.
Prof. Diyab, belki de kasıtsız olarak üniversite kapısının yerine ‘Başbakanlık Sarayının kapısından’ sayıların dünyasına girdi.
Diyab sevgili vatandaşlarına, ilk yüz günün sonunda daha önce kimsenin yapamadığı bir şeyi başaracağı taahhüdünde bulundu. Sözü edilen 100 gün sona erdiğinde vatandaşlarına, taahhüdünün yüzde 97’sini yerine getirdiğini söyledi. Vatandaşlar birbirini takip eden günleri ve rakamları heyecanla takip etti. İlk yüz günün dolar 3 bin lira civarındaydı. Fakat Lübnan lirasının aksine dolarda bir iyileşme ve yükselme görüldü. Dolar, 7 bin liraya ulaştı.
Diyab bir diğer konuşmasında, Arapça gramerindeki bir dil kaidesi ‘iki sakin harf bir araya gelmez’ ilkesinden hareket etmeye çalıştı ve böylece diğer tüm harfleri hareketlendirdi. Sayıları da öyle.
Diyab’ın başbakanlığa gelişinden bu yana 4 ay geçti. Bilmeyen kişiye doktor hatırlatıyor: Omuzlarından sorumluluk yükünü at! Peki öyleyse yanan şehirlerden, liranın dolar karşısındaki düşüşünden ve çürüyen mevduatlardan kim sorumlu?
Cumhurbaşkanına göre bütün bunların sorumlusu, kimliklerini ifşa etmediği kimseler tarafından yapılan bir ‘plan’. Başbakan ise sorumlu olan kimselerin, başarmanın (başarının değil) önünde engel olan hasetçi kişiler olduğunu söylüyor.
Şu ana kadar başbakan olarak ne yaptığını, neyi gerçekleştirdiğini ve somut olarak ne gibi bir ilerleme kaydettiğini bilmiyoruz. Fakat başarı ve rakiplerini suçlayıcı konuşmalar yapmak konusundaki hobisine gelirsek, öyle görünüyor ki her vardığı yerde cebinden bir kâğıt çıkarıyor ve konuşma yapıyorum diye bunu okuyor. Bazen tek günde iki konuşma yaptığı da oluyor.
Bu arada yapılan plan, başkanın dil yapıları konusundaki uğraşısını baltalıyor, başkentteki tesisleri imha ediyor, dini sembolleri kırıyor, yakıyor ve aşağılıyor, insanların güvenini kırıyor ve göğüslerinde ağırlık yapıyor. Şu anda ise insanları açıklıkla tehdit ediyor, mağazaları yağmalıyor ve ülkeyi iç savaşın eşiğine sürüklüyor.
Lübnan bu durumda ne yapabilir? Elbette huzur ve güven içinde bir sonraki konuşmayı ve doların kaç lira olacağını bekleyebilir.
Diyab milletin durumu hakkındaki konuşmalarında Sayın Cibril Basil ile yarışıyordu. Son zamanlarda Basil tefekkür etmek için halvete çekildi. geminin dümenini Diyab’a, ülkeyi ise rüzgara bıraktı.