Sevsen Ebtah
Gazeteci ve yazar. Lübnan Üniversitesi'nde Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü Profesörü
TT

Bolşevik eleştirmeni Putin

ABD, Rus düşmanlığına karşı bazı yaptırımlar, sözlü tehditler ve efelenmelerden başka bir şeye sahip değilse, neden Ukrayna gibi güçsüz bir devleti isyana teşvik ediyor? Ukrayna labirentinde herkes kaybeden. Ancak Çin, yeni krizlerini düzeltmek için en ihtiyaç duyduğu zamanda gözler kendisinin üzerinden dünyadaki başka bir noktaya çevrildiği için ağzı kulaklarına varıncaya kadar gülüyor olmalı.
Doğu ve Batı Almanya birleştiğinde Sovyetler Birliği ile ABD arasında yapılan anlaşma açıktı. ABD’lilerin Doğu Avrupa'ya doğru tek bir adım dahi atmayacakları konusunda uzlaşıldı. Ancak Batı, anlaşmaları önemsemedi. Durumlar kötüye giderken Putin 2008'deki Bükreş Zirvesi’nde Belarus, Gürcistan ve Ukrayna'nın kırmızı çizgileri olduğunu ve bu çizgilerin geçilmesinin Rusya'yı askeri tedbirler almaya zorlayacağı konusunda uyarıda bulundu. Ancak Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Rusya’nın düşmanlarına ve Batı trenine katılmak isteyen komşularına kucağını açmaya devam etti. Bu da Gürcistan'ın işgaline ve Abhazya ile Güney Osetya'nın bağımsızlıklarının ilan edilmesine yol açtı. Bu ABD’nin dikkate alması gereken bir uyarıydı. Zira yaşananlar 1. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana Kafkasya'da eşi benzeri görülmemiş bir krizi ve Sovyetler Birliği'nin çöküşünden bu yana Rusya ile Batı arasındaki en büyük çatışmayı temsil ediyordu.
Ancak çekişmeler devam etti ve anlaşmazlıklar daha da kötüye gitti. Putin söylediği gibi müttefiklerin gözü önünde, kimse kılını kıpırdatmazken 2014 yılında Kırım'ı ilhak etti veya Ukrayna’dan geri aldı. Birkaç gün önce Rusya, Donbas bölgesinin (Donetsk ve Luhansk) bağımsızlığını tanıdı ve savaşmadan Donetsk ile Luhansk’ı Ukrayna'dan kopardı. Böylece Ukrayna, yüzölçümünün yüzde 8'ini oluşturan, Lübnan'ın yaklaşık 4 katı büyüklüğündeki 50 bin kilometrekareden fazla toprağını göz açıp kapayıncaya kadar kaybetmiş oldu.
Özetle yapabildiği zaman askeri kayıplar vermeden topraklar koparan Rusya, sınırlarının önemli bir bölümünü güvence altına aldı. Baltık'tan Berlin'e ulaşması beklenen Nord Stream (Kuzey Akım) 2 Doğal Gaz Boru Hattı ekonomik bir darbeyle durduruldu. Ancak müttefik bir ülkenin parçalanması ve Batı'nın bölünmesinin derinleşmesi karşısında ABD’nin tepkisi zayıf ve güçsüz kaldı. Çünkü Ukrayna'nın sorunları, özellikle gaz ihtiyacının yüzde 55'ini Rusya'dan tedarik eden Almanya başta olmak üzere Avrupa için bir öncelik değil. Buna ek olarak akaryakıt fiyatlarındaki artışın ve herkes karşısındakinin güvende hissedebileceği şekilde sınırlarında dursaydı daha başında sona erdirilebilecek bir çatışmanın çıkmasının bedelini herkes ödeyecek.
