İstemi Yılmaz
TT

Fransa’da ikinci Macron dönemine doğru

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi bir buçuk ayı geride bırakırken Avrupa’nın lider ülkelerinden biri seçime gidiyor. Fransa’da halk, yarın sandık başına giderek beşinci cumhuriyetin dokuzuncu cumhurbaşkanını seçecek. Adaylar arasındaki oy farkı, Türkiye gibi siyaseti seçim barajına ezdiren ülkelerin anlayamayacağı derecede az.
Elabe’nin son anketine göre, mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yüzde 26 ile birinci sırada. Açıkça Müslümanları hedef alan “ayrımcılık karşıtı yasası”, polis devletine göz kırpan “güvenlik yasası”, Sarı Yelekliler’in kitlesel protestolarına karşı önlemleriyle sağcılaşan bir aday profili çizse de Macron seçimlerin tek merkez-liberal adayı. Özellikle ABD menşeili danışmanlık şirketi McKinsey skandalı sonrası ayyuka çıkan “zenginlerin başkanı” suçlamaları, Fransa’nın mevcut liderinin zor durumda bırakıyor. Zira yükselen sağa karşı yüzünü Macron’a dönmesi beklenen sol seçmen, bu söylemler neticesinde ikinci turda liberal adaya oy vermemeyi düşünüyor. Yine aynı ankete göre sol seçmenin tercihi ilk turda Jean-Luc Mélenchon. Macron’un aşırı sağcı Marine Le Pen ile ikinci tura kaldığı senaryoda ise oy farkı sadece yüzde 2’ye düşüyor.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Macron’u ikinci turda takip etmesi beklenen aşırı sağcı Marine Le Pen, babasından miras aldığı sert siyaseti yıllar içerisinde bir kenara bırakmış durumda. Le Pen artık ne geçmişteki gibi Avrupa Birliği’nden çıkışı savunuyor ne de Fransa’daki Müslümanları tamamen yok sayıyor. Başörtüsü yasağını savunsa da İslam’la bir sorunu olmadığını dile getiren ve göçmenlere karşı önlemleri artırmayı öneren Le Pen’in önerileri merkez sağ seçmenini yakalamayı başarıyor. Zira gazeteci Eric Zemmour’un İslam ve göçmen karşıtı üslubunun yanında Fransız sağı Le Pen’i merkeze daha yakın bir seçenek olarak değerlendiriyor.
Adaylığını açıkladığında Le Pen’i geleneksel oylarını çalacağı düşünülen hatta Marine’in yeğeni tarafından bile desteklenen Zemmour içinse anketler dördüncülüğe işaret ediyor. İlk kez seçim yarışına girdiği düşünüldüğünde bu olası sonuç, ırkçılıktan hüküm giymiş biri için iyi, fakat “Fransa için kötü” haber.
Sosyal demokratlardan ayrılarak sosyalist sola meylettiği 2008 yılından bu yana “yeni bir cumhuriyet” programıyla seçmenin karşısına çıkan Jean-Luc Mélenchon kamuoyu yoklamalarına göre oyunu yüzde 18’e çıkararak yarışı üçüncü sırada tamamlayacak. Anketlerin doğru çıkması durumunda Mélenchon üçüncü seçiminde solun tek alternatifi olmayı başaracak. Rusya’ya yönelik desteğini Ukrayna saldırısı sonrası çeken Mélenchon, NATO’dan çıkmayı teklif etse de savaş atmosferinde halk desteğinden hiçbir şey kaybetmedi. Asgari ücreti bin 400 avroya çıkarmayı ve emeklilik yaşını 60’a düşürmeyi öneren Mélenchon’un vaatleri toplumun belirli bir kesimini cezbetmiş halde. Ancak artık 70’ine merdiven dayamış kurt siyasetçi için bu son cumhurbaşkanı adaylığı olabilir.
Merkez sağın adayı Valérie Pécresse, Yeşiller’den Yannick Jadot, kan kaybından komaya giren sosyal demokratların adayı ve Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, Fransız Komünist Partisi’den Fabien Roussel, kırsalın sesi Jean Lassale, antikapitalist solun diğer renkleri Nathalie Arthaud ve Philippe Poutou, sağcı Nicolas Dupont-Aignan gölgede kalan cumhurbaşkanı adayları. Uzun süre sonra tüm adayların katıldığı bir televizyon programına ev sahipliği yapmayan ülkede, seçim atmosferi boyunca 12 adaydan 7’sine ekranlarda çok az yer verildi. Yüzde 2’den 6’ya değin toplumun çeşitli kesimlerini temsil eden bu siyasetçiler, sadece reytingi yüksek figürlerin yıldızını parlatmak için kullanıldı. Cumhurbaşkanı Macron ise geç başladığı kampanyasında bilinçli olarak kimseyle televizyonda çarpışmadı.
Sonuç olarak Ukrayna savaşından kaynaklı uluslararası gündem yoğunluğunun verdiği rahatlıkla Macron ikinci turu şimdiden garantilemiş gibi görünüyor. Fransa ikinci tur için Macron-Le Pen düellosuna hazır. Ülkenin yeni cumhurbaşkanını sol seçmenin aşırı sağ karşısında Macron liberalizmine ne kadar meyledeceği belirleyecek.