Emel Abdulaziz Hezzani
Suudi yazar
TT

Suudi Arabistan bütçesindeki sürpriz fazlalık

Suudi Arabistan 2022 için öngörülen bütçesini açıkladı. Kamuoyunu en çok şaşırtan, hükümetin küresel değişimlere göre öngördüğü ve çeşitli senaryolara göre artıp azalan ortalama 90 milyar riyal (24 milyar dolar)  fazlalık oldu. Burada, büyüklüğü ne olursa olsun, bir fazlalıktan, elde edildiği koşullardan ve bu durumun 2030 yılına kadar gerçekleşmesi beklenen mali dengenin önümüzdeki yıllar için ne anlama geldiğinden bahsediyoruz.
Açıklanan bütçenin mimarları, tüm dünyanın, küresel ekonomiyi sarsan iki ayrı kriz arasındaki açmazda yaşadığının farkındalar: Korona salgını ve enerji krizi. Salgın iki yıl önce başladı. Bu dönemde işler aksadı, hareketlilik donma noktasına geldi, dünya tarihte benzeri görülmemiş bir felçle karşı karşıya kaldı ve devletlerin paraları, insanların hayatlarını kurtarmak için en önemli öncelik olan sağlık sektörüne aktı. Bu kritik zamanda, enerji kaynaklarına olan talep azaldı ve vadeli işlem sözleşmelerinde bir varil petrolün fiyatı eksi 37'ye ulaştı. Aynı zamanda bu da eşi ve benzerine daha önce rastlanmayan bir hadisedir.
Sonra bir umut ışığı göründü ve bir dizi ülkede hükümetler aşının bulunmasından sonra krizden toparlanmanın başlamasından söz eden açıklamalarda bulundular. Çoğu ülke nüfusunun büyük kısmı aşılandı. Virüsün yeni varyantlarının ortaya çıkmasına rağmen aşının ilk dozuyla birlikte güvenli kıyıya geçildi. İyimserliğin yansımalarından biri de havalimanlarının, ulaşımın ve ticari faaliyetlerin geri dönüşüydü. Kar eridi ve hayat yeniden başladı. Salgının bitmemesinden dolayı her ne kadar tam bir iyileşme olmasa da kırmızı tehlike endeksi azaldı. Bu, dünya ekonomisinde somut bir iyileşmeden bahsedilmesi için yeterliydi.
Bana göre en büyük sürpriz 2021 bütçesi oldu. Çünkü açık sadece 80 milyar dolardı ve biz bu dönemde aşılamada yüzde 70’e ulaşarak toplumsal bağışıklığı sağlayamamıştık. Ayrıca petrol fiyatları dalgalanıyor ve Yemen'deki savaş, lojistik ve insani destek için para akıtılıyordu. Öte taraftan mevcut yılın bütçesi, gelecek yılın bütçesine ilişkin olumlu beklentilerin önünü açtı ve bu, Suudiler için yalnızca bütçedeki fazlalık açısından değil, bütçenin detaylarına ilişkin de çok olumlu göstergeler açısından sevindirici bir haber oldu. Bu ayrıntılardan en önemlisi, bütçedeki fazlalığın tamamen petrole bağlımlı olmamasıdır. Suudi Arabistan, OPEC aracılığıyla enerji fiyatlarındaki dengenin anahtarı oldu ve aynı zamanda üretim gücüne rağmen fiyatlarda istikrarı korumak için belirli bir üretim hacmine bağlı kaldı.
Bütçedeki fazlalık, ekonomik reform planının başarısının bir göstergesidir ve hükümetin gerek içerde gerekse dışarda, çeşitli sektörlerdeki büyük yatırımlar yoluyla petrol dışı gelirleri artırma yönündeki adımlarının ve dayandığı kurumların önemini göstermektedir. Kurumsal çalışmanın avantajlarından biri de bütçe çalışmasının stratejik bir şekilde yapılmasıdır. Bu ise, gelecekteki harcama ve getiri hacmini tahmininin yanı sıra gelecek için bir okuma yapma aracılığıyla oldu. 2016 yılı bütçe açıklamasında, yatırım fonunun ülke ekonomisine katkısı 12 milyar riyal olarak belirtilmişti. Bu rakam, 2021’de 86 milyar riyale sıçradı ve önümüzdeki birkaç yıl içinde 150 milyar riyale ulaşması bekleniyor.
Hükümetin önümüzdeki yıl ve sonrasına ilişkin yönelimini anlamak için bütçe rakamlarını biraz okuyalım. Eğitim, bütçe harcamalarının aslan payını (yüzde 20) alarak, sağlık sektörünü (yüzde 14) ve orduyu (yüzde 18) aştı. Bu, çevredeki tüm koşullara, emisyonların azaltılmasına ve tarım programlarının maliyetine ilişkin verilen uluslararası taahhütlere rağmen kalkınma hedeflerinin büyük öncelik olduğunun büyük bir göstergesidir. Ayrıca Suudi liderliğinin, virüs sürprizlerine, komşu Yemen'deki savaş koşullarına, Amerikan pazarlarındaki karamsarlığa ve Rusya ile Çin arasındaki gerginliğe rağmen, komşularıyla ortaklıklar yoluyla müreffeh bir Arap Körfezi'ni arzusunu yansıtmaktadır.
Büyük başarıların elde edilebileceği ideal küresel koşullarda yaşamıyoruz. Suudi ekonomisi ise kolay olmayan bir yapısal reform sürecine ihtiyaç duyuyordu. Bu reformun, önce kavramlarda ve temellerde; ardından amaç ve araçlarda yapılması gerekliydi. Fırtınalardan sağ salim çıkmak için liderliğin iradesine ve Suudilerin desteğine ihtiyaç vardı ki bu da nihayetinde istikrara yol açtı.