Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

Nasıl bir ülke isterdiniz?

Kitleler, çoğu kez kendi elleriyle seçtiği, kendi beklentileri doğrultusunda bir yönetim biçimi belirleyeceğini düşündüğü yöneticiler üzerinde etkileri olduğu zanneder. Ancak bu etki yine çoğu kez minimum seviyeyle sınırlı kalır. Çünkü kitlelerin iradesi, tercihleri çoğu kez yöneticiler tarafından fark etmeksizin yok sayılır, yönetim şeklinden çeşitli politikalara kadar birçok alanda yönetici elitin kendi istedikleri olur ancak kitleler kendi iradelerinin etkili olduğunu düşünür. Elbette bu illüzyon, çeşitli manipülasyon ve propaganda araçları ile yapılır, dolayısıyla kitleler olan bitenin pek de farkında olmazlar. Dolayısıyla oluşturulan gerilim hatları ve yönlendirmeler arasında dikkatleri sürekli dağıtılan kitleler, en basit soruları sormak ve makul cevaplar arama konusunda aciz kalırlar. Sahi, “Nasıl bir ülke isterdim?” gibi basit bir soruyu sormak kaç kişinin aklına gelir?
Nasıl bir ülke isterdiniz?
Çok fazla idealize etmeyeceğim, gerçekle bağlantısı kopmuş, her şeyin muhteşem ve herkesin memnun olduğu bir ülke portresi çizmeye gerek yok çünkü hayalperestliğe ihtiyacımız yok, sorun zaten hayaller ve hayatlar arasında, gerçekle bağını koparmış ve hayaller aleminde bir ülkede yaşadığını zanneden ancak gerçeğin bu hayaller arasında kaybolduğunu fark etmeyenlerden kaynaklanıyor…
Nasıl bir ülke isterdiniz? Sürekli o toprağın bağrından çıkmış olmakla övünen ve o toprak için her şeyi göze alacak kadar sevdiğini iddia edenler olarak, nasıl bir ülke isterdiniz?
Siyasetçilerin, hesap verebilir, hata yaptığında istifa seçeneğini kullanabildiği, yönetimin şeffaf olduğu bir ülke mi yoksa -haşa- siyasilerin asla sorgulanamadığı, hataların ve yanlışların bile göz göre göre savunulabildiği bir ülke mi?
Medyanın tümden tarafsız olması beklenmez ancak en azından asgari ölçüde objektif olduğu, çok sesli olduğu, yargı, ekonomik imkanlarla engelleme ve şiddet ile susturulmadığı, 70 yaşındaki gazetecilerin sokak ortasında bir grup saldırgan tarafından öldüresiye dövülmediği bir ülke mi, yoksa medyanın tek sesli, alternatifi olmayan, doğru ve doğruya yakın bilgiye ulaşmanızın mümkün olmadığı, birçok yayının aynı manşetle çıktığı, ülke gerçeklerinin konu edilmediği medyanın at koşturduğu bir ülkede mi yaşamak isterdiniz?
Hukukun üstünlüğünün olduğu, hukukun herkese eşit mesafede olduğu, yargının siyasileşmediği, adaletin yerini bulması için çalışılan bir ülke bir isterdiniz, yoksa yargının dahi tarafgir olduğu, adalet talep etme sırası size geldiğinde adaletin tesis edilmediği bir ülke mi isterdiniz?
Nasıl bir ülke isterdiniz? Fikirlerini açıkladığı için 5 kişi tarafından bir siyasetçinin sokak ortasında silahla saldırıya uğradığı, medyanın bunun haberini yapamadığı, bazı siyasetçilerin bu durumu görmezden geldiği bir ülke mi, yoksa siyaset yapma imkanlarının olduğu, bu imkanlar ve seçenekler içerisinden vatandaşın dilediği siyasi partiye ulaşma, yeni siyasi partilerin kurulma ve siyaset yapabilme imkanlarının olduğu bir ülke mi?
Nasıl bir ülke isterdiniz, yöneticilerin toplumu sürekli kutuplaştırdığı, toplumu gerdiği, gazetecileri hedef gösterdiği, insanları ‘dış güçler’ ve iç eşkıyalarla korkutup, susturduğu, gerçek sorunların üzerinin örtüldüğü, kitlelerin uyuşturulduğu bir ülke mi yoksa siyasetin insanları bu denli öfkeli, patlayacak bomba kıvamına getirmediği, topluma nefes alma imkanı bıraktığı, toplumu dinleyen yöneticilerin olduğu bir ülke mi?
