Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Sadece bir benzerlik

İzak Rabin’in suikasta kurban gitmesinden ve Binyamin Netanyahu’nun seçilmesinden sonra İsrail'in iç haberlerini takip etmeyi bıraktım. Zira Likud Partisi, 1948'den beri önceden okunmuş bir kitap gibi. Yaser Arafat'ın barış ve Oslo Antlaşması için beslediği umutların daha o hayattayken kaybolmasına neden oldu.
Bu nedenle Netanyahu’nun dördüncü kez girdiği seçimleri sadece meraktan takip ettim. Bana göre, İsrail’de bu demokratik uygulamanın çokluğu ile Arap dünyasındaki enderliği arasında bir fark yok, ikisi tamamen eşit ve sonuçları aynı. Ancak bu seferki sürrealist ilginçlik, partilerin bir koalisyon hükümeti kurma sürecinde kaybolmasının Sayın Mansur Abbas ile bir ittifaka yol açabilecek olması. Mansur Abbas ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında büyük olasılıkla yakın bir ilişkiden ziyade, yalnızca bir isim (fikirler değil) benzerliği var. İslami Hareket’ten gelen Mansur, sol görüşlü Haaretz gazetesine göre, seçim kampanyası sırasında Siyonist partilerle işbirliği çağrısında bulunuyordu.
Bu demokrasinin iyiliklerinin bir kanıtı mı? Hayır. Bu, onlardaki, bizdeki, tüm halk ve uluslardaki kötü siyasetin kanıtıdır. İsrail’de İslami bir parti hükümeti kurmak için Siyonist partiler ile ittifak kurarken, Lübnan'da bakanların sayısı, isimleri ve üstlenecekleri bakanlıklar üzerinde Cumhurbaşkanı ile hükümeti kurmakla görevli Başbakan arasında bir mutabakata varmak mümkün değil.
İslami bir partinin İsrail'in politikalarını kabul etmekteki "yumuşaklığı" ile Lübnan'ı daha da çöktüren reddedişin "sertliği" arasında bir fark yok, ikisi de neredeyse aynı derecede yüzsüz. Orada ve burada olsun iki taraf da demokrasiyi uyguladıklarını bahane ediyorlar. Bu demokrasinin sonucu da görece Putin’den, Esed, Abbas, Belarus ve Netanyahu’ya sonsuz bir iktidar.
Demokrasi neyi değiştiriyor? Kurumlara dayalı bir ülkede, hiçbir şeyi. Kurumların olmadığı bir ülkede, yine hiçbir şeyi.  Ancak ikinci durumda, fahri doktora gibi bu da iyi bir estetik gereklilik. Demokrasi pratikte var olmasa da güzel sözlerle yaşatılıyor.
Lübnanlılar demokrasiden bahsederken utanmalı. Eski başbakanlardan yüksek bir vicdana sahip Selim Hoss şöyle diyor: Lübnan'da pek çok özgürlük ve ender rastlanan bir demokrasi var. Genellikle birbirleriyle çelişir ya da yenmeye çalışırlar. General Avn seçilene kadar 2 buçuk yıl cumhurbaşkanlığı makamını boş tutarak özgürlüğü kullandık. Şimdi de onun gölgesinde, hükümetin kuruluşu şu anda olduğu gibi 10, 8 veya 5 aydır geciktiriliyor. Daha da uzaması için kapı açık. Demokrasi güç ve refah içinde. Önemli olan egemenliğin korunması. Bu egemenliğe dayanarak Cumhurbaşkanı dost bölge ülkelerin büyükelçilerini davet edip hükümeti kurmakla görevli Başbakanı şikayet ediyor. Sağlık Bakanı da hastaneler için bir oksijen nakliyesi yapılmasını talep etmek için Suriye’yi ziyaret ediyor. Geride kalan tek kalkınma ve ilerleme ise; iaşe kuyrukları.