Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Taliban ve cevabı belirsiz sorular

Afganistan’daki büyük olayda, cevaplarına ancak belli bir süre sonra, beklentilerin icraatlarla örtüşmesi için Taliban’ın iktidarı devreye girdikten ve siyasi çalışmalarına başladıktan sonra ulaşabileceğimiz çok fazla soru var. Ancak o zamana kadar söylenen her şey varsayımdan başka bir şey değil.
İlk soru Taliban’ın 20 yıllık savaş ve düşmanlıktan sonra ABD ile ilişki kurup kurmayacağı hakkında. Söylenenlerin tersine bunun cevabı olumlu. Büyük ihtimalle Taliban liderleri ABD’liler ile uzlaşmaya çalışacak. Bu, iki taraf arasında Doha’da uzun yıllar yapılan müzakerelerin bir meyvesi. Pazar günü milislerin Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na tek bir kurşun dahi atmadan girmesi koordinasyon ve uzlaşmaların bir sonucu. Bu yüzden başkent Kabil de dahil olmak üzere bütün şehirler herhangi bir direniş gösterilmeden peş peşe düştü. Mevziler, çöken hükümet güçlerinin güvenli bir şekilde çıkması karşılığında terk edildi.
Diğer bir soru ise, Taliban, silahlı “cihatçı” bir hareket olmaya ve bizzat ya da terör örgütlerine ev sahipliği yaparak dolaylı yoldan sınırlarının dışındaki savaşlara girmeye devam edecek mi? Bugün Afgan topraklarında Arap ve Orta Asyalı olmak üzere farklı milletlerden yaklaşık 3 bin DEAŞ savaşçısının varlığı, bu konuyu beklentilerin odak noktası haline getirecek.
Bence en önemli mesele bu. Çünkü iç siyaset dünyayı ırgalamıyor. Taliban'ın söylediklerinin aksine, bugün DEAŞ ve bu gibi diğer gruplarla aralarının bozuk olduğuna dair herhangi bir işaret yok. Nitekim Taliban Afganistan hapishanelerinden yüzlerce, binlerce teröristi serbest bıraktı. Bu beklenmedik tatsız olaya rağmen, Taliban'ın yeni tutumu, daha az saldırgan olsa da önümüzdeki birkaç ay içinde netlik kazanacak. Taliban’ın DEAŞ ile iş birliği yapması, hatta kendi topraklarında çalışmasına izin vermesi durumunda, Taliban’a karşı ABD ve Rusya'nın da içinde bulunduğu geniş bir uluslararası koalisyonun oluşturulduğunu ve çatışmanın başladığı noktaya döndüğünü görmemiz olası.
Bugün Taliban Hareketi üzerinde etkili otoriteye sahip güç var mı? Bu sorunun cevabı bir süre daha belirsiz kalacak. Her zaman Pakistan'ın Taliban ve kararları üzerinde söz sahibi olduğuna işaret edildi. Bu düşünce, Taliban'ın iktidarı ele geçirip Kabil'e yerleştiği 1996 yılından beri tekrarlanıyor. Ancak iki taraf arasındaki bu ilişkinin Kabil’in politikasının ve kararlarının yönetilmesine varıncaya dek gelişmiş olduğuna dair henüz kesin bir şey yok. Pek çok kişi bu varsayım -Pakistan’ın Taliban ile ilişkisi- hakkında makaleler ve kitaplar yazıp filmler yaptı. Taliban ve liderleri Pakistan askeri istihbaratının himayesi altında yaşadı. Ancak Afganistan Talibanı ile bağlantılı olmasa da el-Kaide gibi Pakistan makamlarının kanını emen ve ülkenin çıkarlarını tehdit eden Pakistan Talibanı adında karşıt bir hareket ortaya çıktı. Pakistanlıların Taliban'ın kararları üzerinde bir etkisinin olduğu ortaya çıkarsa, bu Suudi Arabistan'ın yanı sıra ABD ve Rusya olmak üzere büyük güçleri de rahatlatacaktır.
Hiç şüphesiz merak ettiğimiz diğer bir husus da: ABD’lilerin ülkeyi terk etmesi ve Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi Afganistan savaşının sonu mu demek oluyor? Ne yazık ki bu imkânsız. Taliban henüz yönetimde başka güçlere koltuk vermeye hazır olduğuna dair bir işaret göstermedi. Bu durum, Taliban’a karşı direniş cepheleri oluşturulmasına yol açacak. Bunların başında da herhangi bir ulusal uzlaşmaya dahil edilmemeleri durumunda yeniden mevzilenen ve Taliban’a meydan okuyan onlarca savaş emirinin yanı sıra, geçmişte babası Taliban’ı devrime savaşını yöneten Ahmed Mesud geliyor. Ayrıca Dr. Abdullah Abdullah ve Hamid Karzai gibi liderler de mevcut. Kaçmayarak cesurca Kabil’de kalmayı seçen bu iki liderin gelecekte yapılacak herhangi bir uzlaşmada rolü olabilir.
Rusya'nın Afgan rejiminin çöküşünü ve ABD’lilerin ülkeden çıkışını kutlaması Moskova için bir zafer ifadesi mi? Moskova, ABD’lilerin yaptıklarının karşılığını ödemesinden ve ayrılışlarının utanç verici fotoğraflarını görmekten mutlu olmalı. Ancak aynı zamanda Ruslar Washington'dan daha çok endişeli. Nitekim Rusya ve Afganistan'a komşu olan müttefikleri Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan aynı Afgan coğrafyasında yaşıyor. Terörün geri dönmesi korkusuyla yaşananlar karşısında açık bir teyakkuz ve endişe durumu mevcut. Rusya'nın bölgedeki eski Sovyetler Birliği ülkeleri üzerindeki askeri gücünü yeniden kazanmak için Taliban tehdidini büyüttüğünü düşünenler var.
Bu konuda daha konuşacaklarımız var…