Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Büyük Petro’nun mülkünün muhafızı

Güçlü yönetici tarihin derinliklerine iner. Bir kaynak, bir kılıç veya bir kılıf arar. Vladimir Putin de tarihin derinliklerini kazıyor. Ukrayna yangını ile başlattığı büyük darbe için meşru bir kılıf arıyor. Tek kutuplu dünyaya, filoların efendisi tek süper güce, en büyük ve şiddetli generali dolara, Batı modeli ve cazibesine, renkli devrimler ve sivil topluma karşı darbesi için meşruiyet arıyor.
Putin’in darbesinin meşruiyetini Stalin veya Lenin'den ödünç alması zordu. Rus ruhuyla ve imparatorluk rüyasıyla daha bağlantılı bir ataya ihtiyacı vardı ve onu bulduğu da söylenebilir. O, komşu topraklara ve yakın denizlere boyun eğdiren, imparatorluğun ve donanmanın kurucusu Büyük Petro’dur. Kremlin'in efendisi, Rus tarihinin en önemli yıldızlarından birinin mirasıyla oynuyor. Ondan savaşçı karakterini ve imparator ruhunu ödünç alıyor ama Batı'dan öğrenme ve ilerleme nedenlerini ithal etme arzusunu kabullenmiyor.
Ukrayna'daki Rus savaşının, olağanüstü risklerinin altını çizmeye gerek yok. Bu, müthiş nükleer cephaneliğine ek olarak Güvenlik Konseyi'nde daimi sandalyeye sahip bir süper gücün yürüttüğü savaş. Rusya aynı zamanda Sovyet imparatorluğunun küllerinden doğan ve o tarihten bu yana mağdur ve yaralı duygusuyla hareket eden bir ülke. Dahası Avrupa topraklarında yaşanan bu savaşta Rus silahı ile Ukrayna ordusunu teslim olmaya zorlayacak ezici bir yenilgiden kurtarmaya çalışan Atlantik silahı ile karşılaşıyor. Rusya- Ukrayna savaşı ayrıca, enerji ve gıda silahlarının seferber edilmesini içeren, milyonlarca insanı aç bırakmakla ve küresel bir ekonomik krizi tetiklemekle tehdit eden bir savaş. Savaşın belki de en tehlikeli yeni unsuru, Rusya'dan gelen ve Putin'in Büyük Petro'ya olan hayranlığının, politikalarını uygulama noktasına geldiğini ve savaşın Rus İmparatorluğu'nun mülklerini "geri almayı" amaçladığını ifade eden haberler. Bu basitçe, savaşın Ukrayna ruhunda mevcut Atlantikçi eğilimleri kökünden sökmenin ötesine geçerek, Ukrayna haritasından parçalar koparma noktasına ulaştığı anlamına geliyor. Bu aynı zamanda Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski'nin bir sınır anlaşmazlığı veya güçlü bir komşunun zayıf komşusunu cezalandırmasıyla değil, Rus İmparatorluğu'nun ruhu ve Büyük Petro'nun mirası bir yüzleşmeyle karşı karşıya olduğu anlamına geliyor.
Ukrayna'daki Rus savaşıyla ilgili herhangi bir tartışmada, Batı'nın sorumluluğu göz ardı edilemez. Berlin Duvarı'nın yıkılması ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, galiplerin kibrine kapılan Batı, atlanmaması gereken Rus gerçeklerini görmezden geldi. Bir kıta büyüklüğündeki bu ülke, ancak bölünmeleri bastıracak, ulusal ve etnik hassasiyetleri kontrol edebilecek güçlü bir adam tarafından yönetilebilir. Üstelik bu ülke zaten kuşatma kompleksinden muzdarip ve tarih boyunca işgal rüzgarlarının hedefi olduğunu hissediyor.  Avrupa’ya karşı, hem ileri olması nedeniyle hayranlık hem de kimliğinin özgünlüğünü koruma korkusunun karıştığı bir duygu besliyor. Unutulmaması gereken bir diğer husus ise, her zaman büyük Rusya’ya özlem duyan halkının ruhunda imparatorluk mirasının kökleşmiş olduğudur.
