Hüseyin Şubukşi
TT

Teknoloji ve hukukun çarpışması!

İki tren aşırı hızlı bir şekilde zıt yönde seyrediyor. İnsanların yavaş bir şekilde olmasını beklediği bir kaza… Bu benzetme bugün iş ve hukuk dünyasında olup bitenleri anlatmak için en ideal benzetme.
Genel olarak modern teknoloji alanlarında ve bilhassa yapay zeka alanında, üretim verimliliğini ve etkinlik düzeyini artırmak ve üretkenliği daha iyi bir boyuta taşımak adına çalışma dünyası için yeni ve pratik çözümler geliştirme ve sunma gerekçesiyle yapılan şaşırtıcı ve büyüyen neredeyse efsanevi olan yatırımlarla, mümkün olabildiğince çok sayıda müşterinin, tüketicinin ve gelecekteki potansiyel müşterilerin memnuniyetini ve sadakatini kazanmak hedefleniyor…
Tüm bunlarla birlikte toplumsal bedeli oldukça ağır olan sonuçlar da beraberinde geliyor. Yapay zekaya dayalı bir otomasyon sistemine ya da başka durumlarda fabrika üretim hatlarında robot sistemine geçildiği gerekçesiyle işinden edilen insanların sayıları oldukça fazla. Kapitalist sistemin özünde karşı karşıya geldiği ilkesel etik çatışma da burada şekilleniyor. Bu çatışma, modern ve üst düzey dijital teknolojiden yararlanarak çalışmaları geliştirme sisteminin nasıl benimseneceği ile en tehlikeli ve en önemli yan etkilerinden biri olarak teknik değişim ve tasarruf kisvesi altında çok sayıda insanın işten atılması şeklinde ortaya çıkmaktadır.
İnsan haklarının değer kavramını eşi benzeri görülmemiş bir şekilde daha yüksek seviyelere çıkaracak olan yeni hukuki bir mücadeledir. İngiltere’deki saygın Oxford Üniversitesi’nin ekonomi bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışan Daniel Susskind’in A World Without Work: Technology, Automation, and How We Should Respond (Çalışılmayan Bir Dünya: Teknoloji, Otomasyon ve Çözüm Yolları) adlı heyecan verici, şaşırtıcı ve özgün bir kitabı var. Susskind bu kitabında iş dünyasının günümüzde çeşitli alanlarda gittikçe artan bir hızda görülen teknik değişim ile mücadelesinde karşı karşıya kaldığı endişeleri ve korkuları ele alıp inceliyor.
Bu endişeler yeni ortaya çıkmış değil. Sanayi Devrimi’nin başlaması ve çeşitli buhar makinelerinin kullanılmasıyla birlikte gelişmiş motorlu taşıtlardan bilgisayarlara ulaşılması ile ortaya çıkmıştır. Olumsuz uyarı ve beklentilerin somut gerçeklere dönüşmemesine rağmen bu endişeler ve korkular devam etti. Ancak yazar Susskind, bilimsel belgeler, rakamlar ve verilerle birlikte bu sefer durumun farklı olduğunu ve bugün kullanılan teknoloji gücü ve kapasitesi açısından eşi görülmemiş boyutlara ulaştığı için beşeri mesleklerin daha önce hiç olmadığı kadar tehlikede olduğunu vurguluyor.
Otomatik olarak çalışan yapay zeka, performans aşısından üstün gelse de henüz insan "gibi" düşünemiyor ancak hastalıkları teşhis etmekten tutun yasal tebligat yazmaya ve müzikal bir senfoni bestelemeye kadar birkaç işi aynı anda yapabiliyor ki beşeri istihdamı da en çok tehlikeye atan şey budur. Nitekim değişim bireyselden ziyade, kolektif, hızlı ve devrim niteliğinde olacak. Bu noktada hukukçular, işçiler ve çalışanlar için koruyucu bir şemsiye oluşturma konusunda yeni ve eşi görülmemiş rollere sahip olacaklar. (Daha belirgin ve ciddi standartlar ve kavramlarla da olsa, halk arasında kaosa neden olarak büyük ve önemli siyasi değişiklikleri beraberinde getiren işçi sayısını büyük oranda azaltan otomatik üretim hatlarının kullanılmaya başlanmasının ardından Batı dünyasındaki otomobil üreten şirketlerle işçi sendikaları arasındaki duruma biraz benziyor)
Asıl zorluk, çok büyük bir müşteri ve tüketici kitlesine mal ve hizmet sağlamada üretim düzeyini iyileştiren ve ayrıca teknoloji hizmeti sunan şirketlerin kurucuları ve hissedarları (büyük ve küçük) için göz alıcı servetler oluşturmaya yardımcı olan teknolojiyi sürdürürken aynı zamanda gittikçe büyüyen istihdam fırsatlarını, istikrarı ve iş güvenliğini koruyup ekonomik ve sosyal düzeyde bunları bir “tehdit” olarak görmemektir.
ABD merkezli ünlü teknoloji şirketi Apple’ın kurucusu merhum Steve Jobs’un çok önemli ve anlamlı bir sözü var: “İş dünyasında rakibinizi geride bırakmak istiyorsanız aynı işi daha iyi bir şekilde yapmaktan ziyade aynı işi farklı bir şekilde yapmalısınız.” Bu ahlaki meydan okumadır. Başarılar; istatistikler ve rakamlar ne kadar göz alıcı, etkileyici ve müthiş olursa olsun güvenilemeyecek şekilde insanların işlerinden büyük bir oranda çıkarılmasına dayanıyor.

Modern teknolojiye, endüstriyel zekaya ve hukuk dünyasına dayanan iş dünyası, görmezden gelinmesi ya da reddedilmesi mümkün olmayan bir çarpışma yolunda ilerliyor ve geriye sadece çarpışmayı ve boyutunu belirleyecek zaman unsuru ve koşullar kalıyor.
Tarih acımasızdır, içinde yaşadığımız çağı yazıp etkileyici teknolojik başarılardan bahsedecek ancak insan hakları konusunda sessiz kalınmaya devam edildiği takdirde dijital teknolojinin neden olduğu beşeri işsizliğinin yakıcılığını da dile getirecektir.