Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Koronavirüs salgını ulaşım sektörünü tehdit ediyor

En çok tekrarlanan sorulardan biri de şu; Kütüphanelere, kafelere, bankalara ve bahçelere gidilmesine rağmen, söz konusu dünya ile hava trafiğini açmak ve seyahatlere başlamak olduğunda uçak prosedürleri neden bu düzeyde katı? Neden yerde ‘mesafe, maske ve sterilizasyon’ önlemlerinin uygulandığı gibi gökyüzünde de bir sistem ortaya koymak bu kadar abartılıyor?
İlk olarak havacılığın, koronavirüsü bu denli dünyaya yayan ana suçlu olduğu unutulmamalı. Hastaları İran’a taşıyan, orada ve bölgemizde salgına yol açan da oydu. Uçuşlar aracılığıyla virüs, İtalya’ya ve Avrupa kıtasına da taşındı. ABD’ye de New York üzerinden iki ay boyunca Vuhan’dan yüzlerce hastanın girmesine, virüsün 50 ABD eyaletine yayılmasına yol açtı.
Havacılık sektörü, koronavirüsün hava taşıyıcısı unvanını hak etti ve bu nedenle de daha cezalandırıcı tedbirlerin hedefi olmaya devam edecek.
İnsanlığı silmeden önce salgının ortadan kalkmasında etkili olan ilaç ve aşılar var olmadığı sürece, ki bunların keşfi 1 yıl sürecek, seyahatlere ilişkin sert tavırlardan da vazgeçilmeyecek. Aşılar, laboratuvarlarda doğduktan sonra, virüsü ortadan kaldıracağına emin olmak için sürekli testlerden geçecek. Aşıların çiçek hastalığı, kızamık, difteri ve çocuk felci gibi insanlığı tehdit eden en tehlikeli hastalıkları ortadan kaldırdığı doğru. Ancak onlarca yıldır kanser, tüberküloz ve AIDS’in hala önüne geçilmeye çalışılıyor. Belki birkaç aylık grip gibi mevsimsel aşılar olmayacak. Her halükarda bir koronavirüs aşısı keşfetmek, insanlık için seyahatten daha büyük ve daha önemli bir konu olmaya devam ediyor.
Terörizmle yaşananlar gibi, kısmi zaferlerle seyahatlere başlama korkusu, havayolu şirketlerinin ve gezginlerin, 11 Eylül 2001 olaylarından bu yana güvenlik önlemlerinin maliyetlerinden, karmaşıklıklarından ve rahatsızlıklarından kurtulamamasına neden oldu. Ancak Kovid-19 saldırısı, daha da şiddetli görünüyor. Salgına karşı uyarılar, gezginlerin parasını ve havacılık endüstrisini yağmalayan terör risklerinden daha maliyetli ve zahmetli olabilir. Seyahat biraz güvenli hale gelene kadar, özellikle denetim cihazları için geliştirilen büyük bir endüstri de dahil olmak, kurşun geçirmez kapılar, gizli kameralar, uçaklarda silahlı güvenlik görevlileri, siber ve bilgi sansürü, elektronik pasaportlar önemli bir yere sahip olacak.
Şu an seyahat endüstrisi uzmanları, seyahat endüstrisinin, Kovid-19 salgınına karşı yeni önlemler getirilmesi nedeniyle bir yıkımla karşı karşıya kaldığı konusunda uyarı yapıyor. Uçaklar ve havalimanları, diğer insani hizmet tesislerinden daha fazla öneme sahip ve maliyetler de sağlık birimlerini hoşnut etmek için artacak. Aynı şekilde uçuşların ne zaman normal bir duruma dönmesine izin verileceğine dair belirsizlikten başka bir durum var mı? Hizmetlerin ve çalışanların yaşadığı büyük kayıpları, banka kredilerini ve uzun sözleşmelerin senetlerini kim ödeyecek? Her gün havada yaklaşık 16 saat geçiren bir uçak, 4 ay boyunca durgundu. Havacılık ve ilgili hizmet şirketlerinin kayıpları hariç, havada olan yaklaşık 300 bin uçağın çoğu ise bugün yerde.
Kimse uçma riskine dair duyulan korkuları sorgulayamaz. Bununla birlikte prosedürleri sıkılaştırma eğilimi, son amaç olan insanlığı korumadan bu sektöre zarar verecek. Bu, ekonomiyi taşla bozmaya benziyor. Toplumların modern temellerini yok ediyor ve onları daha büyük felaketlere maruz bırakıyor. Yolcuları ve personelleri ihtiyati tedbirler konusunda eğitmek de genellikle aynı hedefe hizmet edebilir. Nitekim bu, sağlık adı altında uçuş maliyetini artırmanın yaptığı kötülükten çok daha az bir kötülüğe sahip.