Sevsen Şair
TT

Mavi cihat!

Ukrayna, Avrupa'nın Afganistan'ı mı oluyor? ABD, dinsiz komünizme karşı savaş bahanesiyle Afganistan'daki Ruslarla çatışmaları için Arapları silahlanmaya teşvik ettiği sıralar, daha sonra “Afgan Arapları” olarak adlandırılacak olan bir grubun oluşmasına yol açtı. Bu kimseler savaş sona erdikten ve Sovyetler Birliği yenildikten sonra Ortadoğu için bir felaket oldular. Avrupalı ​​gönüllülerin kaderi Arap Afganlarınkiyle aynı mı olacak? Afganistan'dan dönenlerde olduğu gibi haklarında terörle ilgili kovuşturma mı açılacak?
Bu endişeler, Avrupa ve hatta Amerikan sahnesinde tartışmalarda yerini alacaktır. Özellikle bir dizi Avrupa ülkesinin Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky'nin çağrısına yanıt olarak vatandaşlarını “gönüllülük” olarak isimlendirdikleri şeye teşvikinin ardından bu kaçınılmazdır. Avrupalıların yalnızca Ukrayna'yı değil Avrupa'yı da savunması gerektiğini söyleyen Zelensky, Rusların Ukrayna'dan başlayacaklarını ancak asıl hedeflerinin tüm Avrupa olduğunu iddia etti.
Bu çağrının ve Batı medyasının da propagandasının bir sonucu olarak tüm Avrupa ülkelerinden binlerce savaşçı, Ukrayna'ya akın etmeye başladı. Zelensky, yabancı gönüllülerin mart ayından itibaren ülkesine vizesiz girmesine izin veren bir kararnameyi imzaladı. Hükümet kararnamenin sadece Ukrayna'yı değil, küresel güvenliği korumayı amaçladığını düşünürken, dışişleri bakanı savaşmaya istekli yabancılara ülkelerindeki Ukrayna büyükelçilikleriyle temasa geçmeleri için çağrıda bulundu.
Avrupa ülkeleri Ukrayna’ya katılarak savaşçıların seferber olmaları için hemen harekete geçti. İngiltere ve Danimarka, gönüllülerin uluslararası lejyona katılmalarına izin vereceğini duyurdu. İngiliz Dışişleri Bakanlığı, mücadeleyi ‘özgürlük ve demokrasi mücadelesi’ olarak nitelendirdi.
İngiliz raporlarına göre İngiltere'den 60 gönüllü Ukrayna'ya gitti ve “Gürcü Ulusal Birliği’ne” katıldı. İsveç medyası, Ukrayna tarafından yabancı gönüllüleri toplamak üzere kurulan lejyonda 400 İsveçlinin gönüllü olduğunu bildirdi. ABD’den de binlerce eski savaşçı gönüllü olmak için seferber oldu. Basında yer alan haberler göre Washington'daki Ukrayna büyükelçiliği, savaştaki büyük tehlikelere rağmen savaşmaya istekli kayda değer bir gönüllü katılımına tanık oldu. Bu gönüllüler arasından orduda yirmi yıldan fazla süre görev yapan ve Ukraynalılara yardım etmek isteyen eski bir asker olan Matthew Parker, VOA’ya yaptığı basın açıklamasında, Irak'ta kendisi ile birlikte görev yapan Ukrayna kökenli bir dostundan bahsetti ve şu anda attığı adımı dostluk ve adalet değerlerinin bir savunması olarak gördüğünü vurguladı. Sky News’in haberine göre daha önce hem Bosna'da hem de Irak'ta sahada görev yapan Parker, bugün birkaç çocuk babası olmasına rağmen yeni bir deneyimin eşiğinde.
Avrupa, dini savunmak gerekçesiyle vatandaşlarının yabancı bir ülkede savaşmasına izin veren bazı Arapların yaptığı hatayı mı yapıyor? Tarih -bu kez Avrupa adına- tekerrür mü ediyor? Bu bağlamda Avrupa’nın içinde bulunduğu çıkmaz, Arap ya da doğulu vatandaşlarının o dönemde “cihat” olarak adlandırılan bir gönüllülük adı altında savaşmaya gittiklerinde ödediği bedeldir. Ayrıca öncelikle onları geri almanın acısını çekti ve sonrasında silah taşımaya devam ettikleri ve daha sonra “terörist” oldukları için onları kontrol edememenin sıkıntısını yaşadı. Peki şimdi farklı olan nedir?
Bu kimseler iddia ettikleri gibi özgürlük ve adalet değerlerini savunma gerekçesiyle yabancı bir ülkede savaşacaklar. Peki “insani değerler” isimlendirmesi durumu farklı mı kılıyor? Bu kişiler Cenevre Sözleşmesi’ne Ek Protokol'ün yabancı bir ülkede savaşmaya ilişkin 47. maddesini ihlal ettiler. Bu maddede şu hususlar yer alıyor:
1. Bir paralı asker, savaşçı veya savaş esiri statüsünden yararlanamaz.
2. Bir paralı askerin:
a. Yurtiçinde veya yurtdışında silahlı bir kuvvetle mücadele etmek için özellikle işe alınmış    olması gerekir.
b. Doğrudan ve fiilen savaşa katılması gerekir.
c. Esas olarak kişisel kazanç için savaşa katılan bu kişiye çatışmanın bir tarafı tarafından ya da onun adına silahlı kuvvetlerde benzer rütbe ve pozisyonlardaki savaşçılara vaat edilenden daha fazla maddi tazminat vaadinde bulunulmalıdır.
d. Bu kişi ne çatışmanın taraflarından birinin vatandaşıdır ne de çatışmanın taraflarından biri tarafından kontrol edilen bir bölgenin mukimidir. 
e. Çatışma taraflarından birinin silahlı kuvvetlerinin üyesi değildir.
f. Çatışmaya taraf olmayan bir ülke tarafından silahlı kuvvetlerinin bir üyesi olarak resmi bir göreve atanmamıştır.
Tüm bu hususlar “mücahitler” için de geçerli olanlarla aynı değil mi? İsimlerinin “gönüllüler” olması neyi değiştirir? Afganistan’da, Bosna’da, Suriye ve Irak'ta savaşan Araplara ve yabancı Müslümanlara uygulandığı gibi aynı protokolün onlara da uygulanması gerekmiyor mu? Yoksa “mavi cihat” meşru ve uluslararası yaptırımlardan muaf mı?