Fuad Matar
Lübnanlı gazeteci, araştırmacı yazar.
TT

Allah’ım onun ılık kalmasını sağla

Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin yankılarıyla birlikte, Rus-Atlantik savaşının ikinci ayında sıcak geçen ilk haftalarına göre ılık yani daha soğuk kalmasına yönelik iyi çabalar devam ediyor. İlk haftalarda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Joe Biden arasındaki karşılıklı ithamlar havada uçuşmuştu. Öyle ki iş, ABD’nin Putin’i “savaş suçlusu” olarak nitelemesi ve nükleer ile biyolojik silahlarla saldırmaktan kaçınmayacağını söylemesi noktasına vardı. Ne var ki ABD’nin NATO’daki dostlarının gözle görülür bir oranının bunlara katılmaması dikkat çekiciydi. Ancak eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher'ın Başkan Baba George Bush ile ittifakı gibi Başkan Biden yönetimi ile müttefik olan İngiltere Başbakanı Boris Johnson daha da ileri gitti. Thatcher ile Baba Bush’un ittifakının, iki müttefikin söz verdiği gibi, Irak'ın kendisini taş devrine geri götüren bir savaş yoluyla Amerikan-İngiliz denkleminden çıkarılmasıyla sonuçlandığını hatırlatalım. Johnson’a dönecek olursak, daha da ileri gittiğini söylememizin nedeni, Brüksel’deki NATO zirvesinin ardından 24 Mart 2022’de BBC’ye verdiği röportajda geçen şu ifade; “Putin, Ukrayna'ya karşı savaşında barbarlığın eşiğini çoktan aştı…”. Her halükârda, bu tanımlama, olağanüstü toplanan Atlantik zirvesinden çıkan Ukrayna'ya kimyasal, nükleer ve biyolojik tehditlere karşı koruyucu ekipman sağlanması kararı ile tutarlı bir suçlamaydı. Bu bağlamda, söz konusu kararın, Beyaz Saray’ın zirveden 3 gün önce yaptığı “Rusya’nın Ukrayna’da kimyasal silah kullanma tehlikesi” ile ilgili uyarı ile örtüştüğü görülüyor. İngiltere Başbakanı’nın bu ifadesinin de Putin açısından kızgınlığını körükleyen provokasyonlar sınıfına girdiğine dikkat çekelim.
Diğer yandan ABD’nin yaptırım dizisi durmuyor ve İsviçre dahil Avrupa ülkelerinin çoğu da buna ek yaptırımlarla karşılık veriyor. Oysa İsviçre gibi tarafsız bir ülkenin, uluslararası krizlerin zirvesinde siyasi bir duruş olarak tarafsızlık kavramını aşması, uluslararası konferanslara, Suriyeli taraflar gibi ülkelerini ve halklarını nasıl kurtaracakları konusunda kafaları karışık tarafların toplantılarına ev sahipliği yapmakla yetinmemesi doğru değil. Başkan Biden'ın alenen Putin'in bir "savaş suçlusu" olduğunu söylemesi gibi, büyük bir ülkenin başkanının, diğer büyük ülkenin başkanı hakkında sert nitelemelerde bulunması, aynı zamanda, "Rus maliyesine ve ekonomisine büyük bir darbe vurmak ve Putin'i uluslararası alanda yalnızlaştırmakla" tehdit etmesi, sonra ateşe körükle gider gibi daha da aşırıya giderek; “Putin bir kasap, bu adam yönetimde kalamaz” demesi, krizi mümkün olduğunca soğutmak isteyen taraflar için bir tür sıkıntıydı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından daha fazla iyi niyetli çabalar harcanarak, Körfez ülkelerinin bu yönde devam eden temennileri ile en azından soğutulabilecek ılık bir savaş olarak kalmasını isteyen tarafları zor durumda bıraktı.
Karar alıcılar bilhassa, soğuk başlayan, ardından ılık bir hal alan savaşın, ABD ve Avrupa ülkelerinde dahi açlıkların yaşanmasına yol açacak kıtlıklar, yıkım ve tahribatla sonuçlanacak bir sıcak savaşa evrilmemesi için üç sac ayağına sahip bir gerçekliğin benimsenmesinin önemine değiniyorlar. İlk sac ayağı, ülkelerin egemenliğidir. İkincisi, Ukrayna halkının trajik durumudur. Filistin, Irak, Lübnan, Suriye, Sudan, Yemen ve Libya başta olmak üzere diğer egemenliklerin ve halkların başına gelenler de unutulmamalı. Üçüncüsü, yasak nükleer ve biyolojik silahların kullanılması halinde yaşanacaklardır. ABD bu alanda oldukça aktif ve Putin Rusyası’nın bugün Ukrayna, kendisinin de geçmişte Irak’ta yaptıklarını nükleer silaha sahip olması halinde yapmaması için İran’a baskı yapıyor.
