Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Tunus’ta bilincin ve zamanın yenilenmesi

Günümüz dünyasında “canlı yayın”, daha önce radyo ve propaganda cihazlarının oynadığı kışkırtıcı veya tahrik edici rolü oynamaktadır. "Canlı yayın" Tunus'taki siyasi durumu iki kez alt üst etti. İlkinde Muhammed Bouazizi'nin arabasının ve yoksulluğunun resimleri, diğerinde de hastanelerde, sokaklarda ve çiftliklerde pandeminin ortaya çıkardığı yoksulluğun resimleri servis edildiğinde.
Her iki durumda da zaman denilen, insanların yaşamları, gelecekleri ve huzurları anlamına gelen büyük bir kurban vardı. Ama bu kez Kays bin Said işi boş konuşmalara bırakmadı ve baharın yukarıdan da gelmesine karar verdi. Kararlılık ve vizyon, dünyanın ve tarihin hiçbir yerinde sonu olmayan ve hiçbir sonuca götürmeyen boş konuşma ve hipnozla insanların zihinlerini uyuşturma saçmalığına bir son verdi.
Amerika'nın en ciddi ekonomik krizinin pençesinde olduğu günlerde Roosevelt, Amerikalılara yedi cennet değil, her masada bir tavuk vaat etti. Şimdi Küba'nın 60 yıllık devriminin son günleri geliyor. Küba'da altmış yıl boyunca kişi başına ortalama gelir 10.000 dolar iken buradan 75 kilometre ilerideki Florida'da 51.000 dolar, Singapur'da ise 97.000 dolardı. Fidel Castro'nun kırdığı tek rekor, Kapitalizmin tarihin çöplüğüne atılması üzerine yaptığı altı saatlik konuşmasıydı. Şimdi ise bu görevi, çoğunluğu Kolombiya’da olmak üzere dünya çapında 7 milyon Venezuelalının insani yardıma muhtaç olduğu ve 5,4 milyon Venezuelalının mülteci konumuna düştüğü şanlı Venezuela devrimi üstlenirken, Küba, Amerikalı turistleri ağırlamakla meşgul.
Bir ömür boyu askeri yönetime karşı çıkmadık mı? Evet çıktık. Eskiden nasıl isek hep öyle kalacağız. Ama biz yüzme havuzlarında turist öldürme kültürü için Zeynel Abidin bin Ali'ye karşı çıkmadık. İşsizliği yaydığı ve yoksulluğu artırdığı, Tunus'u hızlıca geri kalmış ülkelerin saflarına geçirdiği ya da diğer söylemlerin peşine ülkeyi kaos ülkesine çevirdiği için karşı çıktık. Yaptığı konuşmalar sırasında Abdunnasır ve Castro rollerine bürünmeye çalıştı, ancak üç şeyi kaçırdığını fark etmedi: belagat, çekicilik ve diğer her şey.
İçinde bulunduğumuz bu önemli anlarda Tunuslular, daha önce fark etmedikleri ek niteliklere sahip bir cumhurbaşkanı tanıdılar. Bu cumhurbaşkanı, Burgiba gibi, El-Sibsi gibi bir adam, onları uyuşturmak için değil uyandırmak için konuşuyor. Ayrıca onlara ne kadar zaman kaybettiklerini, halka ve devlete ne kadar zarar verdiklerini hatırlatıyor. Bin Said, Tunusluların itibarını ve kendilerine olan saygısını koruma konusunda El-Sibsi'nin cesaretini aştı.
Bu başkan, bu halk ve bu ordu uzun zamandır beklenen bir sürprizdir. Üçü, Tunus'un kendilerine emanet edilmesini hak ediyorlar ve ortak bilinci yenileyecekler.