İstemi Yılmaz
TT

Türkiye: Afrika’daki yeni büyük güç

Dolarla yatılıp dolarla kalkılan günlerden geçerken, Türkiye önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi”, “Birlikte Kalkınma ve Refah için Güçlendirilmiş Ortaklık” temasıyla geçen hafta İstanbul’da toplandı. Etkinliğe 16 Afrika ülkesi lideri, 102 bakan ve temsilci, Afrika Birliği yetkilileri katıldı. Her ne kadar konu Afrika olunca pek gündemi sarsmasa da söz konusu etkinlik Ankara’nın bölge ilişkilerine verdiği değeri göstermesi açısından önem arz ediyor.
Zirvede konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın değindiği maddeler Türkiye’nin Afrika açılımının şifrelerini oluşturuyordu. Erdoğan, Batı’nın Covid-19 pandemisinde yalnız bıraktığı, hatta kıtanın güneyine uyguladığı seyahat yasağıyla birlikte alenen tecrit ettiği Afrika’ya 15 milyon doz aşı tedariki sözü verdi. Hiçbir Afrika ülkesinin BM Güvenlik Konseyi’nde yer almamasından hareketle kıta devletlerini “Dünya 5’ten büyüktür” hareketine davet etti. Son olarak 40 yıldır terörle mücadele eden bir ülke olarak Türkiye’nin Afrika ile DEAŞ, Boko Haram ve Eş Şebab gibi örgütlere karşı güvenlik projeleri geliştirebileceğine dikkat çekti.
Kısacası Ankara, Afrika ülkelerine aşı, ortak çıkara dayalı diplomatik hareket alanı ve rüştünü sahada ispatlamış Türk SİHA’larından oluşan bir teklif sundu. Peki sağlık-diplomasi-güvenlik üçgeni Türkiye’nin Afrika’da yeni bir güç olması için yeterli mi?
Soruya cevap vermek için Türkiye-Nijerya ilişkilerine bakmakta fayda var. Nijerya Devlet Başkanı Muhammed Buhari de İstanbul’da yer alan Afrikalı liderlerden biriydi. Üstelik Buhari, Ankara ile ortaklığını muhafaza etmek adına doğum gününü de ülkesinden uzakta, yeni anlaşmalar imzalayarak kutladı. Başkanlık Sözcüsü Garba Şehu’nun açıklamasına göre, iki ülke arasındaki askeri iş birliği Ocak ayında Türk savunma yetkililerinin Abuja’ya gelmesiyle 2022’de yeni bir aşamaya taşınacak. Hatta Türk SİHA’larının da söz konusu ortaklığı taçlandırması bekleniyor. Şehu’nun müjdeyi duyurduktan sonra kullandığı ifadelerle “Ne karşılığı?” sorunun yanıtını teşkil ediyor: “Nijerya hükümeti, dost ülke Türkiye’nin kendi toprakları kullanılarak hedef alınmasına asla izin vermeyecek.
Nijeryalı yetkilinin ismini zikretmediği Ankara’yı hedef alan aktörden kastı FETÖ’den başkası değil. Ankara Nijerya’da mukim FETÖ’cülerin finansal kaynaklarına ket vurulmasını istiyor. Örgüte bağlı okul ve şirketlerden boşalan yeri ise Türk Maarif Vakfı’nın doldurması bekleniyor. Vakıf ile birlikte Türk şirketlerinin de ülke altyapısını inşaya yardım etmesi isteniyor.
Bugün oldukça iyi bir tablo çizilse de Ankara-Abuja hattı geçmişte oldukça gergindi. 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin ardından Türkiye, Nijerya’dan FETÖ ile iltisaklı okul, şirket ve şahısların cezalandırılmasını talep etmişti. Abuja yönetimi bu isteği başta çıkarlarına uygun bulmayarak ayak sürümeyi seçti, kanıt istedi. Fakat Nijerya’daki ekonomik kriz ve insan hakları karnesindeki zayıflardan ötürü ABD’nin uyguladığı silah ambargosu dengeleri çabuk değiştirdi.
Ankara krizi fırsata çevirerek Nijeryalı muhataplarına reddedilemez bir teklif yaptı: savunma ortaklığı ve Türk yapımı silahlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan Ekim’deki bölge ziyareti esnasında Nijerya’ya uğrayarak “FETÖ’nün hala ülkede aktif olduğunu ve terörle mücadelede Abuja ile istihbarat paylaşımını sürdüreceklerini” söyledi. Bu esnada iki ülke arasındaki ticaret hacminin de 5 milyar dolar seviyesine gelmesi temennisinde bulundu.
Nijerya örneği Türkiye’nin Afrika’daki çatlakları nasıl doğru bir şekilde değerlendirerek ortak çıkarlar üzerine ilişkiler kurduğunun göstergesi. Savunma sanayiine yapılan yatırımlar bugün artık Ankara’nın askeri alanda ihracat yapan ve elindeki kozu kullanan bir aktör olmasını sağladı. Pandemi koşullarında Batı’nın Afrika’ya uyguladığı tecrit ile beraber kıtada artık Afrikalıları doğrudan muhatap alan, sömürgecilik bagajı bulunmayan “yeni bir güç” var.