Başkan Biden’ın daha sonra ABD’nin bazı dostlarını ve müttefiklerini rahatsız eden bu açıklamalardan geri adım atmasını sağlayan, Rusya’nın ABD Başkanı’na acı verici yanıtıydı. Yanıt, ABD Başkanı’nı muhatap almaya tenezzül etmeyerek kendisini ondan yüksek tutan Putin’den değil, Devlet Duması Başkanı Volodin’den ( yani Rus halkının tüm kesimlerini temsil eden otoriteden) geldi. Volodin; “Biden'ın açıklamaları histerik. O zayıf, hasta ve acınacak halde. Amerikalılar başkanlarından utanmalı. Biden sağlık kontrolünden geçse iyi olur” dedi.
Tüm bunlara rağmen ve Rus askeri faaliyetleri daha fazla şiddetlenmese de Ukrayna halkına kan kaybettirmeye ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski’nin direnişini kırmaya çalışmayı sürdürürken, iyi niyetli çaba sahiplerinin de gayretlerini azimle sürdürdüklerini görüyoruz. Bu bağlamda, Erdoğan’ın formülünün uygulanması halinde mesafeleri yakınlaştıracağını ve karşılıklı suçlamaları bastıracağını düşünüyoruz. Zira aradaki mesafe açıldıkça buğday, doğal gaz ve daha birçok Rus kartı yaptırımlara meydan okuma sahasına girmeye yaklaşıyor. Rusya’nın kullandığı kartlar arasında imkânsız gibi görülen doların gücünü zayıflatmak da var. Bununla Rusya’nın bundan sonra kendisine ödemelerin yerli para birimi ruble ile yapılması kararını kastediyoruz. Rusya avro ile ödemelere karşı değil ancak yeşil Amerikan dolarına karşı. Bu, kötü bir durumda olması halinde temelleri sarsılacak olan hükümetleri ve bankaları aracılığıyla dünya halklarının çoğunun cebinin ve kasasının göz bebeği olan dolar için korkunç bir sarsıntı anlamına geliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın istediği ki bu Türkiye'nin yerel ve bölgesel rolünün özgünlüğüne ilişkin tek taraflı görüşlerinin ötesine geçen hükümetler ve halklar tarafından da memnuniyetle karşılanıyor; Rusya Devlet Başkanı Putin'e Ukrayna kozasından “onurlu bir çıkış” sunmaktır.
Onurlu çıkış ister Rus, ister Amerikan-Atlantik, ister Ukraynalı olsun taleplerin görüşülmesinin önünü açacaktır. Buradaki onurlu çıkış, güçlü ve muktedir olan ama uluslararası güçler, kartlar ve denklemler ile zayıflatılan Putin için onurlu bir çıkıştır. Aynı durum, Biden ve NATO’lu müttefikleri için de geçerli. Diğer yanda ise Çin’in perspektifi yer alıyor. Çin, krizin daha sonra soğutulabilecek bir savaş olarak kalmasını tercih ediyor. Eski ABD Başkanı Trump’ın Kuzey Kore’nin ebedi Başkanı Kim İl-Sung’un torununu ziyareti gibi kimi zaman hayal kırıklığına uğratsa da başkanlar arası ziyaretler ile sıkıntılarla başa çıkıldığı dondurucu Soğuk Savaş dönemine geri dönmek de Çin için sorun değil.
Onurlu çıkış konusunda etkili Körfez sembollerinin görüşü, Çin'in tercihinden uzak değil. Zira ABD’nin patlak gözlerine karşı Çin’in tüm dikkatiyle gözlerini çevirmiş olduğu Körfez ülkeleri, savaşların yansımalarını deneyimledi ve “onurlu bir çıkışın” çözüm olduğu bir uzlaşı için çabalamanın hayal kırıklıklarını tattı.
Duaların güzel olduğu manevi bir atmosferi yaşadığımız bu zamanda dua formatındaki şu sözlerle yazımızı bitirelim; Allah’ım, “ona akıl bahşettin peki onu neyden mahrum ettin, akıldan mahrum ettin peki ona ne bağışladın” şeklindeki güzel söze uygun olarak onlara akıl nimetini bahşet. Allah’ım onların basiretini aç çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.
Son olarak; Allah’ım yeniden soğuması umuduyla Rus- Amerikan NATO savaşının ılık kalmasını sağla ki aydınlık dünya, karanlık bir dünyanın ortaya çıkışını hızlandıracak sıcak bir savaşa uyanmasın. Allah’ım sen duyan, duaları kabul buyuran ve kadir olansın…