Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

Alibaba’nın sahibi çok mu ileri gitti?

Geçtiğimiz Kasım ayının başlarında Çin merkezli dev teknoloji şirketi Alibaba’nın kurucusu ve sahibi Jack Ma’nın önünde toz pembe günler gözüküyordu. Zira Yalnızlar Günü’nde bir haftadan kısa bir sürede 74 milyar dolardan fazla satış elde etmişti. Aynı zamanda Alibaba’nın yan kuruluşu olan Ant Group'un Şangay ve Hong Kong borsalarında 37 milyar dolarlık halka arz işlemi yapması bekleniyordu ve bu işlem “dünyanın en büyük halka arzı” şeklinde lanse ediliyordu. Ancak, Çin hükümetinin finansal teknoloji şirketlerin sistemlerinin değiştirilmesini ve bu şirketlerin çalışmalarını düzenlemeye yönelik daha katı yönetmelikler oluşturulmasını öngören bir önerge sunmaya karar vermesi her şeyi tepetaklak etti. Bu yönergeler Ant Group’un halka arz işlemini askıya almasına yol açtı.
Böylece Ma açık bir şekilde durumdan yakınarak hükümetin teknoloji şirketlerine bahis şirketleriymiş gibi muamele ettiğini söyledi. Ancak mesele burada bitmedi ve Çin hükümeti geçtiğimiz perşembe başta Ant Group olmak üzere teknoloji şirketlerinin yaptıkları tekelcilik faaliyetlerine yönelik soruşturma başlattığını ilan etti. Bu da Ant Group’un hisse senetlerinin o gün yaklaşık yüzde 8 oranında değer kaybetmesine yol açtı. Peki Çin’deki iş adamlarının başarısı için bir rol model olan Ma için işler nasıl tersine döndü?
Ma’nın durumuna iki yönden bakabiliriz; ilki Apple, Amazon ve Google gibi dünya çapındaki büyük teknoloji şirketleri ile çatışmaya başlayan pek çok hükümet gibi Çin hükümeti’nin de Alibaba’ya karşı hareket etmesi. Özellikle Alibaba daha önceden rakip şirketler tarafından tekelcilik faaliyetleri ile suçlanmıştı. Şirketin ticari platformunu kullanan satıcıları, ya ürünlerini kendi platformuyla sınırlamak ya da platformunu hiç kullanmamak arasında bir seçim yapmaya zorlayarak ürünlerini online mağazası dışında satmaması için kendilerine baskı yaptığı öne sürülüyor. Aynı zamanda Alibaba, rakip teknoloji şirketlerinin üzerine baskı kurmakla da suçlanıyor ki aynı suçlamalar Amazon gibi ABD merkezli teknoloji şirketlerine de yöneltilmişti. Görünen o ki Çin merkezli teknoloji devi için büyüme hırsının sınırı yok. Zira şirket şu an Çin’de e-ticaret dünyası üzerinde kurduğu hakimiyetinin yanı sıra finansal hizmetler, internet ve ulaşım hizmetlerine yatırım yapacak şekilde yatırım portföyünü genişletti. Çin hükümeti ise şirketin bu etkisini, pazardaki tekelini artırmak için kullanmasından korkuyor.
İkinci yön ise Çin hükümetine şüpheyle yaklaşma eğilimi. Nitekim buna göre Çin hükümeti 2017 yılından beri Alibaba’nın tekelci faaliyetlerinden haberdardı ancak buna karşı hiçbir adım atmamıştı. Bu da Çin’in, Ma’nın kendisi için daha çok bir rüyaya benzeyen Ant Group’un halk arz işlemi durdurulduğunda parlamenterleri eleştirmesinin ardından ancak harekete geçtiğine dair bir şüphe uyandırıyor.
Ma’ya yöneltilen eleştiriler, Çin’de özellikle  son yıllarda zenginlere yönelik nefret söyleminin çoğalmasıyla birlikte artış gösterdi.
Çin'deki milyonerlerin sayısı, ABD ve Hindistan'daki toplam milyoner sayısını aşarken, Çinlilerin yaklaşık yarısının aylık kazancı 150 doları geçmiyor.
Çin hükümetine yönelik şüpheleri destekleyen paradoks da hükümetin bankalar ve bazı endüstriyel sektörler gibi pek çok sektörde sahip olduğu şirketler aracılığıyla mülkiyeti tekelinde toplarken, tekelci uygulamalara yönelik eleştirilerde bulunması.
Çin hükümetinin yapmak istediği şey, finansal teknoloji şirketlerine bankalar gibi davranmak ve bunu, finansal teknoloji şirketlerinin finansman kredilerini, bu kredilerin ödenmeme olasılığını azaltan varlıklarla destekleyerek yapmak. Bu maddenin uygulanması durumunda, Ant Group’un değeri, verilen kredilerin yüzdesinde azalma olasılığı olmak üzere pek çok nedenden ötürü büyük ölçüde azalacaktır. Bu endişeler, özellikle hızlı büyümeleri ile orantılı bir şekilde henüz yönetilmemiş olan modern finansal teknoloji şirketleri için mantıklı görünüyor. Ancak bu yönetmelikler ve Alibaba’nın tekelci uygulamalarına yönelik soruşturma başlatılmasının, Ma’nın hükümet yetkililerine karşı yaptığı açıklamalar ile kamuoyundaki eleştirilerin artmasının aynı anda meydana gelmesi kafalarda soru işareti oluşturuyor. Ma, daha önce bir barış göstergesi olarak hükümete Ant Group’un halka arz işleminden bir yüzde vermeye çalışmıştı. Ancak Ma’nın bu adımı grubun halka arz işlemini kolaylaştırmak için yeterli olmadı.
Soru Çin’deki bu şirketlerin geleceğinde gizli. Batılı hükümetler ülkelerindeki teknoloji şirketlerine tekelci uygulamaları yüzünden dava açsa bile, bu şirketler aldıkları riskin yıllık kazançlarından alınan bir ceza payını geçmediğini biliyorlar. Ancak Çin’de durum farklı. Zira hükümet ülke üzerindeki kontrolünü her açıdan sıkılaştırıyor ve Komünist Partisi’ne bağlılık hükümet için inovasyon ve şirketlerin büyümesinden daha önemli olarak görülüyor. Çin gibi ülkelerde ticari sektörlerin düzenleyici politikalarına hükümetin müdahale etmesi genelde şirket yöneticilerinin gelirlerini bozuyor; nitekim bu müdahale Jack Ma’nın 20 yıllık başarılarının boşa gitmesine yol açabilir.