Abdulmunim Said
Kahire’de Mısır Gazeteciler İdaresi Meclisi Başkanı ve Kahire Bölgesel Strateji Çalışma Merkezi Yönetim Müdürü
TT

Tekrar iktidara dönmek

İktidardaki başkan yenildiğinde başka bir siyasi turla (seçimle) tekrar iktidara dönmeye çalışma kararı alması demokrasilerde alışılmadık bir durum değil. ABD ve başkanlık sistemini benimseyen diğer ülkelerde bunun olduğu durumlar var. Parlamenter sistemi benimseyen ülkelerde ise başbakan sıklıkla tekrar iktidara döner, hatta bazen birden fazla kez. Ancak, buna rağmen gitmeler ve geri dönüşler demokrasilerde makbul geleneklerden değil, çünkü siyasi sistemin kendisine bir suçlama teşkil ediyor; o da ülkenin siyasi durumunda istikrarı sağlayamadığı. Şimdi ise bu gelenek, demokratik sürecin gerektirdiği uyuma meydan okuyan bir tür “demokratik açığı” temsil ediyor. Konuyla ilgili tartışmalar, son ABD başkanlık seçimlerinin Joseph Biden'ın Başkan Donald Trump'a karşı zaferiyle sona ermesinden bu yana son aylarda oldukça popüler hale geldi. Son olarak, İsrail seçimlerinin düzenlenmesinden ve Binyamin Netanyahu’nun devrilip yerine Naftali Bennett'in geçmesinden sonra, ülkeyi kurtarmak için Trump bir kez daha başkanlığa, Netanyahu da başbakanlığa geri dönmelerinin gerekli olduğuna karar verdiler.
Demokrat bir başkanın yerine bir Cumhuriyetçinin (aksi de olabilir) geçebileceği ABD’de sorun daha kolay anlaşılır görünüyor. Ancak İsrail'de daha karmaşık, çünkü bu ancak kabinenin kurulması için bir ittifakın başka bir ittifakın yerini almasıyla mümkün. Bu sefer denk geldi ve yeni ittifakın iki kutbunu Netanyahu kabinelerinde bakanlık yapmış Bennett ve Lapid oluşturdu. Her iki ülkede de, seçimlerde kazanan ve kaybeden arasındaki fark çok küçüktü, ABD örneğinde yüzde1'i, İsrail örneğinde Knesset'teki bir sandalyeyi geçmiyordu. Yine her iki durumda da kaybeden önce seçim sonucunu reddetti, dahası seçimlerin dürüstlüğünü ve tarafsızlığını sorguladı. Ona göre yenilgi seçmenin iradesi sonucu değil, kasıtlı hile nedeniyle gerçekleşti. Ardından ABD’de kaybeden Beyaz Saray'daki başkanı, İsrail’de ise başbakanı devirme, onların yerine geçme niyetini deklare etti.
CNN tarafından 21 Haziran'da yayınlanan bir kamuoyu araştırmasında, Amerikan halkının çoğunluğunun, Cumhuriyetçilerin 2020 eyalet seçimlerinin sonuçlarının gözden geçirilmesi çabalarını reddettiği, bunun doğru seçim sonuçlarını baltalamaya yönelik bir girişim olduğuna inandığı ifade edildi. Amerikalıların yüzde 57’si, eyalet yasama organları tarafından yürütülen veya önerilen incelemeler hakkında duyduklarına dayanarak, bunları "doğru seçim sonuçlarını baltalamaya yönelik partisel çabalar" olarak görüyor. Sadece üçte biri bunu daha çok “oylamadaki potansiyel usulsüzlükleri tespit etmeye yönelik meşru çabalar” olarak gördüğünü belirtti. Buna ilaveten, halkın yüzde 40'ı bu tür gözden geçirmelerin Amerikan demokrasisini zayıflatacağını, yüzde 20'si güçlendireceğini, yüzde 35'i ise hiçbir etkisinin olmayacağını söyledi. Arizona'nın 2020 seçim sonuçlarına ilişkin, eyaletteki bazı Cumhuriyetçileri bile kızdıran sorunlu inceleme, geniş çaplı bir hileye dair bir kanıt ortaya çıkarmadı. Ancak Trump yanlısı Cumhuriyetçilere diğer eyaletlerde benzer çabalar göstermeleri için ilham verdi. Anket, inceleme işlemlerini açıkça Cumhuriyetçilerin liderlik ettiği bir çaba olarak tanımlamasa da, siyasi hatlarda keskin bölünmelerin bulunduğu sonucuna ulaştı. Demokratların yüzde 90’ı yeniden incelemenin kötü niyetli ve partisel bir hile olduğunu düşünüyor. Cumhuriyetçiler buna geniş destek veriyorlar, ancak oranlar daha ilginç, yüzde 