Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Son saray

Lübnanlılar ve Lübnan'ın işlerini ve meselelerini takip eden Araplar, duyduklarına, okuduklarına ve özellikle de verilen sözlere inanmamaya alışmış durumdalar. Bunun sebebi söz verenin yalancı olması değil vaatlerinin değerini taşıyamamasıdır. Bu nedenle vaatlerin başlangıçları ve bitişleri aynı olur: Başlangıçta birçok vaat ve en sonunda birçok özür gelir. Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın geçtiğimiz Perşembe akşamı LBCI sunucusu Nada Andraos Aziz ile yaptığı röportajda sözleri, altı yıllık duraksama için yazılı bir özürden ibaretti. Sunucu zor sorular sorarken tam bir profesyonellik gösterdi. Cumhurbaşkanı Avn’ın kendisinden hoşlanmadığını önceden bilmesine rağmen sorularını sordu. Ne korku ne de gelecek cevap onu durdurdu. Görüşme ne kadar sürdü bilmiyorum ancak soru ve cevaplardaki en önemli şey Avn’a bakıp Lübnan halkının yüzde 90'ının yoksulluk sınırı altında yaşadığını söylemesiydi. Avn bu yüzdelik değere ne itiraz etti ne düzeltti ne de başka bir yüzdelik verdi.
Bu, ulusların hayatı için korkunç bir sayı. Kesin Avn başka bir sayı bekliyordu. Kendisinden sonra gelenlere ‘aldığından daha iyi’ bir ülkeyi teslim edeceğine söz verse de görev süresi, koltuğunu gelişinden önceki boşluktan başka kimseye devredemeden sona erdi.
Avn bunun için Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame, bir dizi yargıç ve Lübnan tarihinin en prestijli hukukçularından olan Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Suheyl Abbud’u suçluyor.
Lübnan'da -tıpkı Arap dünyasında olduğu gibi- baş yetkiliyi temize çıkarmak ve etrafındaki ‘zümreyi’ suçlamak adettendir. Şimdi aynı şey tekrarlanıyor ve 'maiyet'in bir kısmı suçlanıyor. Ne yazı ki böyle tarif edilen bir felakette fail bilinmiyor.
Lübnan bu zor saatlerde kıyafetsiz, çıplak bir şekilde dururken İsrail ile deniz sınırının çizilmesini kutluyor. Son yaşananları kutlamak yerine, Suriye’nin sınırın çizilmesini müzakere etmek için resmi bir Lübnan heyetini kabul etmeyi reddettiğinde sorunlar arttı. Ancak Lübnan bu adımı görmezden gelerek bunu hiç yaşanmamış saydı. Her halükarda bu, tüm ‘başarıları’ bir hafta içinde toplama telaşından kaynaklanan büyük bir diplomatik hatadır. Daha önceki tüm sonlarda olduğu gibi bu hafta da madalyaların dağıtımıyla doluydu.
Avn kendini tüm sorumluluklarından kurtarmış gibi görünüyordu. Ancak elde edilenler konusunda anlaşmaya fazla bir şey dayandıramadı. Bazıları Avn’ın son mesajlarının münasip bir seviyede olacağını bekliyordu. Ancak Avn, bu tarihi sancının içinde yeri olmayan kişisel meselelerde durmakta ısrar etti. Avn, kendisinden sonra gelenler için hararetli bir tartışma ve büyük bir bölünme bıraktı. Halefin ismine göre Lübnan geri dönecek mi, gelecek mi, yoksa yavaş yavaş mı gidecek ya da gidip geri mi dönecek anlayacağız. Başkanın sözleri bu konuda net değildi. Hiçbir şey net değil. Başta cumhurbaşkanı olmak üzere herkes için zor bir durum.