Muhammed Rumeyhi
Araştırmacı yazar, Kuveyt Üniversitesi'nde Sosyoloji profesörü...
TT

Körfez uzlaşısı

Bu yılın Ocak ayının başında Suudi Arabistan’ın el-Ula şehrinde gerçekleşen 41. Körfez zirvesinden ve ardından Körfez-Körfez uzlaşısı konusunda kapsamlı bir bildirgenin yayınlanmasından, anlaşmazlık sayfasının çevrilmesinden bu yana, anlaşmazlığın uykularını kaçırdığı Körfez halkının büyük bir bölümü, uzlaşı süreci konusunda iyimser. Kuveyt'teki bir grup aktivist bu süreçte kamuoyuna iki açıklama yapmıştı; ilki, anlaşmazlığın patlak vermesinden sonra, ikincisi ise, mutabakattan aylar önceydi. İki açıklamaya imza atanlar, çatlağın onarılması ve safların sıkılaştırılmasına gayret edilmesi çağrısı yapıyorlardı. Bu açıklamaların arkasındaki faktör, Kuveyt deneyiminden esinlenen bir fikirdi, o da Körfez bölgesindeki çatlağın herkes için zararlı olduğu ve bölgesel güvenliği büyük risklere maruz bıraktığı.
Bugün, Afganistan'da yaşananların, etki-tepki aşamasında olan ve bölgedeki birçok gerçeği mutlaka etkileyecek yansımalarının ardından, Körfez devletlerinin umut verici proaktif adımlarına şahit oluyoruz. Geçen hafta Körfez bünyesinin iyileştirilmesine giden yolda iki adım atıldı. Bunlardan ilki, Ağustos 2021 sonunda, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Umman arasında kurulan koordinasyon konseylerine benzeyen bir Katar-Suudi Arabistan Koordinasyon Konseyi protokolünün imzalanması. Bu konseylere, süreçleri kolaylaştırmak ve bürokrasiden kaçınmak için her ülkede yönetimin en üst kademesi başkanlık ediyor. İkinci adım, BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnun Bin Zayed’in Doha ziyareti ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad ile görüşmesi. Bu son iki adım, bu yılın başında gerçekleşen Ula Zirvesinde üzerinde uzlaşılan süreci teyit ediyor.
Bazı yazar ve yorumcuların, pek çok sebepten dolayı, anlaşmazlık hattına ne yazık ki ateşi körüklercesine dahil olduklarını söylemek gerekir. Yine Körfez başkentlerinde aydınlardan oluşan bir elit kesimin yaşananlardan duydukları üzüntüyü dile getirip yazdıklarını, uzlaşma, ortak çıkarların geliştirilmesi ve ihtilafların iyilikle çözülmesi çağrısında bulunduğunu söylemek de doğru olur. Herhangi bir adil gözlemci, Körfez ülkelerinin karşı karşıya olduğu tehlikeleri görebilir.  Bunlar ne önemsiz ne de basit tehlikelerdir ve iki kaynağı bulunuyor; bu ülkelerde gerçekleşen büyük kazanımlar ve yarattığı muhalefet, diğeri ise, çevre ülkelerin ajandalarını geçirme hırsları ki bunu bir anlaşmazlık ortamında yapmaları daha kolay. Araçları da ideoloji ve sloganlar olabilir.
Bugün Körfez ülkelerinde büyük reformların gerçekleştiğine tanık oluyoruz, yukarıda değindiklerimiz buzdağının sadece ucu. Suudi Arabistan'ın planlarını ve 2030 Vizyonu şemsiyesi altında yaşanan gelişmeleri ele alırsak, Suudi Arabistan toplumunu modern üretime, dijitalleşmeye ve seçkin eğitime aktarmak için büyük çabalar sarf edildiğini görürüz. Bu, kendi iç ve dış dinamiklerini serbest bırakan bir süreç.  Bu adımların hızlı olduğunu, şu ya da bu şekilde kendisine bir meydan okuma oluşturduğunu düşünenler var. Bu gruplar bugüne kadar topluma hâkim olmalarını sağlayan üstünlüklerini kaybediyorlar. Keza dışarıda, nüfus, kaynaklar ve coğrafya bakımından Suudi Arabistan’ın büyüklüğüne ve potansiyeline sahip bir devletin kurulmasını ve tüm bu planların uygulanmasını, genişleme projelerini tehdit edebileceğini veya genişleme kapasitesini azaltabileceğini düşünenler de var. Suudi Arabistan’daki gelişmenin hemen hemen tüm sosyal, ekonomik ve kültürel bileşenleri etkilediğine dikkat çekilmeli.
