Mina Ureybi
2009- 2011 yıllarında Şarku'l Avsat'ın Washington temsilciliğini yaptı.
TT

Irak, kritik bir seçim sürecinden geçiyor

Son 18 yılda, analistlerin "Irak kritik bir aşamadan geçiyor" demediği tek bir ay bile geçmedi. Bugün de bu söz tekrarlanıyor. Irak, yeni hükümetin biçimini ve yaklaşımını belirleyecek yasama seçimleri için geri sayımın başlamasıyla birlikte gerçekten de kritik bir aşamadan geçiyor. Irak'taki mevcut siyasi sistem, oy verme sürecinin ülkede köklü bir değişiklik elde edememesine neden oluyor. Ancak seçimler, iç ve bölgesel değişimlerle ve ABD'nin Afganistan'dan çekilmesiyle aynı zamana geldiği için, bir sonraki aşamayı belirlemede kritik bir unsur haline geldi.
Irak, Ekim 2019'da başlayan “Ekim” hareketi mitinglerinin ardından siyasi sınıfın sokağı sakinleştirme çabaları kapsamında yapılmasına karar verilen erken milletvekili seçimleri için son bir aya girdi.”Kovid-19” salgınının patlak vermesinin yanı sıra eylemcilerin hedef alınması, tutuklanması ve öldürülmesi, nedeniyle gösterilerin ivmesi gerilese de Iraklı politikacılar, yolsuzluğun sona erdirilmesi ve Irak'ın egemenliğinin yeniden kurulması talebi de dahil olmak üzere göstericiler tarafından atılan sloganların hala Irak sokaklarının büyük bir bölümünü temsil ettiğinin tamamen farkındalar.
Irak sahnesi içeride politikacılar ve halk arasında bölünmüş durumda. Siyasiler, özellikle 10 Ekim seçimlerinden önce ittifaklarını çözüme kavuşturmaya çalışan Şii İslamcı partiler ile ittifak kurmaya çalışmakla meşgul. Şii din adamı Mukteda es-Sadr, geçen Temmuz'da seçimlere katılmayacağını, sadece oy verme sürecine katılacağını açıkladığında durumu daha da karmaşıklaştırdı. Hadi el-Amiri ve Haydar el-İbadi gibi Şii İslamcı blokların başkanları kendilerini başbakanlık için ideal adaylar olarak sunmaya çalışırken, eski Başbakan Nuri el-Maliki, hükümet kurma fırsatı yakalamak için bazı ittifaklarını geri kazanmaya çalışıyor. Ancak Mukteda es-Sadr, ittifakın, 2018 seçimlerinde 51 sandalye daha alarak 329 sandalye ile Irak parlamentosundaki en fazla sandalyeye sahip olması gibi bir başarıyı tekrarlayabilmesi durumunda hükümetin kurulmasında ısrar ediyor. Mezhepsel ve etnik ayrımlara dayalı diğer partilere gelince, Şii İslami partilerden hangisinin kendilerine sonraki hükümette iki veya üç bakanlık elde etme fırsatı verebileceğini bulmaya çalışan seçim kampanyalarıyla meşguller ve bu çerçevede ittifaklar kuruyorlar. Iraklı seçmen, başta işsizlik, yolsuzlukla mücadele, “Kovid-19” salgınının ele alınması ve gerekli kalkınma için ülkedeki ciddi sorunları ele almak üzere planlanmış siyasi vizyonları veya seçim propagandalarını duymuyor. Büyük bir bölümü yıkıma uğrayan, ülkenin ikinci en büyük kenti olan Musul’un oylarını kazanmak için özellikle başta sağ cenah olmak üzere eşi benzeri görülmemiş bir seçim hareketine tanık oluyoruz. Kentin DEAŞ’dan kurtarılmasının üzerinden dört yıl geçmesine rağmen parti teşkilatları hala seçim afişlerini restore edilmemiş binaların enkazlarına asıyorlar. Buna rağmen hiçbir parti, kentin yeniden inşası veya kente ve halkına gerçek hizmetlerin sağlanması için somut bir plan sunmuyor.
