Hazım Sağıye
TT

Ahmed Cibril'in başladığı yerde biten uzun ve zorlu bir yolculuk

“Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed, Filistin’in kurtuluşu için her an harekete geçebilir.”
Filistin’de mutedil ve radikal, İslamcı ve laik, sağ ve sol her cenahın konsensüsünün yarattığı izlenim budur. Hepsi Esed ve onun ‘davaya’ büyük hizmetleri ile ona yaklaşmanın veya onunla birlik olmanın gerekliliği konusunda hemfikir. Ahmed Cibril'in başladığı noktaya ulaşmak için kan, kurban, bölünme ve tartışmalarla dolu bu uzun yürüyüşün yarıda kesilmemesi gerekiyordu.
Fetih Hareketi Merkez Yürütme Kurulu Genel Sekreteri Cibril er-Recub, yakın zamanda Şam’ı ziyaret etti ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Suriye'yi ziyaret edeceğini duyurdu. Ayrıca burada düzenlediği bir basın toplantısında, beraberindeki heyetle düzenlediği ziyaretin, İsrail işgalinin benzeri görülmemiş tırmanışı altında Filistin davasının formülasyonu için gerçek bir başlangıç ​​teşkil edeceğini söyledi. Başka bir vesileyle de Suriye'nin Arap Birliği’nin dışında olmasının -özellikle kurucu üyelerinden olması göz önünde alındığında- Araplar için bir utanç kaynağı olduğunu ve üyeliğinin yeniden verilmesi gerektiğini söyledi.
Öte taraftan Ramallah otoritesine yakın olanlar, Şam’ı Arap Birliği’ne kazandırma çabalarında Abbas'ın Araplar arasındaki dikkate değer rolünü hatırlatmaya hevesliler. Bu bağlamda, Abbas ile Esed arasındaki mesajlaşmaların ‘Suriye krizi sırasında’ hiç kesilmediğini dile getiriyor ve Filistin yönetiminin ‘Suriye rejiminin tecridini’ hiçbir zaman kabul etmediğini söylüyorlar.  
2014'te Abbas, Suriye Devlet Başkanı Esed’e gönderdiği ve o sıralar gündem olan mesajında, yeniden seçilmesinden ötürü kendisini tebrik etti. Ayrıca onun seçilmesinin Suriye'nin birlik ve egemenliğinin korunmasının kilit noktası olduğunu ve ülkenin terörizm karşısındaki krizinden çıkışına katkıda bulunduğunu vurguladı. O sıra Doğu Guta'daki kimyasal katliamın üzerinden yalnızca birkaç ay geçmişti. Bu katliamda, bin 500 kişi hayatını kaybetmiş ve 11 binden fazla kişi de yaralanmıştı.
Bu ‘laik ılımlıların’ hikâyesiydi. ‘Radikal İslamcıların’ hikâyesi ise daha ilginç.
2014’te, İran’ın Şam ile Hamas arasında arabuluculuk yaptığı yönünde gelen haberlere paralel olarak Hamas'ın İran’daki temsilcisi Halid Kaddumi, Suriye'nin Beşşar Esed döneminde Filistin direnişinin sığınağı olduğunu söyledi. Ardından 2015’te o zamanki Hamas Siyasi Büro Başkanı Halid Meşal, ‘hovarda çocuğun bağışlayıcı babanın evine geri döndüğü’ yönünde açıklamalar yaptı. Meşal bu açıklamalarında, ‘Suriye'de savaşan gruplara silahlarını Filistin'e göndermeleri’ çağrısında bulundu. 2018'de Meşal'in yerine geçen İsmail Heniyye, Suriye'de yaşananları ‘fitne’ olarak nitelendirdi ve bunun gerek uluslararası gerek bölgesel hesapların görülmeye çalışıldığı bir duruma dönüştüğünü söyledi.  
Heniyye, Rus ‘Sputnik’ ajansının gazetecisi kendisine önceki farklı pozisyonları hatırlattığında, Suriye devrimini desteklemek konusunda kendisine atfedilen sözlerin doğru olmadığını belirtti ve önemli aşamalarda yanlarında yer alıp kendilerine çokça destek olan Suriye rejimiyle hiçbir zaman düşmanlık içinde olmadıklarını vurguladı.
