Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Biden’ın nükleer anlaşma sınavı

Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Divanı’nın İran rejiminin eski Başkan Trump yönetiminin uyguladığı yaptırımlar nedeniyle ABD'ye açtığı tazminat taleplerini incelenmesini onaylaması olumsuz bir işarettir. ABD'nin Suriye ve Cezayir'deki eski büyükelçisi ve Washington'daki Orta Doğu Enstitüsü'nde araştırmacı olan Robert Ford, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı makalesinde Başkan Joe Biden'ın Robert Malley'i İran Özel Temsilcisi olarak seçmesini bir diğer başka işaret olarak gördüğü, kapsamlı bir değerlendirmede bulundu.
Ford'a göre Malley'in İran rejimini "rehabilite etmek" için yerleşik bir yaklaşımı ve bunun için aşamalı bir planı var. Daha önce bunu Malley'in yakın zamana kadar çalıştığı "Uluslararası Kriz Grubu" merkezinde araştırmıştı. Malley’in planı, İran'ın askeri nükleer sorununa odaklanıyor ve geri kalan dosyaları marjinalleştiriyor. Bunların en tehlikelisi ise balistik füze programı ve İran'ın Ortadoğu'daki yıkıcı rolüdür.
Ford, Malley ve arkadaşı olan Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ın yaklaşımından şöyle söz ediyor:
“Malley ve Sullivan, İran ile ilk tur müzakerelerin 2015 nükleer anlaşmasına geri dönmeye odaklanması gerektiğine ve İran’ın balistik füze programı veya Ortadoğu bölgesindeki pervasız davranışları gibi diğer konulardaki görüşmelerin daha sonraya ertelenebileceğine inanıyorlar.”
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, ABD Dışişleri Bakanı Blinken ve hatta ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan tarafından yapılan uyarılarla, İran'ın askeri nükleer yeteneklere sahip olmasının yaklaştığına dair yapılan uyarılar aynı zamana denk geldi!
Ancak yeni Amerikan başkanı, yönetimindeki Obama'nın şahinlerinin yönlendirdiği bir riski alacak mı? Bölgesel savaşları ve çatışmaları kızdıran bu tehlikeli ve aldatıcı yaklaşım, İran projesine karşı tüm siyasi ve popüler gelişmeleri kaçınılmaz olarak görmezden geliyor. Bilemeyiz ancak bugüne kadar sorumlu bir yol izlediklerine dair hiçbir belirti yok gibi görünüyor. Büyükelçi Ford bu örnekten bahsediyor:
“Cumhuriyetçi Senatör Tom Cotton, Başkan Biden'ı Robert Malley'i yeni pozisyonuna atamaması için uyarmıştı. Ancak Başkan Biden açıkça görüldüğü gibi bu uyarıyı görmezden geldi.”
ABD Dışişleri Bakanı Tony Blinken'in Suudi Arabistan'ı ve bölgedeki bazı ülkeleri İran'la yapılacak olası görüşmelere "dahil etmekten” bahsettiği doğru. Fransa Cumhurbaşkanı Macron tarafından da bu talep dile getirildi. Ancak bu yeni Amerikan politikasında temel ve sabit bir koşul mu yoksa basitçe görmezden gelinebilir veya İran üzerinde sadece bir müzakere baskı kartına dönüştürülebilir mi? Özellikle de İran Cumhurbaşkanı -rejimin güvercini- Hasan Ruhani'nin planlanan müzakerelerde yeni ortakları reddetme konusundaki acelesinin olduğu bir zamanda?!
Yeni ABD Başkanı Joe Biden, manipülasyon ve savaşlardan bıkmış bir bölgede barış yapmak ve huzur köprüleri inşa etmek için gerçek bir fırsata sahip. Son olarak ABD Büyükelçisi Robert Ford'un bir sözünü paylaşmak istiyorum:
“Tüm yeni başkanların zaman içinde nüfuzlarını ve siyasi momentumlarını yitirdikleri iyi bilinmektedir. Bununla birlikte Başkan Biden, İran karşısında zayıf görünürse nüfuzunda çok hızlı bir gerileme ve iç siyasi gündeminde de ciddi riskler yaşar.”