Vail Mehdi
TT

OPEC kararının şahsileştirilmesi

Dün Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) aldığı karar konusunda tarafların görüşleri ve yorumlarında keskin bir ayrılık olduğu görüldü. Atlas Okyanusu’nun diğer yakasındaki birçok taraf, OPEC’in Eylül ayında günlük 100 bin varil üretim artışına gitme kararının kendilerine ve ABD yönetiminin küresel üretimi artırma girişimlerine bir hakaret olduğunu ve yüksek akaryakıt fiyatları yüzünden mağdur olan vatandaşın durumunun görmezden gelindiğini söyledi.
OPEC kararlarının ABD toplumu ve genel olarak ABD ve Batı medyası tarafından siyasallaştırılması yeni bir şey değil. Özellikle Rusya’nın üye olduğu göz önüne alınırsa OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun kararlarının da siyasallaştırılması yeni bir şey değil.
Kararların şahsileştirilmesi olağan bir durum. Etrafındaki dünyaya dar ve tek taraflı bir şekilde bakan ABD toplumunun işi bu. Ancak dünya sadece ABD'nin etrafında dönmüyor. Bu, Hollywood'un insanların zihnine yerleştirdiği gerçekçi olmayan bir senaryodur. Bu yüzden, OPEC’in kararının sadece ABD’nin etrafında dönmesi veya ABD’ye yönelik olması gerekmiyor.
Küresel petrol piyasası karmaşık ve geniştir. Petrol fiyatlarının yüksek olmasından ötürü sıkıntı yaşayan birçok petrol tüketicisi ülke var. Bunların başında da Çin geliyor. Çin dünyanın en büyük petrol ithalatçısıyken ABD en büyük tüketici sayılıyor. Ancak ABD petrol ihtiyacının büyük kısmını artık yurt dışından değil kendi petrol yataklarından karşılıyor.
Hindistan'da hükümet, petrol şirketlerinin Rusya'dan düşük fiyattan petrol alıp uluslararası pazarda yüksek fiyattan satmalarını engellemek için petrol ihracatı üzerindeki vergiyi artırdı. Sri Lanka gibi ülkeler, petrolün değerinin artması ve ekonominin bozulması nedeniyle yıl sonuna kadar yakıt sıkıntısı çekecek.
Yani bu ülkeler de zarar görüyor. Ancak her kararın yalnızca kendilerine yönelik olmasını isteyen ABD kadar bas bas bağırmıyorlar.
OPEC'in kararı zaten bir süredir beklenen bir şeydi. Bu yüzden ortada şaşılacak bir durum yok. Çünkü istediği zaman ve istediği şekilde serbest piyasaya güvenen ABD halkı gibi serbest piyasadan bahsetmek isteyenlere karşı piyasanın temel kaideleri OPEC’in üretim artışını gerekli görmüyor. Bunun çok basit iki sebebi var:
Birincisi, petrol piyasasının bir ‘backwardation’ durumundan geçmesidir. ‘Backwardation’ vadeli piyasalarda ileri tarihli sözleşmelerin daha yakın tarihli sözleşmelerden daha düşük fiyatla işlem gördüğü piyasa koşulu demektir. Bunun sebebi, piyasanın küresel bir durgunluk veya üretimin talep seviyesinin üzerine çıkıp ürün fazlalığı oluşturacağı korkusuyla talebin düşeceğini düşünmesidir.
İkinci sebep ise hem ABD'nin hem de Avrupa ülkelerinin iyi bir şekilde hazırlanamadığı veya kontrol altına alamadığı jeopolitik faktörlerden kaynaklanan petrol fiyatları artışıdır.
Avrupa, doğalgaz kaynaklarını çeşitlendirmek için birçok fırsata sahipti. Ancak maliyetleri azaltmak için sadece Rus gazına bel bağlamayı tercih etti. Aynı zamanda, ABD ve Avrupa, küresel iklimi kurtarma bahanesiyle üretim kapasitelerine yönelik yeni yatırımlarla mücadele etti. Ancak bu bahane gerektiğinde günümüzde artık kullanılmıyor.
OPEC+, kararın arka gerekçesini açıklayarak dünyanın yedek üretim kapasitesinin sınırlı olduğunu ve arz ve kesintiler konusunda netlik olmaması nedeniyle bunu büyük bir şekilde kullanmanın akıllıca olmayacağını söyledi.
Küresel ekonomik büyümenin belirsizliği ve yedek üretim kapasitesinin sınırlılığı göz önüne alındığında, Atlas Okyanusu’nun diğer yakasında yaygara koparılsa bile OPEC’in aldığı karar yerinde.