Emel Abdulaziz Hezzani
Suudi yazar
TT

Bir kutlama ve sadakat günü: Kuruluş Günü

Suudi Arabistan bugün, Suudi devletinin kuruluş yıl dönümü münasebetiyle büyük bir ulusal günü kutluyor. Dünün kuruluşu, bugünün gerçeği, yarının umudu... İmam Muhammed bin Suud'un 1727 yılında, amcaları arasındaki gerginlik ve çatışmalardan sonra Diriye Emirliğini devraldığı gün kuruluş günü olarak kutlanıyor. İstikrarsızlık durumu Diriye'ye özgü değildi. Tüm bölgeler ve köyler, büyükleri arasındaki çatışmalara maruz kaldı. Hatta bazıları kanlı çatışmalar ve amca oğulları arasında Emirlik üzerinden şiddetli rekabetlere sahne oldu. Ancak genel karakter, her bölgenin, ellerinden geldiğince can güvenliğini ve halkın geçimini sağlayan şeyhlerin (küçük kraliyet aileleri) yönetimi altında olmasıydı. Bununla birlikte tehlike mevcuttu. Ticaret fırsatları risklerle çevriliydi. Çünkü haydutlar göçebe kılığında gizleniyordu. İmam Muhammed bin Suud Diriye’nin kontrolünü ele geçirene kadar her kasaba, halkından biri tarafından yönetilen bir koloni olarak kaldı. Ardından İbn Suud’un Diriye'nin dışına yayılan güvenli bir devlet kurma konusundaki siyasi isteği arttı. İmam Muhammed bin Suud, Emirliği’ne bağlı olanların artmasıyla coğrafi yayılma hayalini gerçekleştirebildi. Bu tamamen siyasi bir hedefti ve yönetiminin istikrarını savunmak için bir ordunun, bir güvenlik görevlisinin ve can, para ve ırzın korunması için bir garantinin kurulmasına bağlı olduğunu biliyordu. Adaletin yaygınlaşmasının gerekliliğine inanıyordu çünkü bu yargının temeliydi. Necd bölgesinin muzdarip olduğu iki temel mesele vardı: Güvensizlik ve şikayetler. Muhammed ibn Suud bölgeden biri olduğu ve zaaf unsurlarını bildiği için bunu yönetim siyasetine de yansıdı. Bu nedenle ihtilafları halletmek ve tüccar kafilelerini korumak için çarşılarda ve meclislerde halkın işlerini devralmak üzere, hikmetlerine ve dürüstlüklerine güvendiği kişileri seçti.
Kuruluş günü, gençlerin tarihsel hafızasını oluşturmak, kökleri ve nasıl ortaya çıktıklarını, bilgileri tahrif etmeden veya uyarlamadan öğrenmek için yapısal bir adım olarak kutlanıyor.
Geçmişteki olaylarla ilgili her tarihsel çalışmada olduğu gibi tarihçiler, araştırma ve belgelemenin bütünlüğüne, dikkatli izlemeye ve olayların gidişatına ve sıralarının rasyonelliğine dikkat etmeye özen gösteriyor. Modern ve çağdaş tarihimizin derinliklerini keşfetmek için belge, yazışma ve manzum eserlerin bulunduğu müzeler, üniversitelerde uzmanların yer aldığı araştırma merkezleri ve kürsüleri kurma konusunda bugün geldiğimiz noktaya ulaşmak için bilgideki yanlışları düzeltme, doğru ve adil bilgiyi yayma ve aktarımda dikkatli olma cesareti üzerinde duruyorlar.
Güvenilir tarihsel kaynakların olmaması nedeniyle doğru ile yanlış, makul ile müdahaleciler arasında karışık bilgiler aldık. Görünürdeki olumsuzluklara rağmen bu tür zorluklar, tarih okumayı sevenler için verimli bir zemindir. Bu asil misyon, gerçeğe karşı büyük sorumluluk duygusu nedeniyle bugün uzmanlaşmış Suudiler tarafından hayatlarının hedeflerinden biri olarak üstleniliyor ve ne mutlu ki kendileri aramızdalar. Örneğin Dr. Saad es-Sovyan ve Dr. Raşid el-Asaker kuruluş gününü kutlayan çağdaşlar... Ancak ortalama bir tarih okuyucusu, Mahfuz kasidesi okuyarak İmam Muhammed bin Suud dönemine denk gelen toplumun değerlerini irdeleyebilir. Necd bölgesinin Imru'l-Kays, Tarfa bin el-Abd, Amr bin Gülsüm, Antare ve el-A'şâ ve en-Nâbiğa ez-Zubyânî gibi Muallakat şairlerinden bu yana şiir ve büyük alimler bakımından zengin Arap topraklarının en önemlilerinden biri olduğunu biliyoruz. Daha sonra el-Harik kasabasında Muhsin el-Hazani, el-Kasab kasabasında Cebbr bin Seyyar, Hurme şehrinde Bin Labun gibi Necd bölgesinin şairlerinin isimleri modern tarihte yerini aldı. Şiir, haberlerin yayıldığı en önemli sosyal medya olup yöreler, köyler, kasabalar arasında güvenilir bir haberleşme aracıdır. Bu nedenle kronolojik aşamaların araştırılması, belgelenmesi ve kodlanması açısından en önemli başvuru araçlarından biri olarak görülmektedir. Şiir aracılığıyla insanların koşullarını okuyabilir, kültürlerini, ilgi alanlarını, acılarını ve endişelerini anlayabilirsiniz. Şiirin rekabet edemeyeceği avantajı, şiirin tatlılığının yaygınlaşması, tekrarı ve ezberlenmesidir. