Ömer Önhon
TT

İran'da hoşnutsuzluk ve kriz

İran'da 22 yaşındaki Mahsa Amini'nin 17 Eylül'de ölümüyle başlayan protesto dalgası bugün halen devam ediyor. Protesto dalgası bilinmeyen sayıda ölüme neden oldu, 200'e yakın ve muhtemelen daha fazla kişi olduğu söyleniyor.
Aslında bu, İran'ın yıllardır yaşadığı birçok krizden biri. Örneğin 2009'da Mahmud Ahmedinejad'ın sadece seçim usulsüzlükleri ve sonuçlarla oynama sonucu ikinci bir dönem seçildiğini düşünen çok sayıda İranlı sokaklara döküldü. 2019 yılında akaryakıt fiyatlarındaki sert artışlar nedeniyle yeniden sokaklardaydılar. Her seferinde güvenlik güçlerinin şiddetli ve öldürücü müdahalesiyle karşılaştılar.
Mevcut krizin üç ana özelliği var:
- Kadınlar ön planda; genç kız Mahsa Amini, bir kadın olarak yapmaması gerekenlerin kurbanı ve sembolü oldu. Zira İran Ahlak Polisi, Amini'yi kendisine göre düzgün bir şekilde örtünmediği için gözaltına aldı. Pek çok kadın protestocu şimdi başörtüsü yakıyor ve sloganları sabırlarının sınıra ulaştığını gösteriyor.
- Amini etnik olarak Kürt’tü ve mevcut krizin birçok Kürt yönü var. Ayaklanmalar onun şehrinde başladı ve ardından tüm ülkeye yayıldı. Batı basını özellikle bu yönleri vurgulamaya gayret etti.
-  Sokaktaki göstericiler, Z Kuşağı (yani milenyumdan sonraki kuşak) dahil olmak üzere çoğunlukla genç insanlar. İran'ın nüfusu 85 milyon ve yüzde 24,11'i 0-14 yaş arası, yüzde 62,3'ü 15-54 yaş arası. Her yaş grubunun rejimden memnuniyetsizlik için kendine göre nedenleri olsa da beklentiler ve hayal kırıklıklarına dayalı sorunların çoğunda ortak paydada buluşuyorlar.
İran'ın iç cephe gerçeğinde siyasi baskı, yolsuzluk, kötü ekonomi yönetimi ve her türlü ihlal işaretleri çok fazla görülüyor. Aslında bunlar İranlıları 1979'da Şah rejimine karşı ayaklanmaya ve onu devirmeye iten başlıca sebepler arasındaydı. Yüzler değişti, ama özde hiçbir şey değişmedi.
Ekonomik düzeyde enflasyon, son derece zayıf bir para birimi, yoksulluk sınırının altında yaşayan nüfusun yüzdesi ve servet kaybı başlıca sorunlar arasında sayılıyor.
Kanıtlanmış doğal gaz ve petrol rezervleri açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan bir ülkeden bahsettiğimizi unutmamalıyız. Bu değerli varlıklar, özellikle sanayileşmiş dünyanın çoğu ülkelerinin alternatif doğal gaz tedarikçileri aradığı bir zamanda, şimdi her zamankinden daha önemli.
Dış yaptırımların İran'ın mevcut ekonomik zorluklarıyla yakın bir ilişkisi var, ancak tüm suçu onlara yüklemek oldukça yanıltıcı olur.
Uluslararası ilişkiler ve dış politika açısından İran, önemli bir bölgesel oyuncu. Diğer emellerinin yanı sıra bölgesel ve nükleer emelleri var.
İran, "İsrail'e karşı direniş” adı verilen cephenin merkezinde yer alıyor. Bu durum, Şii dünyası ile İran'dan Lübnan'a uzanan ve adına "Şii Kuşağı" denilen eksenin pozisyonuna ek olarak, İran'ın Lübnan, Irak, Suriye ve Yemen'deki derin müdahalesi, doğuda ve batıda birçok kişiyi endişelendiriyor.
Dolayısıyla İran rejiminin, ülke tarihinde daha önceki krizlerden farklı olduğu söylenen mevcut krizden endişe duyduğunu söylemek gerekir.
Dini Lider Ali Hamaney, genç kız Mahsa Amini'nin ailesini aradı ve konuyla ilgili kapsamlı bir soruşturma yürütüleceği sözü verdi. Meclis Başkanı, Ahlak Polisi’nin yöntemlerinde reform yapılması gereğinden bahsetti ve İran Meclisi olayı araştırmak için bir komite kurdu.