Mafya ile ilişkilerin serbestleştiği, mafyavari oluşumların nüfuz kazandığı, şehir eşkıyalarına imkan tanınan bir ülke mi isterdiniz, yoksa devletin her kurumunun devlet olma sorumluluğuna yakışır biçimde davrandığı, gayrı meşru kişi ve gruplara fırsat verilmeyen bir ülke mi?
Nasıl bir ülke isterdiniz? Aynı eylemi falanca kişi yaptığında terörist ilan edilip, yargılandığı ancak yöneticilere yakın kişiler yaptığında bir sorun teşkil etmediği bir ülke mi yoksa hukuk önünde herkesin eşit olduğu bir ülke mi? Ya da bu soruyu daha spesifik bir şekilde sorayım; sizin çocuğunuz sarf ettiği bir ifade yüzünden terör gibi ağır bir konu üzerinden yargılanırken, sizi yönetenlerin çocuğunun aynı ifadeyi kullanmasına rağmen yargıyla yolunun hiç kesişmediği bir ülkede kendinizi nasıl hissederdiniz?
Nasıl bir ülke istersiniz? Ekonomideki sorunların yok sayıldığı, vatandaşın gelir payından oldukça az ancak yöneticilerin ve çevrelerinin oldukça çokça faydalandığı bir ülke mi, yoksa gelir eşitliği tam olarak sağlanamasa da en azından en temel insani ihtiyaçlarınıza ulaşabildiğiniz bir ülke mi?
Nasıl bir ülke? Dün meşru kabul edilen siyasi tavırların bugün gayrı meşru kabul edilebildiği, kimsenin temel güvenlik konusunda garantisinin olmadığı bir ülke mi yoksa yapısal sorunların olmadığı, sistemin sürekli değişmediği, yöneticiler değişse bile yapının istikrarlı bir biçimde aynı kalabildiği, temel hakların garanti alıntına alındığı bir ülke mi?
Nasıl bir ülke isterdiniz, hala birilerinin toplumun bir kesiminin temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanma konusunda hevesli olduğu, sürekli tedirginlik hissettiğiniz bir ülke mi yoksa anayasal olarak hak ve hürriyetlerin garanti altına alındığı, kendinizi olması gerektiği gibi güvende hissettiğiniz bir ülke mi?
Nasıl bir ülke isterdiniz, başkalarına öykünme için değil kendini dışarıdan görebilmek için gençlerin en az bir yabancı dil bildiği, ülkeden kaçmayı değil ülkede kalmayı planladığı, fırsat eşitliğinin olduğu, asgari görgü, nezaket ve tahammülün olduğu bir ülke mi, yoksa şehir eşkıyalarının çocuğunuzdan sokakta beslediğiniz hayvanlara, size tedavi sunan doktorlara, kadınlara kadar her alanda sıradan bir yöntemmiş gibi şiddeti kullanabildiği, bu saldırganlığın sayısının da toplumu gererek arttırıldığı bir ülke mi?
Nasıl bir ülke isterdiniz, akademik alanda çalışmak için gecelerinizi gündüzünüze kattığınız halde torpiliniz olmadığı için sizden daha düşük puanlar alanların akademide istihdam edildiği, doktora dersi almak için okula bile gitmeden doktora derslerinden geçmiş kabul edilen, başkasına yazdırılmış tezlerle doktora sahibi olanların olduğu bir ülke mi, yoksa emeğinizin karşılığını hakkaniyetle alabildiğiniz bir ülke mi?
Nasıl bir ülke isterdiniz? Sizi sürekli birilerini hedef göstererek öfkenizi o tarafa kanalize ederek hipnotize eden, nasıl bir ülke istediğinizi dahi düşünmeyecek hale getiren, sizi öfke krizleri içinde boğan, dış güçlerle korkutup, iç şiddet perestlerle sindirenlerin olduğu bir ülke mi, yoksa bir miktar sulh, bir miktar refah, bir miktar adaletin olduğu, bir miktar güvenlik hissinin olduğu, elinize telefonu aldığınızda ya da televizyon karşısına geçtiğiniz gerçeklerden kopuk şekilde sizi kandırmayan ya da sizin gibi olmayanlara saldırtmayanları görebildiğiniz, içinizde bir miktar huzurun var olabildiği bir ülke mi?
Nasıl bir ülke isterdiniz?