Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Bir damla aşı… Bir damla umut

Kayıpları saymaktan yorulduk. Ölü ve vaka sayılarını güncellemekten de. Hiciv ve mersiye yazma yeteneğimizi de tükettik. Kasvetli bir zamana alışıyoruz. Nabzın düştüğü, renklerin kendisini terk ettiği ve karanlık mağaralara dönüşen şehirler… Umutsuzluğun izlediği ve yalnızca ambulans seslerinin yankılandığı sokaklar… Güneş, geldiği için suçluluk duyan ve özür dileyen biriymiş gibi yükseliyor. Gün  maskesinin arkasında üzgün bir şekilde günü kovalıyor.
Yorulduk. Çin’in Wuhan kentinde kıvılcımları başlayan bu küresel savaş bizim tahammül gücümüzden daha fazla. İnsanoğlu, aslında acımasız bir cezayı hak edecek bir günah işlemedi. Bu, en kötü ve en acımasız hayal güçlerinden okuduklarımızın hepsinden daha da kötü. Sanki sonu olmayan bir ordunun gizemli bir lideri kara elini şehirlere ve kırsal alanlara, karaya ve denize indirmiş gibi. Hülagü'den daha korkunç. Cengiz Han’dan daha acımasız. Sanki demirden askerler, salgının büyükelçilerini yakalamayı başaranların boyunlarını vuruyor. Seçenekler sınırlı; ya hemen ölüm ya da sistematik işkence. Virüslerin avucuna düşmek, işkence uzmanlarının gözetimindeki istihbarat hücrelerine düşmekten daha kötü.
Yorulduk. Her türlü manşeti tükettik. Sağlık camiasının kahramanlıklarını alkışlamaya ve verdiği kayıplara alıştık. Sayıları çok fazla. Bu savaş tahammül gücünü aşıyor. Tazminat veya teselli ödemesi kuruntuları olmadan halis bir ölüm. Bir sevgilinin, arkadaşın veya yabancının bu dünyadan göçüp gittiği haberini alıyorsunuz. Dona kalıyorsunuz. Bu acı his, bir çivi gibi içinizde saplı kalıyor. Yaklaşmak yasak. Katil, maktulün ailesine bir veda öpücüğünü çok görüyor. Bir sarılışı… Tabuta gül bırakılamıyor. Tahtasına bir anne, kız kardeş ya da dost eli değemiyor. Toprağa konulan tabutların kenarlarına bir damla gözyaşı düşemiyor. Bu küresel savaş bildiğimiz ve okuduğumuz her şeyden daha acımasız.
Dünya, eşi görülmemiş bir çalışma alanına hazırlanıyor. Ölenlerin sayısının 2 milyonu ve vaka sayısının 100 milyonu geçtiğini belirtmek yeterli. Ekonomi kaybına ilişkin doğru bir rakam vermek zor çünkü saatler geçtikçe artıyor ve hatta krizin başlangıcında abartmakla suçladığımız senaryoları bile geçiyor. Birkaç ay önce içinde bulunduğumuz krizin, şu anki yüzyılın ilk 10 yılının sonunda dünyanın tanık olduğu finansal krizden daha tehlikeli olduğunu söyleyen uzmanlar, bugün rakamları okurken daha da ileri gidiyor. Bir kısmı 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyayı vuran en büyük krizin bu olduğunu söylerken, başka bir kısım dünyanın böyle bir şeyi tam bir asırdır görmediğini söylüyor.
Birinin felaketin şiddetinden emin olmak için devasa bir musibete ihtiyacı yok. İnsanlık kaybı çok büyük. Tıpkı korku, izolasyon ve sevdiklerinden ve arkadaşlarından uzakta olma hisleri ile dolu bu günlerin anısına evlere asılacak resimlerin çok olduğu gibi… İnsanlar kendilerinden emin hayatları, yaşam fırsatları, tüketim ve günlük savaşları ile meşguldü. Ancak salgının patlak vermesiyle güvenlik, hayat, ölüm, sağlık sisteminin yeterliliği ve pençelerini akciğerlere geçiren mahluk ile mücadele etmek için bilim insanlarının dünyayı hazırlama yeteneğine ilişkin zor sorular ortaya çıkmaya başladı.