Hamas'ın Gazze Şeridi Sorumlusu Yahya Sinvar, Suriye'deki iç krizin çözülmesi ve ilişkinlerin yeniden tesis edilmesi temennisinde bulundu. Hareketin liderlerinden Musa Ebu Merzuk, geniş yankı bulan tuhaf açıklamasında, “Filistin Diyalog Konferansı'nın gündemindeki ilk maddenin Hizbullah'ın terör örgütü olarak sınıflandırılmasının önlenmesi” olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra geçen yılki Gazze savaşından sonra Hamas liderleri, Esed ve İran’a hareketi destekledikleri için teşekkür ettiler. Hareketin liderlerinden Usame Hamdan, Filistin direnişini desteklediği ve yanında olduğu için Beşşar’a övgüde bulundu.
Merkezi Suriye'nin başkentinde olan İslami Cihad Hareketi ise kuruluşunun her yıl dönümünü burada kutluyor. İki yıl önce vefat eden hareketin önemli liderlerinden biri Şam'da toprağa verildi. Hareketin şu anki Genel Sekreteri Ziyad en-Nehale, orada önde gelen sosyal figürlerden biridir. 2011-2014 döneminde Hamas'ın Şam ile ilişkisinde bazı gerginlikler yaşansa da bu Suriye’nin Tahran’la sıkı bir ilişki olan İslami Cihad ile olan ilişkisine zarar vermedi.
‘Radikal İslamcıların’ hikâyesi böyleydi, peki ya ‘Marksist ateistler’?
Şam iki cephenin karargâhıdır: Habaş-Saadat ile Havatme. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi lideri Ebu Ahmed Fuad, geçtiğimiz Mayıs ayında yaptığı açıklamada, ‘Suriye’nin kapılarının isimleri her ne olursa olsun tüm direniş gruplarına açık’ olduğunu söyleyerek Esed’e atıfta bulunmayı ihmal etmedi. Bu açıklama, Esed ile Filistinli gruplar arasındaki toplantıya katılmasından sonra geldi.
Uçak kaçırma eylemleriyle sembol isimlerden biri haline gelen Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Üyesi Leyla Halid, halkların demokrasi ve özgürlük taleplerinin yanında bulunduklarını, ancak Suriye'de yaşananların başka hiçbir ülkede yaşananlarla aynı olmadığını söyledi. Ayrıca rejimin başlangıçta bir hata yapmış olabileceğini kabul etse de bir süre sonra ‘Suriye'yi sona erdirmeye yönelik bir planlamadan’ söz etmeye başladı. Tüyler ürpertici bir melodramla şu açıklamalarda bulundu: “Suriye, rolünü, halkını ve vatanını sona erdirmeyi amaçlayan haksız saldırıya maruz kaldı. Hayır, Suriye'nin yanındayız. Dışarıdan gelen ve bize son vermek isteyen tüm bu teröre karşıyız.”
Nayif Havatme geçen yıl Suriye Devlet Başkanı'na gönderdiği mesajında, dördüncü dönem için devlet başkanı seçilmesinden ötürü kendisini tebrik etti. Filistin halkının, ‘ülkesinin her karış toprağını, birliğini, resmî kurumlarının birliğini ve ordusunun birliğini Suriye'nin egemenliğini, bağımsızlığını ve bölgesel rolünü hedef alan her türlü projenin karşısında olan Suriye halkının’ yanında olduğunu vurguladı.
Burada ‘es-Saika’ ve ‘Filistin Halk Mücadelesi Cephesi’ gibi grupları da unutmamak gerekir. Lübnan ammicesinde onlara ‘farata’; Mısır ammicesinde ise ‘fakka’ denildiği doğrudur. Onlar, kendi topraklarında ‘baba ve oğul Esed’in’ soluğuyla meydana geldiler ve bedenlendiler. Bu nedenle ‘dava ve kurtuluş’ siyasetinde liderlik ve öncelik hakkını elde bulunduruyorlar. Çünkü onlar taklit mercileridir.