Salih Kallab
Ürdünlü yazar. Eski Enformasyon, Kültür ve Devlet Bakanı
TT

Hamas halen Abbas’ın ayağını kaydırmaya çalışıyor!

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Ebu Mazen) Hamas Hareketi'nin Gazze Sorumlusu Yahya es-Sinvar’ın istifa etmesi yönündeki talebine karşılık vermemeliydi. Zira Abbas, Fetih Hareketi’ni kuran ve 1965 yılında çağdaş Filistin devrimini başlatan büyük tarihi liderlerden biri. Bu liderler bir bir şehadet yolunu izlemişlerdi. Aralarında şehadeti tadan son kişi de Yaser Arafat (Ebu Ammar) idi. Ondan önce Halil el-Vezir (Ebu Cihad), Salah Halaf (Ebu İyad) ve Hayel Abdulhamid; tüm bu isimlerden önce de Kemal Advan, Kemal Nasır, Ebu Yusuf en-Neccar ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) mensubu Gassan Kenefani şehit olmuştu.
Ebu Ammar şehit olduktan sonra Ebu Mazen’in bu makama gelmesi, siyasi ya da kanlı bir askeri savaşın ardından yerini kapmak için istifa etmesini ve gitmesini isteyenlere ne bir ikram ne de bir hediyeydi. Zira Abbas ilk öncüler grubundandı. O, Filistin direnişinin gerek erken dönemki başlangıçlarında, gerek Lübnan safhasında, gerekse Gazze Şeridi’ne ve Batı Şeria’ya dönüşten sonra alınan belirleyici kararları verenler arasındaydı.
Bu noktada Hamas Hareketi’nin “siyonist düşmanla” girdiği ve Gazze Şeridi’ne tüm bu yıkımın gelmesine ve İsraillilerin 11 kişiyi kaybetmesine karşılık Filistin tarafından yaklaşık 200 şehidin verilmesine yol açan füze savaşından sonra Mahmud Abbas’tan koltuğunu bırakmasını ve “Filistin halkının tek ve meşru temsilcisi” haline geldiği gerekçesiyle Filistin Otoritesi’nin fesh edilmesini istemesi garip değil. Gerçek şu ki, tüm bunların arkasında küresel İhvan-ı Müslimin Örgütü (Müslüman Kardeşler), İran ve onlarla birlikte bazı Arap ülkeleri de var.
Hamas Hareketi’ni ve destekçilerini Filistin Devlet Başkanı’nın koltuğunu bırakmasını, Filistin Otoritesi’nin feshedilmesini ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) lağvedilmesini talep etmeye teşvik eden şey, oldukça yıkıcı olan bu talebin arkasında Fetih Hareketi’nin bazı üst düzey üyelerinin olmasıdır. Bu üyeler Ebu Ammar’ın gidişinden sonra şu anki taleplerini herkesin gözü önünde açık bir şekilde duyurma cesareti gösterdiler. Bu da İslami Direniş Hareketi’ni (Hamas), eskinin sürmesinin doğru olmadığı ve Gazze’den füzelerin fırlatılmasından sonra Filistin halkının tek ve meşru temsilcisi olduğu gerekçesiyle benimsediği bu sloganı yükseltmesine yol açtı.
İhvan’ı, yani Hamas Hareketi’ni isteklerinde bu kadar ileriye götüren şey, Filistin Devlet Başkanı’nın sanki bu talebi gerçekmiş gibi ciddi olmayan bir şekilde istifa etmeye hazır olduğunu göstermiş olmasıdır. Bu, geçmişte olduğu gibi şimdi de bu tarihi anı bekleyenleri “dişlerini bilemeye” ve istedikleri şey konusunda daha cüretkar olmaya itti. Ancak şunu göz önünde bulundurmalılar ki İslami Direniş Hareketi ve ister Arap ister yabancı olsun arkasındaki destekçileri var olduğu sürece Ebu Mazen’in istifa etmesi ve Filistin Otoritesi’nin feshedilmesi ne onların ne de Filistin davasının yararına olacak!
Bu yüzden Hamas'ın gerçekten her türlü barışçıl çözüme karşı olduğunu düşünenler şunu anlamalıdır ki bu hareketin halen benimsediği bu sloganlar yalnızca kendisini pazarlama amaçlıdır. Hamas bir İhvan hareketi olmaya devam ettiği sürece alışveriş yapmaya hazırdır. Karşılığı 1967 sınırlarında -veya daha az- kendisi ve “İhvanları” için bir Filistin Devleti olacaksa “siyonist düşmanla” koştur koştur bir anlaşma yapmaya da dünden razıdır.