59'u bunu yasal olarak nitelendirirken yüzde 31'i yasal olmadığını söylüyor. Toplam rakamlar ve partisel bölünmeler, 2020 seçimlerine ilişkin daha geniş görüşleri yansıtıyor; Amerikalıların çoğunluğu veya yüzde 61'i, Başkan Joe Biden'ın 2020 seçimlerini dürüst bir şekilde kazandığına inanıyor. Bu, yaklaşık yüzde 40'ının böyle olduğuna inanmadığı anlamına geliyor. Ancak Cumhuriyetçilerin yüzde 57’si, Biden'ın zaferinin seçmen hilesinden kaynaklandığı teorisine inandıklarını belirttiler. Yüzdelik oranlardan bağımsız olarak Netanyahu, Yüzyılın Anlaşması’ndaki yoldaşıyla aynı duyguları paylaşıyor, yani 12 yıllık iktidarının ona daha fazla dönem iktidarda kalmaya imkan tanıdığını düşünüyor. İsrail'de Netanyahu'nun başını çektiği ittifak ile Bennett'in başını çektiği ittifak arasında ayrıt edici bir fark bulunmuyor. Son Dördüncü Gazze savaşından sonra, iki taraf arasında çatışma sonrası dönemi ele alma konusunda ne açıklamalarda,ne de taleplerde ve davranışlarda net bir ayrım yok. İsrail’de mesele politikalarda ihtilaftan ziyade bir başbakanın görevinde uzun süre kalıp kalamayacağına dair bir anlaşmazlıktı. Amerikan örneğinde ise mesele net olarak böyle değil, ortada bir ikilem yok, çünkü Trump sadece bir dönem görevde kaldı ve bunun geçmişte birçok örneği var; 39. Başkan Demokrat Jimmy Carter, 41. başkan Cumhuriyetçi George Bush gibi. Gerek Amerikan gerekse İsrail deneyimlerinde, bu kez, şüpheler seçimlerin dürüstlüğüne ve hile yapılıp yapılmadığına değil, bizzat siyasi sisteme yönelikti.
ABD’de seçim sistemine yönelik şüphe, belirli seçim sandıkları dışında oy kullanma, posta veya mahallelere dağıtılmış, konumları belirlenmemiş ve tarafsızlığı garanti edilmemiş sandıklar yoluyla oy kullanma hakkı etrafında döndü. Demokratlar bu uygulamayı tüm yurttaşların yorulmadan ve geniş bir zaman diliminde oy kullanma hakkı olarak görüyorlar. Buna karşılık Cumhuriyetçiler, oy verme sürecinin mekansal ve zamansal olarak belirli olmasının, dahası seçmenlerin belirli sandıklarda oy vermelerinin özellikle göçmen azınlıklar içinde oy kullanma hakkına sahip olmayanların seçmenlerin arasına sızmasının önüne geçeceğini düşünüyorlar. İsrail'de ise bizzat siyasi sistemin etkinliği sorgulanıyor. Nitekim net bir çoğunluk ile sonuçlanmayan 4 seçim turundan sonra, başbakanın doğrudan halk tarafından seçilmesi çağrısında bulunulması önerildi. Bu öneriyle ilgili sorun, geçen yüzyılda doksanlı yıllarının ikinci yarısında yine Netanyahu ile daha önce denenmiş ve yeni yüzyılın başında terk edilmiş olması. Burada demokratik açıdan sorun, siyasi oyunun kurallarında değişiklik önerilerinin, insanların liderlerini seçme yetkilerini eksiksiz bir şekilde uygulama, dolayısıyla büyük bir siyasi fikir birliğine ulaşma arzusunu ifade etmemesi. Aksine bunlar, ABD’de Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, İsrail'de tüm sol ve sağ gruplar arasında yaşanan keskin bir siyasi bölünme anında gündeme geldiler.
Ama özünde sorun bundan daha derin olabilir. Yani farklı siyasi gruplar arasında yaygın olan çatlaklar, siyasi sokağı kontrol etmek ve cezbetmek için karizmatik özellikleri kullanan bireycilik nedeniyle demokratik siyasi sistemin kendi içinde yerleşik hale gelen bir sıkıntı ve eksiklik mevcut. Trump ve Netanyahu'nun bir siyasi sermayesi var, bu da  onları çekimlerine kapılma veya reddetme, sevgi veya nefret duyma yoluyla geniş kitleler arasında  etkili güçlere dönüştürüyor. Tüm bu durumlarda da sistemin işleyişi ve etkinliği için gerekli olan olgunluk, akıllılık ve bilgeliğe, karar verme ve öncelikleri öncelemeye verilen değer geriliyor.