Nedim Kuteyş
Lübnanlı gazeteci
TT

Erdoğan’ın Mısır ile siyasi flört çabası nasıl anlaşılmalı?

Mısır ile siyasi flört hattına Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bizzat dahil oldu. Geçen hafta İstanbul’da kıldığı Cuma namazından sonra cami çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplayan Erdoğan: “Mısır ile diyaloga itirazımız yok. Kahire ile müzakereler farklı ve mümkündür. Bunu engelleyecek bir husus yoktur” dedi. Bu açıklamadan önce danışmanlarından Yasin Aktay, Mısır ordusunu öven açıklamasıyla Erdoğan’a zemini hazırlamıştı. Aktay şöyle demişti: “Mısır ordusu büyük bir ordu, ona çok saygı duyuyoruz çünkü o bizim kardeşlerimizin ordusu.” Bu açıklamalar, Haziran ayının ilk haftasında Libya kriziyle ilgili ilan edilen "Kahire Deklarasyonu"ndan bu yana son birkaç aydır Mısır'a yönelik yapılan benzer Türk açıklamaları seli bağlamında yer alıyor. Söz konusu deklarasyon, Libya Ulusal Ordusu komutanı Halife Hafter ve Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile uzlaşı içinde Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi’nin liderlik ettiği bir siyasi çözüm girişimdir.
Girişimin özü, Berlin Konferansı kararlarında öngörülen siyasi çözüm referansları etrafında odaklanıyordu. Berlin Konferansı’nda kabul edilen kararlar; siyaset, güvenlik ve ekonomide net uygulama adımlarını içeriyordu. Uluslararası toplum ve BM’nin meşru himayesi altında, tüm yabancı tarafları yabancı paralı askerleri Libya topraklarından çıkarmaya mecbur etmek, milis güçlerini dağıtmak ve silahlarını teslim etmelerini sağlamak, üç Libya bölgesi (Trablus, Sirenayka-Barka ve Fizan) arasındaki siyasi ortaklık için bir Libya ulusal çerçevesi öngörüyordu.
Kahire Deklarasyonu’ndan sonra Sisi, 20 Temmuz’da Mısır’ın batı sınırından 1000 km uzaklıkta bulunan Libya’nın Sirte şehri ve Cufra Askeri Üssünü Mısır’ın ulusal güvenliği için kırmızı çizgi belirleyerek mücadelenin askeri aşamasına geçti. Bunu, Libya’ya askeri müdahale olasılığının kesin bir göstergesi olarak Mısır parlamentosunun ordunun sınır dışında “askeri operasyonlar” yürütmesi için hazırlanan tezkereyi kabul etmesi takip etti.
Bu arka plan Türkiye’nin Mısır’a yönelik sıcak mesaj ve tutumlarının bir bölümünü açıklıyor. Ama Türkiye’nin bu geri adım atan pozisyonu ile ilgili resmin tamamlanması için 5 unsur daha eklemek gerekiyor.
1- Erdoğan, Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Malta, İtalya, İspanya ve Portekiz’in cumhurbaşkanları ile başbakanlarının katıldığı Korsika Zirvesi’nde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, Avrupa ülkelerinden Yunanistan’a verilen geniş destek  aracılığıyla ona sert bir darbe indirmeyi başardıktan sonra makul, diyaloga açık ve esnek bir aktör maskesini takmaya çalışıyor. Söz konusu zirvenin sonuç bildirgesi, “Türkiye’nin Akdeniz’deki provokasyonlarını” kınamış ve Ankara’ya Akdeniz'deki tek taraflı eylemlerine ve “yasadışı” sondaj operasyonlarına son verme çağrısında bulunmuştu.
Bunun öncesinde Fransa, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Yunanistan ile arasındaki ihtilaflı bölgeye savaş gemileri ile gönderdiği "Oruç Reis" araştırma gemisini geri çekmesine neden olan bir siyasi ve askeri gerilim politikası izlemişti.
2- Erdoğan tatlı sözlerle Mısır'ı etkisiz hale getirip anlaşmazlığı, Libya'ya sınırı olmayan iki ülke olan Fransa ve BAE ile sınırlıymış gibi göstererek Doğu Akdeniz'de kendisine karşı olan birleşik cepheyi bölmeyi hedefliyor.
Aktay da “Fransa ve bir Arap ülkesi, Mısır'ı Türkiye ile savaşmaya teşvik ediyor” sözleriyle buna atıfta bulunmuştu.
3- Türkiye’nin Libya macerası, sonuncusu Ulusal Mutabakat Hükümeti içindeki derin çatlaklar olmak üzere sahada sert gerçeklere tosladı. Başkanlık Konseyi Başkanı ve uluslararası toplum tarafından tanınan hükümetin Başkanı Fayiz es-Serrac’ın gelecek Ekim ayının sonunda görevini devretmek istediğine dair açıklaması, Ankara’nın müttefikleri (Serrac ve İçişleri Bakanı Fethi Başağa) arasındaki ihtilafların kontrolden çıktığının göstergesi oldu. Diğer yandan, Serrac’ın Yardımcısı Ahmed Muaytık ile Libya Ulusal Ordusu Komutanı (Hafter) arasında gerçekleşen görüşme ardından Hafter, petrol sahalarını yeniden açma kararı aldı. İki tarafın Libya petrol gelirlerini denetlemek için ortak bir teknik komite kurmasına karşı Mısrata milis güçlerinin gösterdiği tepki, Libya'daki Türk destekli siyasi grubu saran çürümeye dair ek bir gösterge teşkil etti.
4- Türkiye içerisinde Erdoğan'ın izolasyonu, partinin eski liderlerinin kendisine yönelik artan cüretkar eleştirilerine paralel olarak artıyor. Her gün Türk vatandaşını etkileyen şiddetli krizin sorumluluğunu doğrudan kendisine yükleyen suçlamalar yapılıyor. Gençler arasında işsizlik arttı ve enflasyon yükseldi. Bloomberg’e göre Türk para birimi bu yıl yüzde 21 değer kaybederek gelişmekte olan piyasalarda Brezilya para biriminden sonra en kötü performans gösteren ikinci para birimi oldu.
Bu bağlamda eski başbakan ve muhalif Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin Doğu Akdeniz krizindeki izolasyonunun, iktidar partisinin diplomasideki başarısızlığının kanıtı olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin içinde bulunduğu krizin ulaştığı tehlikeli derinliklerin bir göstergesi olarak Davutoğlu, HDP eski genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı ittifak” davetini memnuniyetle karşılayarak, Türkiye'de demokrasiye ilke olarak inanan ve kendisini terörden uzaklaştırmayı başaran herkesle görüşmenin ülkenin geleceği için doğru olduğunu söyledi.
Bütün bu unsurlar bir araya gelerek, partisi, ülkesi ve bölgesi içinde izole olan ve ülkesini sıfır sorun politikasından sıfır dost gerçeğine götürmekte olan Ankara’nın yola gelmesi için ciddi bir malzeme teşkil ediyorlar.