Sevsen Şair
TT

Gözünü kendi eliyle çıkaran Arap

Sanki Araplar olarak peşimize düşen ve bizi yenilgilerle alt eden düşmanlar yetmezmiş gibi kendi aramızda birbirimizi asıl düşmanlardan daha çok zayıflatacak ve daha tehlikeli düşmanlıklar var.
Ne zamana kadar Körfez ülkeleri hakkında tekrarlanan düşmanlıklara sabredeceğiz?
Özellikle BAE ve Suudi Arabistan’a bazı Arap kardeşlerinin yürüttüğü düşmanlıklar dikkat çekici. Üstelik bu iki devlet Arap kardeşlerini en çok misafir eden ve bünyesinde en çok Arap işçi çalıştıran devletlerdir.
Bu ülkelerdeki akil insanlar, Arap kardeşlerinin yerine özür dilemekten usandı.
Maalesef bu saldırılar o kadar çoğaldı ki bir iki çatlak ses değil, siyasi kişiliklerden tutun da televizyon kanalları, gazeteciler ve sosyal medya kullanıcılarına kadar, sorunun biri bitmeden öteki gündem oluveriyor.
Araplar arasındaki ihtilafı ve savaşlardan ibaret düşmanlık ve saldırılardan oluşuyor.
Oysa herkes tarafından bilinen bir gerçek var; bu savaşta genelde aptallar ve onların sempatizanları kaybeder.
Ne zamana kadar bir ateş parçasına tutunur gibi Arap Birliği’ne, milliyetçiliğin ilkelerine tutunanlara ve ne zamana kadar o bağı koparmaya çalışanlara karşı kayıtsız kalınabilir? 
Körfez ülkelerinden birine saldıranlar aslında tek vücut sayılan tüm Körfez ülkelerine saldırmış olduklarını bilmiyorlar.
Bu saldırılarla tek bir ülkeyi  değil istisnasız tüm Körfezi sarsmış ve provoke etmiş oluyorlar.
Ve bu anlamsız savaştan asıl zararlı çıkacakların Körfezli olmayan Arap ülkeleri olacağını da bilmiyorlar, özellikle bu ülkelerle aralarında ekonomik ve güvenlik alanlarında bağları olanlar asıl zarar görecek olanlardır.
Suudi Arabistan’a saldırmanın Bahreyn halkını ilgilendirmediğini, ya da BAE’ye saldırmanın Suudi Arabistanlıları ilgilendirmeyeceğini sananlar çok fena yanılıyorlar. Bu düşüncede olanlar, bölgenin sosyo-kültürel yapısından ve onu gerçekte yek vücut yapan bir çok bileşeninden bihaberler. Aralarındaki kan bağları zannettiklerinden çok daha güçlü iken ve hükmeden aileler bile amca çocuklarıyken siz neden bahsediyorsunuz?
Bu apaçık gerçeklere rağmen sosyal medya hesapları ve televizyon kanalları yerli yersiz saldırı ve düşmanlıkları zerk etmekle meşgul. Körfezli ülkeler olarak “biz” dediğimizde bu ibare mecazi değil gerçektir. Hakim ailelere hücum edildiğinde, boynumuzda onlara bağlılık sözü olduğu unutulmamalıdır, yöneticilere yapılan saldırı bize yapılmış demektir. Bu gerçekleri ve vicdanlarımızdan nasıl kök saldığını her Arap bilir.
Körfez ülkelerine benzeri görülmemiş saldırı sadece İhvan cemaatinden ya da İran’dan gelmiyor.
Bu saldırı İsrail-BAE normalleşme adımından önce ve İsrail ile BAE’den önce normalleşen ülkelerden geliyor.
Üstelik bu adımı ihanet şeklinde değerlendirmeye cüret edebiliyorlar.
Kıskançlık, çekememezlik ve nefret dışında mantıklı bir sebebi olmayan taciz zulüm ve değerlere saldırı yapıyorlar. Eğer bunun dışında daha derin ve anlamlı sebepler bulanlar varsa buyursunlar bize de anlatsınlar, bizde öğrenelim .
Minnet duyulsun diye değil ama Körfez ülkelerinin Milyonlarca Arabı bünyesinde barındırdığını hatırlatmak ve bir çok Arap ülkesinin Körfez ülkelerinin yaptığı yardımlarla ayakta durabildiğini hatırlatmak isterim.  
Daha önemlisi Körfez ülkeleri arasında Katar hariç başka bir Arap ülkesine saldıran veya zarar veren bir ülkenin olmaması gerçeğidir. Hangi Körfez ülkesi hangi Arap ülkesine veya halkına zarar verdi? Tam tersi her zaman destek ve yardım elini uzattılar. En zayıfları Bahreyn’in bile birçok Arap ülkesinde şefkat elini görürüz. Arap ülkelerine yardımda minnetsiz ve karşılıksız en büyük payı ise Suudi Arabistan, BAE ve Kuveyt üstlenir. Şimdi bu konuda nasıl bir hüküm vereceksiniz?
Allah, kendi gözünü çıkartma noktasına getiren cehalet ve geri kalmışlığı reddeder.
Olduğu yerde durup dünyanın da olduğu yerde durduğunu zanneden gafillerin karşısında hikmetle ve doğru kaynakları kullanmak suretiyle, ışık yılı farkıyla onlardan ilerideyken  bunları göremeyenlere yazıklar olsun.
Kalan bağlara sahip çıkalım, çıkalım ki sonra pişman olmayalım.