Rıdvan Seyyid
Lübnanlı akademisyen, siyasetçi- yazar Lübnan Üniversitesi'nde İslami ilimler profersörü
TT

Lübnan ve siyasi yönetimin çıkmazı

Dağlık köyümüzde 50 yıl öncesine kadar çiftçilerin ve çobanların iki sorunu vardı: Yılanlar ve kurtlar. Yılanlar veya kurtlar nadiren bir insanı öldürebilirlerdi, öldürdükleri koyunlardı. Sadece bir kez bir çocuk ölmüştü. Tüm bunları burada söylememizin nedeni, dedelerimizin kışın şöminelerdeki ateşin karşısına geçip yılan ve kurtlarla ilgili hikayelerini anlatma arzusudur. Hikayelerin odak noktası, güç değil bu hayvanlara karşı kullanılan hilelerdi. Bununla ilgili bir atasözü de var: Konuşmaları yılanlar gibi (yani sona ermez), saldırganlığı da kışın bir kurdunkinden daha fazla.
Lübnan'daki siyasi yönetim yıllardır yılanlarla ve kurtlarla dolu. Ama fark şu ki bu zararlı yaratıklara karşı ne güç ne de hile işe yarıyor! George Kordahi gibi bir modelin kötülüğünden kaçınmak için hile ya da güç ile ne yapabilirsiniz? Kordahi aslında medya endüstrisinin bir nesnesinden ibarettir. Ancak kendisine veya onunla birlikte sunulan herhangi bir sorunda kendisini ikna edici veya sağduyulu değil, güçlü, önemli ve tehlikeli bir biçimde sunmakla ilgilenir. Nitekim kendisine “Çökmekte olan hükümeti kurtarmak için istifa et” denildiğinde, “Siz ne diyorsunuz? Ben hükümetim!” karşılığını verdi. Birkaç gün geçmeden öyküsü adeta bu yıl Lübnan'ın uzun süren yaz mevsimindeki yılanların hikayelerine döndü! Beyrut’tan Tahran’a kadar pek çokları onun hikayesine müdahil oldu ve muazzam ilkelerini (!) teyit etti. Dik mızrağını veya eğilmez keskin kılıcını (!) bükemeyen baskılarla ve teşviklerle ilgili nitelemeler yapılıp hikayeler anlatıldı.
Başbakan Necib Mikati'nin makamını koruma gücü, hileleri ve hikayeleri neredeyse sonsuz. Bu nedenle bu hikayelerden biri de Glasgow’a giderken Dışişleri Bakan Abdullah Buhabib’i Amerikalıları hükümetini destekleme konusunda ikna etmekle görevlendirdiğiydi. Bu bağlamda Buhabib’i büyük bir iş başardı ve ABD Büyükelçiliği Maslahatgüzarı’nı toplantıya katılmaya ikna edebildi. Başbakan’a yakın meslektaşlarından bazılarını kendisinin  maslahatgüzar ile görüşmesine ve konuşmasına tanık edebildi. Medyada herkes bu saçmalık hakkında sessiz kalırken soylu diplomat (Dışişleri Bakanı) ise sonu gelmez hikayeler anlatmaya yöneldi. Bir keresinde “Bu Araplar ne yapıyor?!”, diğerinde “Bu bir kriz değil sorun” ya da “Beklediğimiz gibi başarılı olamadık” veya “Bunun için pazarları olmasaydı kaçakçılık olmazdı” şeklinde hikayeler anlattı. Kuşkusuz medya sessiz kalmayıp kendisine katılsaydı (ki medya genellikle ifşa eder, sessiz kalmaz), Araplardan önce biz yeni bir Şerbil Vehbi vakası yaşayacaktık.
Lübnan diplomasisi medyası gibi profesyonellik, doğruluk ve dikkat konusunda örnek gösterilirdi. Ne var ki burada yılanlarla ve kurtlarla ilgili hikayelere rahmet okutan bu çöküş zamanında kendisine ağıt yakmaya alıştığımız “şanlı geçmişe” dönmek doğru olmaz. Tayyune ile Ayn er-Rumana bölgeleri arasında çıkan çatışmada 7 kişi yaşamını yitiriyor ama mezhepsel hassasiyetler nedeniyle sükunete başvurmak veya soruşturmanın sonucunu beklemek yerine bir silahlı taraf çıkarak 100 bin savaşçısı olduğunu söylüyor. Bu 100 bin Lübnanlı savaşçı Lübnan dışındaki destekçilerini getirtirse sayı acaba kaç olur?! Diğer yandan karşı taraf haysiyet ve onurla ilgili hususlarda gururlanmakla meşgul. Elbette ne bu tarafın artan gücünün ne de diğerinin onur ve saygınlığının yükselmesinin ölülere bir faydası yok.
