Batı Afrika’daki mahsuller ürüne olan talebi karşılamakta yetersiz kaldığı için küresel kakao çekirdeği kıtlığının daha da kötüleştiği yönündeki haberin ardından, kakao fiyatı geçen hafta rekor seviyeye ulaştı. Londra'daki vadeli işlem sözleşmeleri yaklaşık yüzde 10 oranında artarak, bir tonun fiyatını yaklaşık 9.500 sterline kadar yükseltti. Kakao fiyatlarında geçtiğimiz yıl da benzeri görülmemiş bir artış yaşanmış ama o zaman bir tonun fiyatı 2 bin sterlini aşmamıştı. Bu artış tüm dünyadaki çikolata sektörünü etkilemişti, çünkü dünyanın bu ürüne olan iştahı hâlâ açık ve kendisine yönelik talep her yıl en az yüzde 2 oranında artıyor.
Bu sektörde fiyatların bu kadar yükselmesine neden olacak yeni ne yaşandı?
Kısa vadedeki neden, küresel kakao üretiminin yaklaşık üçte ikisini karşılayan Gana ve Fildişi Sahili’nin bu yıl çifte darbeye maruz kalması. İki komşu bir yandan ağaçları vuran virüs salgını diğer yandan kötü hava koşullarının etkisi ile” iki darbe aldılar. Bunlar özellikle dünyanın en büyük üreticisi olan Fildişi Sahili'nde üretimin azalmasına yol açtı. Sonuç olarak ülkenin kakao üretimi yaklaşık dörtte bir oranında azaldı. Ancak kakao kıtlığı krizinin tek nedeni bu değil, kriz daha ziyade bu sektöre yatırımların yıllardır ihmal edilmesinin bir sonucu. Bu sektöre yatırımların zayıf olması, sektörün kırılgan hale gelmesine ve şoklara, özellikle de beklenmedik iklimsel şoklara karşı dayanıksız olmasına yol açtı. Bunlara bir de üretimin tek bir coğrafi bölgede, yani Batı Afrika'da yoğunlaşması ekleniyor.
Kakao krizi, dünyadaki tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 60'ına sahip olan ve bu toprakları canlandırabilme gücüne sahip giderek artan genç nüfusun bulunduğu Afrika'daki tarım sektörünün durumuna yalnızca bir tanıktır. Afrika bu avantajlarına rağmen, dünyanın sahne olduğu tarım devriminin dışında kaldı.1960'lardan itibaren yeni geliştirilmiş tohumlar ve gübrelerin, tarım arazilerine erişiminin iyileştirilmesi gibi bir dizi faktör dünya çapında tarımsal verimliliğin katlanmasına yardımcı oldu. Bu, örneğin 1965 ile 1995 yılları arasında pirinç üretiminin iki katına çıkmasına katkıda bulundu.
Afrika'nın tarımsal sorunları bununla da sınırlı değil; altyapısının zayıflığı, büyük bir kısmında siyasi istikrarın yokluğu ve ekonomik şoklara karşı kırılganlığı birçok tarım yatırımcısını kıtaya yatırım yapmaktan alıkoyuyor. Hiçbir şirket etrafı demiryolları, asfalt yollar ve hatta hırsızlığa karşı güvenli lojistik yollarla çevrili olmayan çiftliklere yatırım yapmak istemez. Bu nedenle, Afrika halen yüksek deneyime veya üretkenliklerini artırmak için yeterli kaynaklara sahip olmayan küçük üreticilere bağımlı. Pek çok çiftlikte hâlâ otuz yaşın üzerindeki ağaçlar ile üretim yapılıyor ve yeni ağaç dikimine yatırım yapılmıyor. Bunun bir nedeni de birçok ülkede çiftliklerin topraklarının hâlâ kabile liderlerinin mülkiyetinde olması. Diğer neden ise teminat eksikliği nedeniyle bankalardan finansman alamamaları.
Planlama düzeyinde, Afrika kıtası tarımsal planlamadan neredeyse tamamen yoksun. Bazı Afrika ülkelerinin ayrı ayrı yaptıkları çalışmalar dışında kıta topraklarının bir haritası yok ve neredeyse hiçbir üretim planlaması bulunmuyor. Yani birçok çiftçi ürünlerini, satacakları bir pazar olup olmadığını araştırmadan yetiştiriyorlar. Bunun kanıtı, yaklaşık on yıl önce Afrikalı çiftçilere dağıtılan yüksek verimli patates tohumlarıdır. Çiftçilerin toplanan fazla patatesi satacak bir yerleri yoktu, bu nedenle fiyatlar düştü ve tarlalardaki ürünler çürüdü.
Kakao fiyatlarındaki artış, Afrika'da tarım sektörünün kırılganlığının ve zengin kaynaklara sahip bu kıtanın sürekli kıtlıklara sahne olmasına neden olan tarım sektörüne ilgisizliğin bir yansımasıdır. Buradaki ironi şu ki, hâlâ Batı sömürgeciliğinin sonuçlarından muzdarip olan kıtanın sakinlerine duyulan acıma duygusundan ziyade, çikolataya olan çaresiz ihtiyacın, dünyayı Afrika'daki bu hayati sektör ile ilgilenmeye yöneltebilecek olmasıdır. Bugün Afrika'nın Latin Amerika ve Asya'da yaşananlara benzer kapsamlı bir tarımsal dönüşüme ihtiyacı var ve bu dönüşüm için hükümetler düzeyinde ortak çaba gösterilmesi gerekiyor. Belirli bir bölgede veya belirli bir ülkede fark yaratabilecek kâr amacı gütmeyen kuruluşların çabalarının veya sektöre yönelik kapsamlı bir vizyona sahip olmadan tek başına yapılan çalışmaların hiçbir faydası yok. Afrika'da tarım sektörünün iyileşmesi ve ayağa kalkması, bu kıtayı tüm dünyanın gıda sepeti haline getirebilir.