Abdullah Utaybi
Suudi Arabistanlı yazar. İslami akımlar araştırmacısı
TT

Yeni Suudi Arabistan ve gizli muhalefet

Yeni Suudi Arabistan herkesin dilinde.
Ancak tarihin ve insanların doğası gereği art arda gelen büyük başarılar dost kadar düşman da kazandırır.
Bu, hayatın doğasının ve insanlar, toplumlar, uluslar ve devletler arasındaki itişmenin bir parçasıdır.
Yeni Suudi Arabistan'da olup bitenlerden memnun olmayan grupların ve akımların da gözlemlenebilen ve üzerinde derince düşünmeyi gerektiren bazı şüpheli davranışları bulunuyor.
Herkesin dilinde olmak büyüklerin kaderidir ve Suudi Arabistan'ın statüsü, her düzeydeki büyük etkisi nedeniyle, birçokları hâlâ kendi halkından olmasalar bile onun içişlerinden sorumlu ve ilgili olduklarına inanıyorlar. Pek çok akım, ülke ve sembol geçmişte çeşitli sebeplerle bunu yaşadı ve bugün de farklı biçim ve yöntemlerle de olsa aynı şey yaşanıyor.
Daha önce Suudi Arabistan'ı “gerici bir krallık” olarak eleştirir ve servetinin başka ülke ve halklara dağıtılması gerektiğini söylerlerdi. “Arap petrolü Araplarındır” ve benzeri argümanlar, “Arap solu”nun ve “Nasırcı” ile “Baasçı “Arap milliyetçilerinin” önermeleri ortaya atıldı. Bunların hepsi ya düpedüz düşmanlıktan ya da açgözlülük ve kıskançlıktan ya da Suudi Arabistan’ın istikrar ve refahını hedef alma arzusundan Suudi Arabistan’ın her meselesine burunlarını sokuyorlardı.
Siyasal İslâmcı örgütler, örgütleri ve sembolleri tüm bunların mirasçısı oldular. Bunlardan El Kaide ve DEAŞ ve onlardan önce de Tekfir ve Hicre örgütü ile Hizbu’t Tahrir gibi örgütler Suudi Arabistan’a açık düşmanlığın bayrağını taşıdılar. Müslüman Kardeşler (İhvân) ve Sururiye örgütü vb. gibi bir kısmı da devlet ve toplum, kamu ve yüksek öğrenim, bakanlıklar ve dini kurumlarıyla Suudi Arabistan'a “sızmayı” seçtiler. Bunların açgözlülüğü en çok "yardım kuruluşları”, bağış ve para toplama kampanyalarıyla belirginleşti. "İslami bankacılık" ve "Şeriat hisseleri" gibi para merkezli dini-ekonomik ürünlerin geliştirilmesiyle bu açgözlülükleri daha da gelişti.
Bir diğer grup, Suudi Arabistan tarihini çaldı, bu grupların amaçlarına hizmet etmek için kullandı. İslamcı grupların, akımların ve örgütlerin sembollerinin ilkeleri, ideolojileri ve hedeflerini birleştirme fikriyle tutarlı olacak şekilde yeniden formüle etti.
Bu, buz dağının görünen kısmı ve daha önce neler olduğu hakkında genel bir fikir veren bir özet.
Bugün de yeni Suudi Arabistan ile birlikte, bazıları hâlâ aynı eski yöntemleri uyguluyor ve açıkça düşmanca tutumlar benimsiyor ki bunlar düşmanlığın en düşük seviyesi. Zira bazıları açık düşmanlık onları etkin ve faal olmaktan alıkoymasın diye Suudi Arabistan’a sızmayı bir yol, gizlice hareket etmeyi bir yöntem olarak seçiyorlar. Bu satırların yazarı daha önce bu gazetede ve bu köşede “Suudi Arabistan İhvânı: Yeni söylemler” başlıklı makalesinde bundan bahsetmişti. Suudi Arabistan devleti, bu grup ve sembollerinin sundukları Sahve söylemini katı kanun ve yönetmeliklerle ortadan kaldırdı, ama bunlar saklanma ve yeraltında çalışma konusunda deneyimli gruplar ve geçmişleri bunun en iyi tanığı. Şimdi devlet güçlü, iddialı, azimli ve tek sınırının gökyüzü olduğu bir vizyon, proje ve emellerle ilerlediği için, Suudi Arabistan dışından gelen, asıl amaçları ve meşgaleleri, Suudi Arabistan'ın içinde olup bitenlere burnunu sokmak olan söylemler ve semboller geçmişteki bu rolleri kendi aralarında paylaşmaya başladılar.
Bu insanlar ve örnekleri çoktur, bayındırlık faaliyetlerine karşı hareket etmezler, ekonomik başarılardan bahsetmezler ve siyasi çekişmeleri ele almazlar. Aksine, kendilerine bir yol ve argüman bulacakları belirli girişleri kullanırlar. Örneğin, yeni Suudi Arabistan'ın en önemli yönlerinden biri, devletin felsefi ve entelektüel sorumluluklarından biri olan “refah”tır. Eğlence de "yaşam kalitesini" iyileştirmek ve "2030 Suudi Arabistan Vizyonunu" gerçekleştirmek için önemli bir ürün ve Suudi Arabistan’daki eğlence faaliyetleri, Arap dünyasının, Arap ve bölge halklarının konusu haline geldi. Artan bir şekilde Suudi Arabistan içinden ve dışından insanların ilgisini çekiyor. Bu eğlence faaliyetleri siyasal İslamcılığın tüm radikalizm yanlısı fikirlerine darbedir ve işte bu nedenle, söz konusu akımlar ve semboller için Suudi Arabistan’a karşı bir argüman, ona düşmanlık için bir giriştir.