Bölgesel olarak, İran, ülkedeki çıkarlarını güçlendirmek, seçimleri ve bir sonraki hükümeti oluşturacak partileri etkileyebilmek amacıyla seçimlerle en çok ilgilenen ülke. Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi, geçen ayın sonunda Bağdat'ta bölgesel bir zirveye ev sahipliği yapmasının ardından bu hafta Tahran'a resmi bir ziyarette bulundu. Kazimi, seçimlere katılmasa bile bir önceki hükümetin başkanı olarak iyi bir seçim dönemi sergilendiğine dair tüm müttefiklerine güvence vermek istiyor. Ancak, seçimlere katılan tüm partilerin, başka bir partiye izin vermek yerine, hiçbir partiye ait olmayan birinin hükümeti kurmasını tercih edecek kadar ihtilaf yaşamaları üzerine plan yapıyor. İranlılar ikna olursa bu plan gerçeğe dönüşebilir.
Bölgede önemli çalkantılar yaşanırken, rakipler etkili taraflarla yakınlık kurmak için yarışıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un, ülkesinin Irak'ın kaderine olan ilgisini vurgulamak için Bağdat, Musul ve Erbil'i ziyaret ettiği Irak gezisinden haftalar sonra Lübnan'da Fransız-İran mutabakatıyla bir hükümet kuruldu. Macron’un bu ziyaretinden günler sonra Irak, Fransız şirketi Total ile 27 milyar dolarlık bir enerji sözleşmesi imzaladı.
Bütün bunlar, ABD'nin bölgedeki etkisini azaltmaya kararlı olduğunu yinelediği bir zamanda meydana geldi.
Irak siyaset sahnesindeki parçalanma nedeniyle, yeni hükümeti kurma sürecinin birkaç hafta sürmesi bekleniyor. Genelde bu aylar sürerdi. Mevcut Başbakan Kazımi'nin, selefi Adil Abdülmehdi'nin istifasının ardından mevcut hükümeti kurmak üzere seçilmesi birkaç ay sürdü. Ancak Irak hükümetinin bunun da öncesinde kurulması gereken önemli bir tarih var, ABD'nin muharip güçlerinin Irak'tan çekilmesinin tamamlamasının beklendiği yıl sonu. İran'ın bazı destekçileri, tüm ABD güçlerinin geri çekilmesini talep ediyorlar. ABD’nin Afganistan'dan tamamen çekilmesi, bu kimseleri cesaretlendirdi ve sesleri yükseldi. Ancak Irak'ın, ülkeyi istikrara kavuşturmak ve Kabil senaryosunun tekrarlanmasına izin vermemek için "NATO" güçleriyle beraber ABD güçlerinin de kalmasına ihtiyacı var.
Iraklıların çoğu, ülkelerini krizden çıkarmak için seçimlere güvenmiyor. Seçimler bir başka pazarlık aracı haline geldi ve siyasi partiler nadiren halka fayda sağlayan kazanımlar elde ediyor. Her seçim döngüsüyle birlikte Irak'ta seçime katılım oranı, ülkenin siyasi sistemindeki genel hayal kırıklığına paralel olarak düşüyor. Ekim seçimlerinde bu oranın yine düşmesi bekleniyor.
Dünya çapındaki tartışma, ülkenin koşullarını iyileştirmek amacıyla barışçıl bir şekilde iktidar devri mekanizması etrafında dönerken, Irak'ta tartışma, hükümeti kontrol eden tarafların şartlarını iyileştirmek için iktidarı yeni bir bakanlar ve yetkililer grubuna devredecek yeni seçimlerin fizibilitesi etrafında dönüyor.
Özetle, Irak halkı, diğer dünya halkları gibi, temel hizmetlere ve basit haklara erişmek ve egemen bir ülkede yaşamak istiyor. İki yıl önce başlayan “Ekim” gösterilerinin sloganı olan “Vatan istiyoruz” ifadesi, Iraklıların, siyasilerin yerine getiremediği özlemlerinin en güzel ifadesi olmaya devam ediyor. Ancak politikacılar için zaman daralıyor ve bu kritik seçim aşaması, gerçek bir ciddiyet gerektiriyor.