Ömer Özkaya
Yazar
TT

Kaos; kural, istikrar, istisnadır

- Yine ufkum karardı üstadım, hiç bir şey göremiyorum ve anlayamıyorum, neler oluyor ve neler olacak?
- Bu soru, periyodik olarak ortaya çıkar ve periyodik olarak yanıtlar ister.
- “Mitoloji, geleceğin de aynasıdır" dediniz, mitoloji okudum aklım daha da karıştı.
- Tanrıların bile yeni kehanetlere gereksinim duyduğu birçok acayip zamanlardayız.
- "Batı Afrika mitolojisini Kuzey Afrika'nınki ile birlikte oku, sonra ikisini Yunan mitolojisi ile kıyasla ve sonra Ön Türkler ve Çin mitolojisini oku. Sonra geleceği görürsünüz" dediniz. Gördüğüm mega bir kaostan başkası değil.
- Evrende ve Dünya'da kaos kural, istikrar, istisnadır. Sonra kaosu niye sürekli negatif algılıyorsunuz. Her istikrar dönemi yeni mega kaosların tohumlarını yeşertir.
- Yani olağanüstü kaoslar süreci mi bu?
- Evrendeki ve Dünya'daki her an, olağanüstü kaoslarla doludur. Fakat Ademoğlu her nedense aklındaki, kalbindeki ve duygularındaki kaosun savaşlardan bile daha ağır olduğunu algılamaz. Mitolojilerin kıyaslamalı okumasını yapamadın demek ki?
- "Batı Afrika mitolojisini oku" deyip, Doğu ve Kuzey Afrika mitolojisini önümden aldınız. Yunan mitolojisini okuyunca da bir kaç kadim kutsal kitabın tefsir serisi ile karşılaştım. Kadim Yunan mitolojisi, kadim kutsal kitapların tefsir serisi ve dünyadaki şu ana kadarki mitolojik yorumlar, analizler ve anlatılar, çok yanlışlar ve temelsizler. Acaba bu kasıtlı mı?
- Diğer mitolojiler de aynı sorunla karşı karşıya değil mi?
- Üstadım neler oluyor ve ne olacak, kısaca söyleyemez misiniz?
- Tanrıların bile yeni kehanetlere gereksinim duyduğu bir süreçte kısaca söylenebilecek olan şudur: "Fil ve ejderha" kardeşim. Âdemoğlu sürekli olduğu gibi bir defa daha aklını doğru kullanmama kararı almıştır. Bunun hep ağır sonuçları olmuştur.
- Birçok mitolojiye, kadim ve güncel kitaplara aynı anda atıf yaptınız.
- Bunu anladıysan geri kalan kısmı da anlamış olmalısınız değil mi?
- Değil. Hermes gibi iştahını dizginlemekle başarıya ulaşmış bir tanrıya yaptığınız atıf bile başlı başına çok stratejik.
- İştah yoğunluğu zekâyı tam kapasite ile çalıştırabilir fakat önemli olan, aklın tam kapasiteyle kullanımıdır.
- Bir Yunan mitolojisi bir de kutsal Kuran'dan aforizmalar... Üstadım sorum basit ve zamanım yok. Lütfen neler oluyor ve olacak? Sorum bu.
- İyi de geleceğin tarihini istiyorsun. Lakin Apollon ve Hermes ile Hermes'in Batı Afrika versiyonu Loki bile bu soruya basit bir cevap veremez. Fakat aklın kullanım dışı olduğu, iştahanın frensiz kaldığı kaos süreçleri, yeni kaotik süreçler başlatır. Daha ne dememi istiyorsun?
- ABD, Çin, Fransa, İtalya, Almanya, Hindistan, Rusya, Türkiye, Mısır, BAE, Suudi Arabistan, İran ve İsrail… Bu ülkeler ve bağlamında hiç bir öngörünüz olmayacak mı?
- Bazı meslekleri tanrılaştırırsanız ve tanrılar gibi aksiyon göstermek isterseniz Tanrılar kendi durumlarını algılamanızı sağlayacak şekilde örerler olaylar yumağını. O zaman da "İşimiz Allah'a kaldı" deriz. Tanrılarsa iştahasını dizginleyenlere ve aklı kullananlara katlarında yer açarlar. Ademoğlu’nun bunu yapmayacağını bildikleri için de tanrılar katına nedense çıkan olmuyor.