Putin, iktidara geldiğinde Batı ile bir ortaklık kurulabileceğini düşünüyordu. Sovyetler Birliği’nin istihbarat subayı bir an için NATO'ya katılabileceğini düşündü. Dünya Ticaret Merkezi'nin İkiz Kuleleri havaya uçurulduktan sonra, 11 Eylül saldırılarını kınadığını söylemek için George Bush'u arayan ilk kişi o oldu. Ancak sonraki yılların pek iç açıcı olduğu söylenemez. Eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinde varlığını sürdüren etnik azınlıklar, bölünmeler ve çatışmalar, Batı'yı daha fazlasını koparmak için müdahalede bulunmaya teşvik ediyor. Rusya Federasyonu'nun üzerinde yaşam bulunan bölgelerindeki Batı rekabeti durmadı. Rus tilkisi de bir taraftan Batılı satranç taşlarını hareket ettirip İran, Venezuela, Kuzey Kore ve Küba'ya destek veriyor ve Çin ile ilişkisini güçlendiriyordu.
Rusya ve Çin arasındaki bölge içi ticaret 10 yıldan daha kısa bir sürede ikiye katlandı. Rus gazı, Çin'e her geçen gün daha fazla akıyor. Çin önümüzdeki 30 yıl için Rusya’dan gaz ithal etmek için anlaşma imzaladı ve Rusya'ya yüz milyarlarca dolar para akışı sağladı. Çin, Almanya'ya gitmesi gerekenden daha fazla gazı almaya hazır.
ABD’nin iki rakibi arasındaki ilişki kolay olmamasına ve korkular ve uyarılar olmasına rağmen ortak düşman onları birbirlerine yakınlaştırıyor ve aralarındaki mesafeleri azaltıyor. Rusya, Putin'le ortaklığını sadece büyük uluslararası oyununun bir parçası olarak gören Çin devi ile karşılaştırıldığında kuzu kadar uysal kalıyor. Bir analistin dediği gibi “Putin çok kutuplu bir dünya istiyorsa, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ABD’nin saf dışı bırakılmasından daha azını kabul etmeyecektir”. Bu yüzden ABD, çabalarını ve enerjisini harcamak yerine tehlikenin kaynağına odaklanmalı. Şu anda olan tek şey şu ki, Çin ejderhasına ve ülkenin doğusundaki artan rolüne karşı temkinli yaklaşan Rusya ekonomisini kurtarmak ve uluslararası varlığını güçlendirmek için Çin ile yakın ilişkileri kurmak zorunda.
Ukrayna krizinin çok fazla teferruatı var. Bu krizin coğrafi ve politik bir boyutu olsa da aynı zamanda kültürel bir boyutu da var. Zira meşhur ‘medeniyetler çatışması’ tezinin sahibi Samuel Huntington, Rusya'nın Batı ittifakından tarihsel olarak dışlanmasının nedenini ve Rusya ile ABD arasında devam eden düşmanlığı açıkladı. Huntington’a göre Avrupa ve ABD’nin tarihi çıkış noktası antik Yunan felsefesi ve demokrasisidir. Rusya ise Doğu Ortodoks Kilisesi'nin kızıdır. Özellikle kendi tarihlerine hakim olan ülkelerdeki siyasi çekişmelerin tek boyutlu olduğunu düşünenler şüphesiz çok şeyi gözden kaçırmış olur.
Putin tarihi derinlemesine okuyan, Bolşevik Devrimi'ni mükemmel bir şekilde eleştiren ve Çarlık İmparatorluğu'ndan bugüne kadarki manzarayı değerlendirebilen biri. Putin’in geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı uzun konuşmasındaki en önemli nokta Rusya'nın Ukrayna için ödediği 250 milyar dolardan bahsetmesi değil bir “veba” gibi yayılan tüm cumhuriyetlerdeki ayrılıkçıların istediklerini yapmalarına izin veren ‘devrimci zanlar’ ve ‘fantezi’ dünyasında yaşayan Sovyet liderlerini eleştirmek oldu.
Şu anda yaşananların esas sebebi ne Batı ne de Ukrayna. Bilakis “ülkeyi ancak diktatörlüğün koruyabileceğini sanan ve geleceği düşünmeyen Bolşevik liderlerin ölümcül hataları.”