Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

Eskimiş Oslo Anlaşmaları ve Oslo Anlaşmaları sonrası gençler

Oslo Anlaşmaları’nın imzalanmasının üzerinden uzun yıllar geçti. İyimser öneriler, işgali sona erdirmek ve bir Filistin devleti kurmak da dahil olmak üzere Filistin-İsrail çatışmasını kökten çözme vaadinde bulunurken, iyimser önerileri felaket sonuçlara götüren gelişmeler yaşandı.
Bunlardan en göze çarpanı rekor kayıpların kaydedildiği İsrail- Filistin savaşlarının önündeki açılımdır.
Oslo Anlaşmaları’nın vaatleri bir imkansızlığa sürüklerken, anlaşmalardan geriye kalanlar Filistinlilerin üzerine ağır bir yük bindirmiş oldu. Oslo Anlaşmaları’nı yapan halk, anlaşmanın sonuçları karşısındaki hayal kırıklıklarını gizlemedi. Platformlarda bu anlaşmaları eleştirdiler.
Hatta öyle bir boyuta ulaştı ki anlaşmanın ilk getirisi (Filistin Ulusal Yönetimi), Oslo Anlaşmaları’nın sınırlı özyönetim açısından bile, bakanlıklarına ve diğer kurumlarına tüm Filistin meselelerinde kısmi bir yönetim imkanı veren çok dar sınırlar dışında, kendisini otoritesi olmayan bir yönetim haline getirdiğini söyledi.
Zira Oslo Anlaşmaları’nın kırıntılarının arkasında bıraktığı yeni gerçeklik, iki muhalif Filistin otoritesinin elinden etkili bir yönetime zemin hazırlayacak ciddi bir gücü çaldı.
Batı Şeria'da olduğu gibi Gazze'de de herkes, çözüm için herhangi bir etkili fırsatın olmadığı bir dizi idari ve ekonomik krizin oluşturduğu çıkış yolu olmayan bir labirente girdi.
Bu da Oslo meselesini daha da kötüleştirdi ve anlaşmanın bölgesel ve uluslararası sponsorlarının, kriz yönetiminin asgari gereklilikleri dahilinde bile müdahale etmekten kaçınmasına yol açtı.
Başlangıçta, uluslararası barış projesini başarıya ulaştıracak fırsatlar sağlamak ve her iki tarafı da müzakere masasına getirmek için etkili bir şekilde müdahalelerde bulunuluyordu.
Ancak şimdi bu müdahaleler yok olma derecesine kadar azaldı. Bazı durumlarda, bu müdahaleler İsrail’in uygulamalarını askıya almak veya geciktirmek için arabuluculuk şeklindeydi.
Örneğin mesele sadece tazmin ödemeleri ve bu konunun nasıl ele alındığıyla sınırlı değildi. Keşke bu noktada kalsaydı. Ancak uluslararası koruma altında olan tazminat ödemeleri, kontrol ve tahakküm gündemlerine ve İsrail’in insanlara dayattığı oldu-bitti politikasına göre dünyanın gözleri önünde uygulanan belirleyici ve etkili bir baskı kartına dönüştü.
Uluslararası müdahale ise İsrail gündemlerine uyum sağlama ve bunların uygulanmasında sempati toplama şeklini aldı.
En tehlikeli şey ise Oslo Anlaşmaları’nın kişileri ve sponsorları ile eskimesi ve vaatlerinin ölümünün doğal olarak bir kararla durmadığı gibi bir kararla da ortaya çıkmayacak türde bir şiddet üreten yeni bir kuluçka makinesinin oluşmasına yol açması oldu. Oslo Anlaşmaları’nın koruyucularını endişelendiren şey bu.
Topraklarında patlak veren olaylar ve halkı tarafından yapılan girişimlerle gafil avlanan bir otorite ve liderliğin ne anlamı var?
Sadece bu da değil.
Bölgesel ve uluslararası baskı gerektirdiğinde bu olayları yönetecek, durduracak veya sakinleştirecek niteliğe bile sahip olmayan otoritenin faydası ne?
Bu, eski ve ölmek üzere olan Oslo Anlaşmaları’ndan daha düşük bir düzey.
İsrail penceresinden bakarsak, İsrail oldukça endişeli ve belki de en çok endişeli olduğu zamanlardan birini yaşıyor.
Kendisini yükselen ve alçalan olayların önünde buluyor. Oldu-bitti politikası ile inşa ettiği kafeslerin içinde Filistinlileri ehlileştirme çabasının olumsuzluk ve kaostan başka bir şey getirmediğinin farkında.
Surlarının içinde ve dışında yüz binlerce Filistinlinin olduğu İsrail'in ebedi başkenti birleşik Kudüs nerede?
Büyük bir kısmı Kudüs ailelerine harcanan süper ekonomik güç nerede?
Moskvitch’in Filistinlilerin satmalarının mümkün olmadığı şeyleri satın almak için verdiği hayali paralar nerede?
Mali açıdan her şeyde üstün olan İsrail, kendisini bir cephenin önünde buluyor. Bu cephenin içindeki en tehlikeli şey, İsrail’in Oslo Anlaşmaları sonrasında gelen gençlerin onu oluşturanlar olduğu ve uygulamaları genel olarak Kudüs’ün ve Filistinlilerin şimdiki ve gelecekteki durumunu daha fazla tepki yol açacak şekilde etkilediği sürece yetkilerini belirleyememesi.
Bu tepkilerin örneklerini Şam Kapısı'ndaki girişler, kameralar ve metal bariyerlerin olduğu yerde gördük.
Dahası Filistinlilerin tanımadığı İsrail yargısının karar verdiği gerekçesiyle vatandaşlar Şeyh Cerrah'taki evlerinden çıkarılıyor.
Son olarak şu anda olup bitenlerinin sebebinin Oslo Anlaşmaları olup olmadığı konusundaki Filistin iç tartışmalarını bir tarafa koyarsak çatışma alanındaki gerçek şu ki, barışın yerini alan bir savaş bekleniyordu. Kocamış ve ölmek üzere olan Oslo Anlaşmaları sonrasındaki neslin bunun üzerinde bir kontrolü yok.