- Siyasal, ekonomik, askeri, sosyal ve sair sorunlara dinsel açıklama mı yani üstadım yapacağınız!
- Zihinsel stratejiler ile ilgili açıklamaydı bu. Eğer Kuran tefsiri gibi geldiyse sorun algı trafiği ile ilgilidir. Kuran sürekli Ademoğlu’nun zihinsel tutumunu irdeler ve kurtuluşun, zihinsel mekanizmayı azami derecede doğru girdilerle kullanmakta olduğunu deklare eder. Diğer kadim ve kutsal metinler de böyle.
- Yani yine dinsel aforizmalar mı?
- Anlamakta direndiğin konularla ilgili "dinsel aforizmalar" diye küçümsediğin analizler, neden bana gelecekle ilgili sorular sorduğunu açıklıyor zaten. Serengeti belgesellerini tekrar izlemeni öneririm. Orada göklerdeki değişimler olmadan varlıkların harcayacakları olağanüstü enerjilerin bir envanteri çıkartılır. Apollon'un oğlu Hermes acaba neden kaplumbağadan bir lir yapmıştır da daha uzun bir kemik ya da başka bir hayvansal ögeden yapmamıştır?
- Yani üstadım?
- Yani Hermes'in Apollon gibi bir kehanet tanrısına kaplumbağadan yapılmış bir lir ile verdiği mesajlar neler olabilir? Her şeyi araştıran ve bilen (!) Âdemoğlu neden kendisinden öncekilerin verdikleri bilgileri ve stratejileri anlamamakta direnir? Hermes'in üçüncü gözün tanrısı olduğunu yazacaksınız fakat o üçüncü gözün, tanrının dünyayı sürekli izlediği göz yani "idare eden" olduğu gerçeğini göz ardı edeceksiniz. Tanrıların manipüle edilebileceğini anlatan mitoloji ve kadim metinler, bu manipülasyonun nasıl gerçekleştirileceğinin de stratejilerini ve kurallarını ifşa ederler.
- "Yani üstadım" demekten yoruldum.
- İnsan, aklını doğru olarak kullananlar ve aklını yanlış olarak kullananlar diye ikiye ayrılır. Antropoloji biliminde ve mitolojide tüm bunlar ciddi ciddi anlatılır. Tarih de tümü ile aklın kullanımı ile ilgilidir. Fakat iştah tatmin etme eylemlerini aklın kullanımı olarak yani strateji olarak nitelersen yanlışlıklar evreninde kaybolursun. Tanrının sürekli göklerde olduğuna inanılması, olaylara ve dünyaya uzaktan bakmayı da ihtar eden bir konuşlandırmadır. Uzaya uydu gönderebilmek çok önemli bir gelişmedir, fakat aklımızı büyük resme dışarıdan bakmak için kullanmak daha büyük bir gelişmedir ve atlanan da budur.
- Üstadım hep belirsiz konuştunuz.
- Belirlisi şu sevgili talebem, Hollywood Filmleri ve kehanetlerin öngörü olmayanları, gerçek olacaktır. Filler, aslanlar, kaplanlar, hipopotamlar, geyikler kavgaya tutuşacaktır. Bütün bunlar olurken gelişmelere dişi filler, kaplanlar, aslanlar gibi bakanlar olduğu müddetçe döngü kırılmayacaktır. Oysa Hermes üçüncü kulak ve gözün tanrısı değil, döngülerin nasıl kırılacağını ve kurulacağını öğreten tanrıdır. Yani bizim "ozon tabakası delindi" dediğimiz olay, Tanrıların yeryüzüne radikal şekilde müdahale edeceğini belirten, tanrıların gökyüzünü delmesini anlatan mitolojik simgedir. Yani mitoloji ve bilim iç içedir.
- Üstadım anlamaya yakınım sanırım.
- Güneş ve Ay bazlı yaşamamıza rağmen bu iki göksel olguyu yanlış değerlendirdiğimiz sürece iki göksel olgu tarafından hipnotize edilmiş Âdemoğlu olarak çok acılar çekeriz. Görmemekte direnmek kadar acı verici bir durum olamaz. Güncellersek, bütünü görmeden atılanlar ve atılacak her adım, varış noktasından uzağa düşmek demektir. Bu bağlamda ABD'nin yeniden keşfi ve Uzak Doğu'nun da yeniden keşfi, Hollywood'un yeni filmi olmalıdır.