Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Filistin seçimleri…Ya yapılırsa

Filistinliler iki kere parlamento ve devlet başkanlığı seçimleri yaptı. ilki, Oslo sürecinin daha yeni olduğu ve büyük vaatlerin gerçekleştiğinin habercisi olduğu sıradaydı. Yaser Arafat da genel seçimlerle birlikte devlet başkanlığına adaylığını koyarak bu süreçte moralleri yükselten kişi olmuştu.
Hamas ilk seçimlere katılmamış ancak buna karşın güçlü bir kampanya da yürütmemişti. Tarihte ilk kez Filistinlilerin seçilmiş bir parlamentosu ve devlet başkanlığını olmuştu. İkinci kez yapılan seçimler ise Devlet Başkanlığını Arafat’ın ölümü nedeniyle devlet başkanlığı seçimlerinin yasama seçimlerinden önce olması da dahil olmak üzere bazı konularda ilkinden farklı olmuştu. Yasama seçimlerinde yeni olan şey ise seçimlerin farklı bir seçim sistemine göre yapılması ve ilk seçimlere katılmayan grupların ve Hamas’ın bu sefer seçimlere katılması olmuştu.
Burada ne olduğuna veya ne olmadığına ilişkin delillere ve ayrıntılara dalmak için iki seçim deneyimi hakkında tarihin sayfalarını karıştırıyor değilim. Bundan daha faydalı bir şey yaparak yakında yapılacağına ilişkin birden fazla kez duyuru yapılan üçüncü seçimlerin meselesini ele alıyorum. Kalp krizi yüzünden ölmek gibi bir anda bunun hakkında konuşmalar duruyor ve genelde seçimlerin yapılmasının tehlikeli olduğuna ilişkin bir inceleme duyup okuyoruz.
Filistinliler yıllardır seçimlerin ilkesini, bağlayıcı yasalardan ziyade siyasi sınıfın önde gelenlerinin çıkarlarına tabi kılma eylemi nedeniyle karar ve kaderin tayini üzerinde tahakküm kuran siyasi sınıfın önde gelenlerinin tutarsız istekleri arasında savrulup duruyor. Kimileri seçimlerin bugün ya da yarın yapılmasının öneminden bahsederek bunu uygun bulurken kimileri de bunu kaçınılması gereken şeytandan gelen kötü bir iş olarak görerek bahaneleri sıralıyor.
İstanbul istasyonunun seçimlerin yapılmasını kabul etmeye daha yakın olduğu son turda umutlar yıkıldı, veto çıktı ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) imkansız seçimleri olası seçimlere tercih edilerek üstü kapatıldı. Üstünün kapatılması mantıklı değildi ve görünen o ki veto sahipleri bahanenin zayıf olduğunu fark etti. Farklı hesapları dikte eden verileri olduğu ortaya çıktı. Böylece durum değişti. Abbas Heniyye’den bir mesaj aldı. İlk cevabı bunu memnuniyetle karşılamak ve kararnameler ile tarihlerini ayarlamak için Merkezi Seçim Komitesi Başkanı Dr. Hanna Nasır ile hemen istişarelere başlamak oldu.
Filistin’de seçimler denilince halkın ve siyasi analistlerin kullandığı değişmez bir terim var: Ya yapılırsa.
Dolayısıyla kazanılan tecrübe, Filistin seçimlerini öyle bir şüphe ve güvensizlik alanı haline dönüştürdü ki şöyle dendi: “Ne seçimlerin ertesi gün yapılacağına ne de sonuçlarının geçerli olacağına inanmayacağız.”
Üçüncü seçimlerin yapılacağına dair daha çok istek gibi olan bir olasılık var. Bunun sebebi de Filistin Otoritesi’nin miladını doldurmuş olduğuna ilişkin önemli taraflardan gelen konuşmaların artması ve Otorite’yi kurtarabileceğini kurtarmak için seçimleri yapma fikrini kabul etmeye zorlayan dış baskı.
Hamas’a gelince birkaç aydır onaylama, çekinme ve sonra tekrar onaylama şeklinde üç tutum arasında dönüp durmasının sebebini tam olarak bilemiyoum. Ancak bu şekilde dönüp durması siyasi durumda ve diğerlerinde önemli bir değişiklik olmadan geldi. Biden'in gelişinin her iki tarafın kararları üzerinde bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Üçüncü seçimler (olursa), Filistin’in durumunu kontrol eden siyasi güçlerin büyüklüğü için belirleyici olacağı düşünülen bir deneyim olacak. Bu konuda iki içtihat ortaya çıktı. İlki yıpranmış ve etkisini kaybetmiş siyasi sistem için gerçek bir ilerleme olacak dürüst, şeffaf, çoğulcu ve demokratik seçimleri isteyenler ve ikincisi nüfuzları için korkanlara müşterek olma. Burada müşterek olmaktan kastedilen şey gerçekliği ve gerekçeleri açısından boksörlerin kısa bir mola vermek için başvurdukları ve ardından dövüşmeye şiddetli bir şekilde kaldıkları yerden devam ettikleri sarılma durumuna benzeyen ortak bir listeye dahil olmak.
Ortak liste Hamas ve Fetih’in çoğunluğunun bile olmadığı bir uzlaşma yeri değil gibi gözüküyor. Dolayısıyla bu ne mantıklı ne ikna edici. Aksine böyle bir şey yapılırsa sadece bir seçim aldatmacası olacak ve Filistinlilerin, müttefiklerinin, ve davalarıyla ilgilenmek isteyen herkesin bıktığı mevcut gerçekliğin kopyalanması için bir örtüden başka bir şey olmayacak.
Filistin seçimleri gerçekten yapılacak mı yoksa yapılmaması için bahaneler mi uydurulacak biraz bekleyip görelim. Tarihler ve bununla ilgili tüm diğer hususlarda bağlayıcı bir kararname çıkarılması halinde, seçimlerden elde edilmek istenen hedeflere ulaşma başarısının şartı ve dolayısıyla başka bir makale hakkında konuşmak kaçınılmaz olur.