Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Rus ipi ve Suriye halısı

Arap Baharının bölgelerimize yaptığı ziyaret başarılı olmadı. Ondan sanki eski, üzücü ve ıstıraplı bir roman okurmuş gibi bahsediyoruz. O olaylar sanki çok uzun önce olmuş duygusuna kapılıyoruz. Başkentlere ve meydanlara dağılan kan lekelerinin toprak ve unutkanlık katmanlarıyla kaplandığı hissiyle sarılmışız. İnsan sormadan edemiyor; bahar çok erken mi yoksa geç mi geldi. Toplumlarımız bahara ve değişime karşı aşılanmış mıydı. Kesin olan, baharın devrimcileri alkışlamaya ve daha fazla hayal kurmaları için kışkırtmaya hazır ama iş başa düşünce siyasi, hukuki ve insani dayanışma sunmaya hazır olmayan bir uluslararası toplum bulduğudur. Aslında bahar birçok yolla cezalandırılabilir; özellikle aşırılık yanlıları meydan ve platformları ele geçirdiklerinde, toplumu bir korku sarar ve bu durumda güvenlik güçleri hem korku hem de baharı ortadan kaldırmak için harekete geçer. Korkunç Ortadoğu’da bahar pek çok yolla cezalandırılabilir, fakat Suriye’ye kesilen ceza en ağırıydı ve sonucu, harap olmuş bir ülkede kazanan bir rejim oldu. İlk kıvılcımdan 10 yıl sonra Suriye, müdahaleler, bayraklar, kayıplar ve sayılar arasında ne yapacağını bilemez bir halde görünüyor.
Suriye rejiminin şanslı olduğunu söylenebilir. Mazlum ve ezilenleri savunma söylemini benimseyen İran, Suriye baharının rejimin statüsü ve bölgesel konumlanmasında herhangi bir değişiklik gerçekleştirmesini ilk andan itibaren engellemeye çalıştı. Suriye’de rejimin değişmesi, basitçe İran’ın Lübnan’daki Hizbullah ile iletişim hattının kesilmesi anlamına geliyordu. İran bunu kabul edemez çünkü Hizbullah, en büyük bölgesel yatırımı. Hizbullah’ın bölgesel savaşlardaki rolü de bunun kanıtı.
Suriye sahasında müdahaleler çoğaldı. Bilhassa “yanmış toprak” yönteminin çatışmalarda kullanılan tek yöntem haline gelmesinden sonra vahşetin damga vurduğu bir savaşta, dört bir yandan silahlar ve savaşçı kafileleri Suriye’ye akın etti. Gelgelim, muhaliflerin Şam’ın merkezine yaklaşmaları ile İran’a bağlı milislerin tek başlarına rejimin düşüşünü engelleyemeyecekleri tecrübeyle sabit oldu. Rejimi devrilmekten kurtaracak, daha sonra da önemli bölgeleri geri alması için ona gücünü toplama şansı verecek bir şemsiye aramak gerekiyordu. Tahran, eğer bahar Şam’a yaklaştığında ondan nefret ettiyse, Kremlin’in efendisi en başından hiç hoşlanmıyordu. Vladimir Putin’i Suriye baharına ölümcül bir darbe indirmeye azmettiren pek çok neden vardı. Putin renkli devrimleri, sivil toplum ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının verilerini sevmiyor, onları Batı'nın ülkelerin egemenliğini ihlal etme arzusunu arkasına gizlediği bir maske olarak görüyor. Putin’in Suriye’ye müdahale etmesinin daha önemli bir nedeni daha vardı, o da Suriye devriminin militarize olması ve ön saflarının sınır bölgelerinden Suriye topraklarına sızmaları kolaylaştırılan gezgin savaşçıların eline geçmesi. Böylece Suriye’de DEAŞ ve el Kaide sloganları yükseldi. Bunların arasında çok sayıda Sovyet enkazından çıkan ülkelerden gelenler de vardı ve Putin Rusya'nın çevresi veya içi yerine Suriye topraklarında peşlerine düşme fırsatını yakaladığını gördü.