Özetle; Cumhurbaşkanı’nın kendisinden etrafında toplanan, hikayelerini, tuhaflıklarını ve zorbalığını sadece Araplara değil, dünya ülkelerine de sergileyen garip grubun diğer üyelerine kadar ülkede Cumhurbaşkanı Avn liderliğindeki siyasi yönetim şiddetli bir çıkmazda.
Başbakan Mikati, Kordahi ve diğerlerinin Körfez ülkeleri ile yarattıkları soruna bir çözüm bulmak için COP26’nın düzenlendiği İskoçya’nın Glasgow şehrine hareket etti. Orada gerçekten de Arap ve yabancı yetkililerle bir araya geldi ve kendilerinden arabuluculuk yapmalarını rica etti. Oysa Mikati, Lübnan’ın geçmişteki ve bugünkü tüm sorunlarının hükümetinin içinde var olduğunu biliyor. Saldırgan ve birbirinden nefret eden iç ile ilgili sorunu çözmek mümkün değilken Amerikalılar ve Fransızlar, Körfez ile sorunu nasıl çözebilirler? Dahası Lübnan’ın içerisi karmaşık ve iç içe geçmiş bir durumda. Mişel Avn nasıl ki beraberinde kendi özel garip grubunu getirmişse silahlı müttefikleri daha da korkunç şeyler yaptılar. Yargıç el-Bitar davası nedeniyle Mikati hükümetini rehin alan ve almaya devam edenler de onlar. Kordahi meselesi çözülse bile (ki ancak Araplara geri dönülerek çözülecek) Lübnan içinde 100 bin ve bir o kadarı da Lübnan dışında bulunan silahlı taraf meselesi nasıl çözülecek?!  Gerçekten de bu bir yılan ve kurt hikayesi. Ancak dağlık köyümün hikayeleri gibi eski bir hikaye değil, aksine vahşi hayvanların yapmayacağı canavarlıklarla sizi her gün şaşırtan canlı bir gerçek!
“Esas” sitesinde yayınlanan makalemde Başbakan’dan istifa etmesini talep ettim. Bu aslında eski bir talep. Silahlı tarafın 2008 yılında, özellikle de 7 Mayıs’ta Beyrut’u işgal etmesinden sonra başbakanlık ortadan kalktı. Bu tarihten sonra 5 başbakan (Mikati de iki kere) görev yaptı ve hepsi de silaha veya vitrinine neredeyse tamamen boyun eğdi. Ne anayasal yetkilerini kullanabildiler ne de kullanmaya çalıştılar. Ne devletin ne de makamlarının prestijini koruyamadılar. Mevcut Cumhurbaşkanı’nın 5 yıllık yönetiminde, başbakanlar çekişmeler veya özel bir yapıya  sahip bu makamla  oynamakla meşgul oldular. Şimdi bunun arkasında ne olduğu, kimlerin durduğu açığa çıkmaya başladı. Arkasında silahlı Hizbullah’ın durduğu ifşa oldu. Kordahi dahi ondan destek ve koruma buldu. Çünkü sözleri ve davranışları Lübnan’ı Araplardan ve dünyadan izole etme anlamı taşıyor. Bunlar, tahribatı tamamlamakta yeri doldurulamaz mekanizmalardır!
Evet; neden bozulan, dağılan, binicilerinin sanki içinde değillermiş gibi halen dövdükleri, çarptıkları ve tahrip ettikleri koca bir mekanizmanın yükünü hep başbakan taşıyor? Başbakan sanki şoförmüş gibi önde oturuyor ama aslında direksiyon başında değil. Bozuk makine ise farklı yönlere çekilip duruyor.
İstifa ne işe yarayacak? Protesto nitelikli değilse, iş işten geçtikten sonra sorumluluktan kurtulmak için yapılmış bir eylemden ibarettir. Lübnan siyasi sisteminde başbakan ülkedeki yürütme erkinin başıdır ve yönetimde siyaset yapan, istifa eden, meclis tarafından görevden alınan ve hesap sorulan 3 makam arasında bu anayasal yetkiye sahip tek mercidir. Ama bu yetkiye rağmen en güçlü makam olmak yerine en zayıfı oldu. Nedeni de son 10 yılda bu makama gelen beşlinin şantaja açık olmaları, korku ve açgözlülük sebebiyle tuhaf Cumhurbaşkanı’na ve silahlı tarafa boyun eğmeleriydi. Bu sebeple siyasal yönetim çetin bir çıkmaza girdi. Avn ve döneminden, Hizbullah ve silahından kaçmak gerekiyor. Ya da biz ve ülke, yılanlarla ve kurtlarla birlikte olmaya devam edeceğiz. Ama yılanlar ve kurtlar artık bir hikaye değil, gerçek.