Bütün bunlar olumlu adımlar olarak kabul edilebilir. Ama sonuçta, resmi soruşturma raporu "Mahsa Amini'nin dayak sonucu değil, hastalıktan öldüğünden" bahsetti ve protestocular halen kaba kuvvet ve daha fazla baskıya maruz kalıyorlar.
Kendi türündeki diğer tüm rejimler gibi, böyle bir rejimin kolayca boyun eğmesini bekleyemeyiz. Herhangi bir tavizin veya taviz olarak kabul edilebilecek adımın, rejimin mutlak otoritesini baltalamakla sonuçlanacağına ve bunun da sonuçta iktidarın tamamen kaybedilmesine yol açacağına dair sabit bir kanaate sahip. İran rejiminin tepkileri, liderlerin ve rejimlerin şüphe içinde ve kendilerini güvensiz hissettikleri tüm ülkelerle aynı, onlar için durumu kontrol etmenin tek ve tercih edilen yolu, baskı ve aşırı güç kullanımı. Suriye'de neler olduğuna ve İran’ın orada nasıl davrandığına bakın.
İran rejiminin 2021'de en çok hatırlanan kendini koruma hamlelerinden biri, Ali Hamaney'in adayı İbrahim Reisi'nin iktidara gelmesini sağlamak için aldığı önlemlerdi. Bu önlemler, büyük bir meydan okuma teşkil edebilecek herhangi bir ismin adaylığını engellemeyi içeriyordu.
İran Devrim Muhafızları, Besic Direniş Gücü ve Ahlak Polisi, iktidardaki İran rejiminin sadık ideolojik koruyucularını oluşturuyorlar. Hayatları rejimin hayatına bağlı ve geçimlerini bu rejimden sağlıyorlar. Mevcut rejim yıkılırsa her şeylerini kaybederler.
Dini lider Ali Hamaney'in doğrudan liderliği altındaki İran güvenlik aygıtı, rejimi mümkün olan son noktaya kadar korumaya kararlı görünüyor.
Rejimin hala sadık destekçilerinin olduğunu da söylemek gerekir. İranlı kadınların hepsi başörtüsü yakmıyor.
İran, Batı'yı protestoları kışkırtmakla suçluyor ve bunun, düşman Batı'nın İran İslam devletine karşı yürüttüğü birçok komplodan biri olduğunu vurguluyor. İran'ın pek çok düşmanı olduğu doğru, ancak ülkedeki mevcut krizi hiçbir şekilde sadece bu iddiaya bağlayamayız.
İran rejimi kaosa ve kargaşaya izin vermeyeceğine söz veriyor. Ancak gerçek şu ki, kaos ve huzursuzluk dediği şeye yol açan kendisinin yönetim tarzı ve eylemleri.
Bir noktada her zaman toplumdaki negatif enerjinin patlamasına yol açan bir olay vardır. Bu sadece İran'a özgü değil. George Floyd'un polis tarafından öldürülmesinin ardından ABD sokaklarının şahit olduğu ayaklanmalar, ırksal önyargılara ve ayrımcılığa karşı asla bitmeyen bir devrimdi. Fransa sokaklarının çeşitli vesilelerle tanık olduğu ayaklanmalar da aynı kategoriye giriyor.
O dönemde bazı İranlı yetkililerden bu gösterilerin ve ayaklanmaların salt bu ülkelerin rejimlerinden ve tutumlarından kaynaklandığı iddialarını dinlediğimi hatırlıyorum. Aynı İranlı yetkililer, şimdi İran'daki krizlerin dış müdahalelerin sonucu olduğunu iddia ediyorlar.
Rejime meydan okuyarak sokaklara inen İranlılar değişim talep ediyorlar. Birçoğu mevcut rejimden kurtulmak istiyor ve yeterince cesurlar, ancak ne gösterilere önderlik edecek sembolik bir figür ne de organize bir siyasi yapı yok.
Öte yandan, ülkenin yönetilme tarzından memnun olmayan bazı İranlılar, rejimi değiştirmek değil, iyileştirmek istiyorlar. Bunlar, muhafazakarların nefret ettiği ve belki de diğer gruptan daha fazla korktuğu rejimin içindeki reformistler.
Batı genel olarak İranlı göstericileri destekliyor, ancak onlara Ukrayna'da olduğu gibi önemli bir destek sağlamıyor.
Birçok anlatıya göre bu şaşırtıcı değil. Özellikle de Ukrayna ve Rusya'da olanlara paralel olarak, mesela İran’da bu büyüklükteki bir krizin sınırları dışında bırakabileceği etkileri bir düşündüğümüzde.