Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Kazanan: Suudi sabrı

İngiliz The Guardian gazetesinin muhabiri Martin Chulov, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan’ın batısında kalan Cidde kentindeki Selam (Barış) Sarayı’nda kabul edildiği sırada çekilen fotoğrafı tanımlamak için şu ifadeden başka yazacak bir şey bulamadı:
“Suudi Arabistan Veliaht Prensi ödül kazanmış bir adam gibiydi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan için görüşme, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) yanı sıra Suudi Arabistan’ın çıkarlarını hedef alma siyasetinde zararlı çıkanın kendisi olduğunu ve İhvan-ı Müslimin’e (Müslüman Kardeşler) yaptığı bütün yatırımların ve gerek medya gerek siyasi gerekse başka şekillerde olsun Suudi Arabistan’ın düşmanlarını desteklemesinin, Suudi kanalını yumuşatmadığını ve kararlılığından bir şey kaybettirmediğini öğrenmesi için tam bir kurs niteliğindeydi.
İngiliz muhabir yazısında “Geride kalan üç senede Türkiye Cumhurbaşkanı ile Suudi Arabistan Veliaht Prensi’ni aynı odada görmek düşünülemezdi. Ancak cuma günü Cidde’deki sarayın kabul salonunda bu gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
Muhabir, Suudilerin bu üstünlüğünden hoşnut olmasa da Erdoğan'ın bir ülke ile birlikte ‘İhvan Örgütü’nün kalıntılarını’ destekleyen bölgesel bir bloğun başında olduğunu itiraf ediyor.
Muhabir “Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte ülkede bozuk bir ekonomiyle boğuşan ve izolasyondan yorulmuş gibi görünen Erdoğan'ın sert duruşu yavaş yavaş yerini gerçekçi politikaya bıraktı” ifadelerini kullandı. İngiliz muhabirin de söylediği gibi Erdoğan ve yönetiminin ‘Riyad ile karşı karşıya gelmelerinin kendilerine çok bir faydası olmadığına dair bir görüş şekillenmeye başladı.’
Suudi yetkililerden biri The Guardian gazetesine verdiği röportajda, “Erdoğan'ın ziyareti, Türkiye'nin daha büyük bir bölgesel rol oynama emellerini sınırladı. Bizim ona ihtiyacımızdan çok onun bize ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.
Burada ana fikir, Türkiye’nin Arap karşıtı politikalarının ve yıkım getirmek, Vizyon 2030 projesini engellemek ve özellikle Suudi Arabistan’ın iradesini parçalamak için iftiralar yaymak isteyen bütün grupları desteklemesinin getirdiği zararla alay etmek değil. Zira eski soylu bir Arap şairin dediği gibi ‘Halkın lideri kin tutmayandır.’ Burada esas anlatılmak istenen şey, yeni Osmanlı hilafeti projesine ve eski İstanbul’un ‘dar sokaklarından’ yayılan Sultanlık hayallerine bahis oynayanların tüm kartlarının rüzgar tarafından alınıp götürülen saman çöplerine dönüştüğünü hatırlatmak.
Bu, siyasi bir ‘cazibe’ ve Suudi Arabistan’ın gövde gösterisinden kaynaklanmıyor. Bilakis bu, Riyad’ın sabrı ve uzun bir süredir akıl ve gerçekçiliği benimsemesinden kaynaklanıyor. En nihayetinde kazanan Suudi Arabistan’ın bu tavrı oldu.
Tarihi Osmanlıcı yanılsamalarından oluşan yastıklarında uyuyanlar, uykularından uyanıp gerçeği istedikleri gibi değil, olduğu gibi mi görüyorlar?!