Batı, yaralı Rusya’ya yanlış davrandı. Onu Avrupa alanına çekecek bir vizyonu kristalize etmedi, hatta tam aksini yaptı. Rusya’yı Sovyetler Birliği rolünün varisi değil de bölgesel bir güç boyutuna iter gibi NATO ittifakının piyonlarını sınırlarına doğru kaydırdı.  Batı bir hata daha yaptı; Batılı liderler, Putin'in orduyu yeniden kurmakla ve Rusya Federasyonu'nu dağılmaktan korumakla yetineceği, küresel Amerikan liderliğini tanıyacağı ve ekonomiyi modernleştirmeye yöneleceği yanılsamasına kapıldı. Batı’nın bu yüzyılın ikinci on yılında Sovyet albayı tarafından gönderilen ve en önemlileri Gürcistan’ın cezalandırılması, Kırım'ın geri alınması, Suriye'ye askeri müdahale, Wagner Grubu’nun çeşitli ülkelerdeki müdahaleleri olan sinyalleri alamadığını söylemek abartı olmaz. Batı sinyalleri almadığı için, Rus güçlerinin Ukrayna şehirlerinde bir sokak savaşı yürüteceğini, milyonlarca Ukraynalının yeni Çarın ordusunun önünden kaçacağını tasavvur etmesi de zordu.
Putin ilk kez kartlarını korkusuzca açarak konuştu ve şöyle dedi: "Bu, harika. Sanki hiçbir şey değişmemiş gibi. Büyük Petro, Kuzey Savaşı'nı 21 yıl boyunca yürüttü. İsveç ile savaşarak bir yerler fethettiği izlenimini ediniyorsunuz. Oysa hiçbir şey fethetmiyordu, hali hazırda bize ait olanı geri alıyordu." Kremlin'in efendisi Ukrayna'yı yapay bir oluşum olarak tanımladığında belki de bunu kastediyordu. Sözleri açık ve netti: “ ‘İmparator’ yeni başkenti Saint Petersburg'u kurduğunda, Avrupa ülkelerinin hiçbiri bu toprakların Rusya'ya ait olduğunu kabul etmedi. Bütün dünya onu İsveç'in bir parçası olarak görüyordu.” Ardından şu çıkarsamayı yaptı: “Bu bir geri alma ve güçlendirme süreciydi. Görünen o ki şimdi de geri alma ve güçlendirmek bize düştü.”
Putin'in ordu ve KGB mutfağı tarafından tasarlanmış bir görevi yerine getirmek, Rusya'nın prestijini geri kazanmak için devlet başkanlığına getirildiği yaygın bir inançtır ama şimdi görünen şey bundan daha tehlikeli. Büyük Petro’nun vasiyeti, ordu ve güvenlik mutfağının arzularından daha korkutucu ve Finlandiya ile İsveç'e yönelik Rus tehdidinin kalıcılığını, Kafkasya, Kırım, Baltık bölgeleri ve Ukrayna'ya boyun eğdirileceğini vurguluyor. Soru şu: Dünya bu büyüklükte bir programa göz yumabilir mi? Putin, daha büyük ve tehlikeli bir yürüyüşte sadece bir duraktan ibaretse, Ukrayna'dan çekilebilir mi? Dünya ekonomisi, Rusya-Batı çatışmasının ateşinde uzun süre yaşayabilir mi?
Zavallı Ukrayna. Rus ordusunu durdurmak için kimse ordusunu göndermeyecek. Batı silahları Putin'in askeri zaferler kazanmasını engelleyemeyecek. Ukrayna, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından bu yana dünyanın en büyük darbesine sahne oluyor. Korku Avrupa’nın damarlarında yayılıyor, şimdiye kadar güven içinde yaşayan ülkeler cephaneliklerini yokluyor ve askeri endüstrilerinden tam kapasite üretim yapmalarını talep ediyor. Albay, Büyük Petro'nun pelerinine büründü, imparatorun Avrupa'nın ilerlemesine duyduğu hayranlığı görmezden geldi ve Rus haritasını genişletme hırsını benimsemekle yetindi. Onun pelerinine büründü ve mevcut haritalarından memnun olmayan ülkelerin iştahını kabartacak bir darbe başlattı. Çin'in Tayvan hakkındaki son açıklamaları bunun en iyi kanıtı. Zelenski de zavallı. Yurttaşları ona imkansız bir rol verdiler. Onu Büyük Petro'nun "mülkünün" muhafızıyla savaşmakla görevlendirdiler.