Rus müdahalesi dengeleri değiştirdi. Nitekim şimdi Suriye baharı sadece anılardan ibaret. Rejimin devrilmesi artık masada değil, şu anda Batılı ülkelerin hayal edebilecekleri en büyük şey, yeni bir cumhurbaşkanlığı dönemini kazanmaya yakın olan Devlet Başkanı Beşşar Esed’in BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararının talep ettiğinden az olsa da, siyasi çözüme yönelik esneklik göstermeyi kabul etmesi. Suriye müdahalelere açık bir saha sayılmaya başladığında, Türkiye de sınırına yakın kurulan Kürt kuşağını baltalamak ve İran gibi gelecekteki herhangi bir müzakerede masada kendisine yer ayırmak için harekete geçti.
Harita oldukça kompleksli. Rusya’nın zaferi açık ve net ama eksik. İran zor bir partner ve Suriye ordusu ile güvenlik kurumlarına ve toplumun bir bölümüne sızmış bulunuyor. İsrail, İran’ın Suriye’deki  konumuna karşı amansız bir savaş yürütüyor ve Putin Netanyahu’yu ortak ve dost olarak görüyor. Türkiye, Rusya ve İran ile Astana Süreci’nin başlamasından bu yana kabul edilmiş bir ortak. Suriye topraklarındaki Amerikan askeri varlığına gelince, DEAŞ’a karşı mücadele bayrağı altında orada bulunsa da Tahran-Beyrut yolunu kesmeyi ya da en azından gözlem altında tutmayı umuyor. Rusya’nın zaferi eksik çünkü Moskova ne Suriye'deki yeniden inşa sürecine liderlik edebiliyor ne de rejimi rehabilite edip Arap ve uluslararası topluma yeniden entegre edebiliyor. Rejimin zaferi de eksik, zira artık askeri açıdan devrilme tehdidi altında olmasa da, korkunç ekonomik durum, en az onun kadar tehlikeli bir düşman. Dahası, ürkütücü ölü ve yaralı, mülteci ve yerlerinden edilmiş kişilere dair rakamlar ve enkazın ortasında uzun süre ikamet etmek de tecrit ve yıpranma tehlikesi taşıyor.
İşte Sergey Lavrov'un Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı da içeren Körfez turu, bu gerçekler ve Ortadoğu'da kendisine bir yol belirlemeye çalışan Amerikan yönetiminin varlığının ışığında gerçekleşti. Katar-Rusya, Katar-Türkiye görüşmesinin "Astana sürecine paralel bir siyasi sürecin" başlatılmasıyla sonuçlanması dikkat çekiciydi. Şu anda Libya, Afganistan ve Suriye dosyalarına müdahil olan Rusya'nın tek başına çözüm üretme kabiliyetine sahip olmadığı açık. ABD ile bir mutabakata ve ayrıca Körfez ülkelerinin desteğine ihtiyacı var.
Suriye rejimi de Arapları Arap Birliği’ne geri dönmesine izin vermeye, Batı’yı da kendisini toparlamasına yardımcı olacak yardımları önleyen engelleri yumuşatmaya teşvik edecek adımlar atmadan mevcut gerçekliğini değiştiremeyeceğini biliyor.
Rusya, şu anda Suriye'de birinci aktör ama tek aktör değil. Suriye'de çözüm halısını dokumak, Suriye’yi içinde bulunduğu enkazdan ve ekonomik gerilemeden kurtarmak, yeniden inşasına ve mültecilerin dönüşüne kapıyı açmak için Rus ipleri gerekli. Ne var ki Rus dokumacının ayrıca ABD, Avrupa, Körfez, Türkiye ve İran iplerine de ihtiyacı var. Suriye'de çözüm halısının dokunması basit değil. Rusya ve Suriye, İran ile nükleer anlaşmaya ulaşmak ve "Çin yükselişini" kontrol altına almakla ilgilenen Biden yönetiminin, karşılığında bir bedel ödemeden Putin'in Suriye'de böyle bir başarıya ulaşmasını sağlamakla ilgilenmeyebileceğini biliyorlar. Peki, Beşşar Esed Rus dokumacının görevini kolaylaştırabilir mi?