Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Arap Çölü’nde

Birçok Avrupalı ​​çölün çağrısına karşılık verdi.
Bu kimseler genellikle İngiltere'den geldiler ve Kraliyet Coğrafya Topluluğu onların yolculuklarını ve çalışmalarını finanse etti.
Fransa'dan ya imparatorluğun adımlarını takip etmek ya da sadece edebi bir macera amacıyla Flaubert ve Chateaubriand gibi isimler geldi.
Bu kişilerden biri de geçen yüzyılın başlarında Prag'dan gelen ve ‘Arap Çölü'nde’ başlığı altında bir dizi etkileyici yazı yazan Alois Musil’di. Daha yolculuğunun başında korkunç bir ayazla karşı karşıya kaldı ve sıtmaya yakalandı. Yolunu, Londra sisi gibi bir sis tabakası kapladı.
Fırat'a doğru ilerledikleri sırada onun da içinde bulunduğu kafile, kum tepelerini bir yerden başka bir yere taşıyan sert rüzgarlarla karşı karşıya kaldılar.
Dahası bir saldırıya uğradılar ve kafilenin bütün suyu çalındı. Kısa bir süre sonra müthiş bir yağmur onları karşıladı. Fakat susuzluktan kıvranan toprak, sanki rahatlamak için onlarla yarışıyor gibiydi. Ona ve kafilesindeki arkadaşlarına çadırın üzerinde biriken su dışında bir şey kalmadı.
Böyle ıssız bir çöldeyken en büyük telaşınız ve derdiniz su olur. Tabi sonrasında herhangi bir taraftan saldırıya uğrama korkusu. Alois uzun çöl gecelerini su ve arkadaşı Nuri eş-Şalan’ın sopalarını aramakla geçiriyordu. Arkadaşları ‘onu çölde güvenliğin olmadığı ve Şalan’ın arkasından iki el ateş ederek bunu düşmanların yaptığını söyleyebileceği’ konusunda uyardılar. “Çöl acımasızdır ey Alois!” dediler. Hayat ve ölüm arasındaki mücadele gece ve gündüzün hikayesidir.
Günlerden bir gün uzun bir yürüyüşün ardından su buldular. Ancak su kirlenmişti. Suyu içtikten sonra hastalandılar. Fakat Alois fikri ve çalışmaları için mücadele etmek zorundaydı. Öte taraftan bekar olması arkadaşlarının dikkatini çekiyordu. Kafilenin rehberi Navaf bu konudaki düşüncelerini ona söylemekten çekinmedi.
Navaf şimdiye dek dört kişiyle evlenmişti. Fakat hepsinden boşandı ve tüm bu boşanmaların da temel bir sebebi vardı.
Alois’in Batılı yaşam tarzı konusunda Navaf’ı ikna etmeye çalışması boşuna bir uğraştı: Beni iyi dinle Nevaf!
Görüşmek üzere…