Şu anda yaşadığımız şey ve daha sonra hatırlayacaklarımız asla kolay değil. Her bir başkası potansiyel bir tehlike kaynağı. Her bir başkası sizi hastane yatağına bağlayabilir ya da ondan uzak tutabilir. Dikkat. Bu dünya ne tokalaşma ne de sarılma alemi. Çocukların oynadığı bir alem de değil. Onlar sizin için bir tehlike kaynağı siz de onlar için. Özlem ağır bastığında oğlunuz, bahçeye çıkıp annesi ile uzaktan, maskesinin arkasından konuşmak için açık havadan istifade ediyor. Acılar duygularınıza ket vuruyor. Kendi kanınız canınızla böyle buluşmak yakışmıyor. Yenik bir şekilde spikerlerin ve uzmanların uyarılarını yutkunuyorsunuz.
Evinize çekilmekten ya da maskeler ve dezenfektanlarla kuşanmaktan başka bir çareniz yok. Şu an zaman, kurumlardaki masaların etrafında halka halka toplanma zamanı değil. İnsani yakınlığın sıcaklığından, gözleri ovalamaktan ve yakın fikirlerden vazgeçin. Siz onlar için bir tehlike kaynağısınız, onlar da sizin için. Tehlike, arabanızda, otogarda, asansörde, ofiste, cihazlar dahil her yerde. En çok da gazetelerin, soylu ve yaşlı atları övme bölümü için bile sayfalarını çevirmekten hala mutluluk duyan birileri varken haberden çok tehlike yaydığı düşünülüyor.
Tehlike şehrin ve yönetimlerin liderleridir. Dükkanlara gitmek endişe uyandırıcı. Restoranlar perdelerini indirip müşterilerine kendilerini içeri alamayacaklarını söyleyerek özür dilediler. Kafeler uzun müddet beklemekten eskidi. Açlığı engellemek için açılması gereken dükkanların önünde insanlar somurtkan bir şekilde aralarında boşluk bırakarak sırada bekliyor. Sanki her biri melun virüsün kimde olduğunu bulmak istermişçesine ihtiyatlı bir şekilde bakışlarını birbirlerinin üzerinde gezdiriyor.
Dört duvar arasında zorunlu ev hapsi uzadı. Yakınlardaki parklara gitme riskini göze alanların sayısı gittikçe azaldı. Sanki sivil hedefleri vurmaya hazırlanan yeni füze türleriymiş gibi, olağanüstü bir öldürme ve yayılma gücüne sahip mutasyona uğramış virüs türlerinin hikayelerinden korktular. İnsanların evlerinde kalması gerekiyor. Karamsar bekleyişlerine ışık olabilecek tek şey ise aşının gelmesi ve salgına karşı aşılama saatinin yaklaştığı umudu.
Bu bela dünyayı şaşkına çevirdi. İnsanlar böyle bir tehlikenin geleceğini ummuyordu. Saklı ve bilinmeyen alanları azaltmak için uzaklara giden ve daha sonra da dönen uzay araçları ile evrenin sırlarının çözülmeye devam edildiği bu asırda insanlığı böyle kuşatan bir tehlike beklemiyorlardı. İnsanlara, tanık olduğumuz devam eden bu bilimsel ve teknolojik devrimlerin, başlarına gelebilecek herhangi bir musibete kesin ve hızlı bir şekilde yanıt verebileceği inancı hakimdi. Bu yüzyılın insanları, bilimin teori ve pratikte açtığı çığırlara güven duyuyordu.
Hiciv ve mersiye yazmaktan yorulduk. Bu tünelden çıkmak için bir ışığa ihtiyacımız var. Dünyayı etkisi altına alan panik dalgası ve öldürücü virüslerle mücadele etmemize yardımcı olacak bir damla aşıya ihtiyacımız var. Bilim insanları bizi hayal kırıklığına uğratmadı. İşte rekor hızda aşılar hazırlıyorlar. Parçalanmış ekonomilerin toparlanmasını sağlamak için hatırı sayılır hükümetlerden bir damla umuda ihtiyacımız var. Salgın tsunamisinin ortaya çıkardığı devasa boyutlardaki yoksulluk dalgası ile mücadele etmek ve dersler çıkarmak için nitelikli ve şeffaf hükümetlere ihtiyacımız var; özellikle de uzmanlar koronavirüsün son katil olmayacağına dair uyarıda bulunurken…