Birkaç gün önce yapılan iki etkinlik buna verilecek hızlı bir örnektir. Bunların ilki "Joy Awards" ödül töreni, diğeri merhum Suudi Arabistanlı sanatçı Talal Maddah'ı anmak için düzenlenen "Dünyanın Sesi Gecesi" törenidir. Bunlar gururlandıran, geleceğe dair umutları büyüten neşeli kutlamalardı. Ama bu akımların tutumu başkaydı, peki bu akımlar bu büyük, medeni ve önemli olay ve faaliyetleri nasıl ele aldılar? Cevap, kışkırtıcı fetvalarda, onları reddeden konuşmalarda ve onlara karşı uyaran derslerde yatıyor. Bir Körfez veya Arap ülkesinde koltuğuna yaslanmış bir din adamı çıkıp “sosyal medya” programlarıyla Suudi Arabistanlı izleyiciyi hedef alan bir yayın yapıyor. Öğrencileri ona kendi ülkelerinde olup bitenler hakkında değil, Suudi Arabistan'da olup bitenler hakkında sorular soruyorlar. Bu Sahva yanlısı müftü de, kibirli ve katı Sahve söylemini, Suudi Arabistan'da yargılanmakta olan sembollerinin taşıdığı aynı düşünceleri otomatik bir şekilde tekrarlamakta bir beis görmüyor. Bu olay ve faaliyetleri hedef alıyor. Garip olan kendisinin ve benzerlerinin Suudi Arabistan'ı ziyaret etmeleri ve gerçekten hayrete düşüren kalabalıklar tarafından karşılanmaları.
Yeni Suudi Arabistan, çeşitli alanlarda ve farklı düzeylerde kimliği, tarihi ve medeniyetiyle ilgileniyor. Kimlik ve tarih, milletlerin ve halkların tarihinin merkezi konularıdır ve bu nedenle siyasal İslamcı örgütlerin söylemlerinin merkezinde yer alırlar. Grup ve sembollerinin kitaplardan araştırma ve makalelere, “kaset” ve internet sitelerine, vaaz ve fetvalara, bu konuda tükenmez bir literatürü vardır. Özellikle Suudi Arabistan'da, geçen yüzyılın otuzlu yıllarında Hasan el-Benna ile Kral Abdulaziz arasındaki ilk temastan, bilinen tarihsel ve siyasi koşullar sebebiyle Suudi Arabistan'da elde ettikleri büyük nüfuzdan bugüne kadar, bu iki konu, bu grupların argümanları için temeldi.
Bu grupların sembollerinin gözetiminde ve yönetiminde onlarca kitap ve makale, onlarca akademik ve üniversite tezi yayınlandı ve bunlar tek bir şeyle ilgileniyorlardı; Suudi Arabistan “kimliğini” ve Suudi Arabistan “tarihini” değiştirmek, bu grupların görüş, ilke ve fikirlerine göre “Suudi Arabistan tarihini yeniden yazmak”. Bu çabalar için çok büyük paralar harcandı, prestijli ve etkili konum, nüfuza sahip şahsiyetler onlar için çalıştı. Şimdi yılların birikimiyle üzerlerindeki tozu atmak, sorgulamak, tartışmak acil bir ihtiyaç ve önemli bir fikri ve bilimsel gereklilik haline geldi.
Bu bağlamda örneğin, Suudi Arabistan bu ay, Suudi Arabistan devletinin “kimliğini” ve “tarihi” vizyonunu oluşturmasında çok önemli bir ulusal olay olan “Kuruluş Günü”nü kutlayacak. Suudi Arabistan bugün bu iki önemli konuda geçmişte ve günümüzde meydana gelen birçok sahtekarlığı ve karışıklıkları ifşa ediyor. Kimliğini ve tarihini bunlardan temizliyor. Yıkıcı değil yapıcı bir tavırla, bu grupların Suudi Arabistan tarihini ve kimliğini yeniden yazmak için on yıllardır harcadıkları yoğun çabaları boşa çıkarıyor. Sessiz kalmamaları, karşı çıkmaları ve reddetmeleri doğal.
Bu yıl Suudi Arabistan tarihine ve kimliğine yönelik saldırılar yine onun dışından geldi ve bu şanlı ulusal olayın ayrıntılarını hedef alan bilimsel araştırma, akademik metodoloji kisvesine bürünmüştü. Aynı şekilde yine doğrudan muhalefet ve reddetme yöntemini değil, daha çok sloganı sadakat, kılıfı muhalefet olan şüphecilik ve sorgulama yöntemini benimsiyorlardı.
Son söz; aklı başında insanlar fikirlerin ölmediğini, kendilerine gelişmelere ayak uyduran ifade yöntemleri bulduğunu ve bu yeni yöntemleri gözlemlemenin önemli olduğunu iyi bilirler.