Katar'da ise, Katar toplumunun sosyal ve kültürel bileşenleriyle orantılı seçilmiş bir şura konseyi kurulmasına karar verildi. Bazıları bu deneyimin zamanla netleşeceğine ve Katar'ın tüm sosyal ve kültürel bileşenlerini kapsayacak şekilde genişleyeceğine inanıyor. Ancak prensipte bu adımı memnuniyetle karşılıyor ve doğru yolda atılmış bir adım olarak görüyor. Doha ayrıca 2022'de yapılacak 22. Dünya Kupası maçlarına da ev sahipliği yapacak. İlk kez bir Arap başkenti bu uluslararası spor etkinliğine ev sahipliği yapıyor ve gelen taraftarlar kesinlikle Doha'ya yakın Körfez şehirlerine ve başkentlere dağılacaklar. Dolayısıyla ekonomik ve turizm kazancı bu şehirler ve başkentler tarafından da paylaşılacak.
BAE'de gözlemci, idari ve yasal sistemlerin geliştirilmesi, kadınların katılımı ve alternatif enerji projeleriyle, devleti ve toplumunu modern bir ekonomiye taşımak için harcanan aralıksız çabaları görebilir. Bahreyn'de ölümcül korona salgınıyla mücadelede büyük bir başarıyı izliyoruz. Bu, modernleşmenin gereklerini bilen, birçok yeterlilik yeteneğine sahip yerel unsurlara dayanan gençlerin inşa ettiği modern kamu yönetiminin başarısının göstergelerinden biri.
Umman'da, son olarak bir lider değişikliği gerçekleşti ve yeni bir yönetim yerleşti. Aynı zamanda Umman dikkate değer ekonomik reformlar gerçekleştirdi ve komşularla engelsiz ilişkiler de kurdu. Son olarak Kuveyt'e gelirsek, yeni liderliğin görevi üstlenmesinin ardından ilk aylarda meydana gelen tartışma ve çekişmelere rağmen, bunların sebeplerinin çoğu giderildi. Kamu yönetiminde kafa karışıklığına neden olan tüm aksamalara rağmen, çoğu bağımsız bloklardan oluşan 2020 Meclisi devam ettirildi.
Yukarıdaki kısa açıklamayı, her şeyin güllük gülistanlık olduğunu söylemek için yapmadım, aksine birbirini tamamlayan iki sonuca varmak istedim; birincisi, başlamış ve tamamlanması gereken çalışmaların olduğu ve bunları tamamlamanın yükünün hafif olmadığı. Diğeri ise, bu çabaların, kolay kolay gelmeyen ve ancak toplu olarak güvenlik ve istikrarı sağlamaya çalışan örgütlü bir çaba ve sağlam bir siyasi irade gerektiren uyumun ışığında amaçlandığı gibi tamamlanabileceği. Bu dünyadaki diğer halkların ve bölgelerin deneyimleri, uyum hâkim olduğu, taraflar arasında güven oranı yükseldiği ve güvenlik sağlandığı zaman, herkesin elde edebileceği büyük faydaları gösteriyor. Herkes için faydaların en üst düzeye çıktığını kanıtlıyor. Körfez bölgesinin sosyal olarak iç içe olduğuna ve petrol öncesi dönemde bile ekonomik olarak birbirini desteklediğine inanan tek kişi ben değilim. Ayrıca bugün Körfez bölgesini çevreleyen tehlike seli çok büyük ve zamanla artıyor. Gerçeğin ve tarihin yargıları dışında kalmak riskleri de beraberinde getiriyor. Hâkim olan salgın aşamasından sonra değişikliklerin hızlanacağına şüphe yok ve büyük ülkelerin pozisyonları ve göstergeleri ayan beyan ortada. Dünyanın önde gelen ülkelerinin pozisyonlarında değişiklikler var. Afrika'nın yakın kısmını ve komşu ülkeleri bugün sert bir şekilde vuran yeni salgının (terörizm) artan tehlikelerine ek olarak kaynak kıtlığı bulunuyor. Uzlaşıya önem vermek ve komşuluk, bu risklere karşı bir panzehirdir.
Son söz; çözümün bir parçası olmayacaksanız, sorunun bir parçası da olmayın.