Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Rusya Suriye'de sanatsal olarak kendini belgeliyor... Peki ya biz?

Farklı ülkelerden ve bağımsız taraflardan Birinci ve İkinci Dünya Savaşı ile ilgili yapılmış kaç sanat eseri, film, dizi, belgesel veya tiyatro oyunu var?
Aynı şekilde Fransız, Batı ve Rus gibi çeşitli bakış açılarından Napolyon savaşları hakkında ne kadar eser üretildi?
Ruslardan bahsetmişken, haberlerde de çıktığı gibi yakın bir zamanda Rusya’nın onlarca şehrinde Suriye savaşını konu alan ilk uzun metrajlı film Nebo (gökyüzü) vizyona girdi. Rusların söylediği gibi film, 2015 yılında bir hava uçuşundan Suriye'nin batısındaki Hmeymim Hava Üssü’ne dönerken öldürülen bir Rus pilot hakkındaki gerçek bir hikâyeye dayanıyor.
Filmin konusu, Oleg Peshkov ve Konstantin Murakhtin adlı iki pilotun Sukhoi Su-24M tipi savaş uçağında 24 Kasım 2015 tarihinde bir savaş görevinden döndükleri sırada Türk savunma güçleri tarafından vurulması etrafında dönüyor. Uçağın düşmesinin ardından pilotlar paraşütle atlayarak kurtulsa da Peshkov daha sonra Suriyeli militanlar tarafından öldürülüyor.
Filmin yönetmeni Igor Kopylov, girdiği sanatsal ve mantıksal zorluğa parmak basarak “Elimde yeterince tarihi proje var. Ancak burada gerçek bir hikâyeden söz ediyoruz ve hikâyenin kahramanlarının çoğu hala hayatta. Tüm ekibimizin oldukça endişeli olduğunu itiraf etmeliyiz. Zira gerçek modelleri somut bir hale getiriyoruz. Onları çarpıtılmış bir şekilde sunmaya hakkımız yok” ifadelerini kullandı.
Sözünü ettiğimiz bu filmden önce Ruslar ve diğerleri, Dağıstanlı bir doktorun hikâyesini konu alan Palmyra (Tedmür) adında bir film izlediler. Doktorun kızı DEAŞ, El-Kaide ve bu gibi örgütlerin propagandalarının etkisi altına giriyor ve Suriye’ye gidiyor. Bunun üzerine filmin başrol oyuncusu Arthur kızını kurtarmak için yola koyuluyor ve sınırdan gizlice geçerek ABD’li Rambo gibi maceralara atılıyor.
Birinci ve ikinci film, Rusya Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları tarafından açık bir destek gördü. İnsanlar, “Günümüze çok yakın olmalarından ötürü bu olayları sanatta kullanmak için erken. Zira bu, derin sanatsal bakış açısını yaralayıp bu eserleri doğrudan reklam kalıplarına sokuyor” diyebilir.
Yazımızın başında Çarlık Rusyası'na karşı yapılan Napolyon savaşlarına değinmiştik. Bu savaşlar, Korsika'nın büyük generalinin projesi için sonun başlangıcıydı. Büyük Rus roman yazarı Leo Tolstoy, epik romanını (Savaş ve Barış) 1862'nin başı ile 1865 yılları arasında yazdığında, 1812'de gerçekleşen bu savaşların yaşandığı dönemden bahsediyordu. Yani üzerinden neredeyse yarım yüzyıl geçmiş bir olaydan söz ediyordu.
Tüm bunlarla birlikte, zaman değişti ve tempo gittikçe yükseliyor. Dahası günümüz insanlarındaki anlayış midesi, hafif sanat yemeklerini kolayca sindirebilir hale geldi. Bu bir. İkincisi, kim demiş hızlı, iyi iş -hız ile kaliteyi bir arada kullanmanın bir sakıncası yok- daha fazla zaman ve daha fazla idrak gerektiren sanatsal işlerin yapılmasını hiç hükmüne indiriyor!
Rusların bu girişimi hakkında yukarıda söylediklerimin hepsi, bizim kendi destanlarımızı ve deneyimlerimizi sunma konusunda nerede olduğumuzu sorgulamak içindi. Biz dediğimde Körfez ülkelerini kastediyorum. Örneğin 1990 yılının Ağustos ayında Kuveyt'in işgali ile başlayan -ki daha fazla ayrıntı vermeyeceğiz- Körfez Savaşı hakkında yapılmış gerçek bir eser var mı?