Dolayısıyla halen Fetih ile olduğunu iddia edenler, bu hareketin kendisini yüzüstü bırakan pek çok kişiyi elinin tersiyle itip geride bıraktığını göz önünde bulundurmalı. Burada kesin Sabri el-Benna’nın (Ebu Nidal) ve aynı şekilde Nemr Salih’in (Ebu Salih), Ebu Halid el-Umle’nin ve Said Muraga’nın (Ebu Musa) trajik sonunu “hatırlıyorlardır”. Muraga “komplo tuzağına” düşmüş ve sonu gerçekten trajik olmuştu.
Bu kişiler uzun yıllar Filistin uluslararası ilişkilerinden ve politikalarından sorumlu olan Faruk el-Kaddumi de dahil olmak üzere Fetih Hareketi’nin bazı tarihi liderlerinin “savaşçı paydosu” denilen şeyi seçtiklerini ve yoldaşları olan Mahmud Abbas’a bu zorlu, çetin yürüyüşün liderliğini bıraktıklarını göz önünde bulundurmalılar. Bu noktada Ebu Mazen’in Hamas Hareketi’nin eskiden de şu an da istediği ve Fetih Hareketi’nden emekli olan bazı kişilerin gösteri yapmadan sessizce halen talep ettiği şeye yanıt olarak istifa etmeye hazır olduğunu göstermemesi gerekiyordu.
Yukarıda sözü geçen kişilerin anlamadığı şey şu ki Arap ülkelerinin Filistin Devlet Başkanı’na yönelik bazı itirazları olsa da etkin tutumu Ebu Mazen’in koltuğunda kalması, Fetih Hareketi’nin birliğinin devam etmesi ve iplerin Hamas Hareketi’ne veya İhvan Örgütü’ne ya da İran’a bırakılmaması yönünde.
Dahası Ortadoğu (Filistin-İsrail) çatışmasına son vermek için 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin kurulması esasında uluslararası bir uzlaşı var. Bu da şu demek oluyor ki Mahmud Abbas’ın arzu edilen Filistin Devleti’nin başkanı olarak liderlik pozisyonunda kalmaya devam etmesi gerekiyor. İpler, ne İhvan uzantısı Hamas'a ne de Filistin’de var olan her şeye alternatif olacaklarını zannederek -ki bu ne doğru ne de mümkün, sadece karanlık gecelerde düşlenen “hayallerdir”- “Filistin lokomotifinden atlayanlara bırakılmalı.
Bu yüzden Mahmud Abbas’ın seçilmiş bir başkan olana kadar pozisyonunda kalmaya devam etmesi gerekiyor. Bu olmazsa ipler Hamas Hareketi’nin, İhvan’ın ve İran’ın ellerine bırakılmış olur ki bu, felaketlerin felaketi ve gerçekten kutsal bir dava olan Filistin davasının trajik sonu demektir.
Ayrıca burada bilinen bir gerçek var ki işler sadece Filistin davası için değil, bilakis tüm Arap ülkeleri ve bütün Ortadoğu bölgesi için oldukça karmaşık durumda. Bu, Filistinli kardeşlerin aralarındaki uçurumları kapatmaya başlamalarını, en önemli konulara öncelik vermelerini, bu kutsal konunun şahsi mizaçların ve tüm özel konuların üstünde olduğunu, gerçekten tehlikeli olan bu aşamanın ister Filistinli olsun ister Arap hoşgörü ve orta yollu çözümler gerektirdiğini kabul ederek birbirleri ile ilgilenmeleri gerektiği anlamına geliyor. Gerçekten de sorunları Araplar olarak bizim sıkıntılarımızın hepsinden, özellikle de Filistin sorunundan daha karmaşık olan halklar ve milletler hoşgörü ve orta yollu çözümlere başvurmuştur.
Bu yüzden en nihayetinde bu tehlikeli tarihi anda Arap koşullarını minimum düzeyde bile bir araya getirme imkanı yoksa, özellikle Filistinli kardeşlerin, davalarının tüm bu ihtilafların ve şahsi mizaçların aşılmasını gerektirdiğini göz önüne almalılar. Ayrıca hedefi halen Abbas’ın ayağını kaydırmak olan Hamas Hareketi’nin yaşam alanının artık sadece Gazze Şeridi ile sınırlı kalmadığını, buna Batı Şeria’nın da eklendiğini bilmeliler. Bu yüzden Fetih Hareketi işlerini yürütmez ve her yönden Ebu Mazen’in etrafında toplanmazsa yakın gelecek oldukça tehlikeli olacak ve Filistin halkı gerçekten belirleyici ve mühim olan bu tarihi anı kaybedecek!!