Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Çöl hatıraları: Bugünün inkarı

Leyla el-Numani Ali Rıza’nın ‘Ciddetu’lleti Ehbabtuha’ (Sevdiğim Cidde) isimli kitabını bir nefeste okudum. Anlatım, geçmişin güzelliği ve söz konusu dönemle kişisel ilgilim açısından oldukça keyifliydi. 1965 yılının yazında gördükleri fakat inanamadıkları olayı yayınlamak için gelen bir otel dolusu gazeteci vardı. Cemal Abdunnasır, yanında manzaranın anlamından rahatsız olduğu açıkça görülen Muhammed Hasaneyn Heykel ile Suudi Arabistan ile uzlaşmak üzere ‘zırhlı bir yatla’ Cidde Limanı’na gelmişti.
Ancak herkesin, özellikle de dünyanın dört bir yanından gelen gazetecilerin olana inanması gerekiyordu. Hotel Kandara Palace, New York veya Chicago gibi denizdeki yerini çok katlı otellere bırakabilmek için anıların tozları arasında kaybolup gitti. Tüm bunlar güzel zamanlar değil miydi? Cidde’nin dar sokakları ve topraktan caddeleri bile tek başına güzel değil miydi?
Neden sanki hep geçmişi güzellikle niteleyip şimdiyi reddetme eğiliminde gibiyiz?  Çünkü geçmiş gitti ve geri dönmeyecek. Çünkü gençtik. Gençlik ise ihtişam ve zafer demektir. Yaşlılık ise üzer. Keşke gençlik bir günlüğüne dönse de ona yaşlılığın insana ne yaptığını anlatsam. Yaşlılık ne yaptı? Reçete sayılarını artırıp Lübnan eczanelerindeki ilaç sayısını azalttı. Devlet sana ‘Korkma’ der. Bu kendi aralarındaki bir mafya savaşıdır. Bir gün, bir ay, bir sene içinde her şey eski haline dönecek: Benzin istasyonlara, ilaçlar eczanelere ve Lübnanlılar başkalarının vatanlarına…
Lübnanlı çocuklar bugünü güzel hatırlamayacak. Gençlikleri de onlar için sevimli, nostaljik hatıralar bırakmayacak. Lübnan uzun bir süre güzel zamanlara tanık olmayacak. Lübnan’da çirkinliğin ve yoksulluğun yanı sıra politik, ekonomik ve finansal timsahlar var. Her gün insanların yüzüne bakıp ‘sorumlu kim?’ diye soran gözlerle karşılaşan bir ülke mevcut.
Cidde, Kızıldeniz'deki muhteşem bir şehirdir. 50 yıl önce ‘Kaptan’ diye çağrılan bir adamın olduğu bir şehir varmış. ‘Kaptan’, mercan resiflerindeki gemilere rehberlik etmekle görevlendirilmiş. Bugün Cidde dünyanın en büyük limanlarından biri. Zaman, o dönemde güzeldi. Çünkü yavaştı. Bugüne gelince; bir milyon metrekarelik bir kurumda yavaşlamaya yer var mı?
‘Sevdiğim Cidde’, başarı ve gelişim hikayelerinden biri. Ayrıca Los Angeles büyüklüğünde bir liman hayal edip denizdeki 6 metrelik bir yata özlem duyan bir tarihçiye sahip olduğu için de oldukça şanslı bir öykü.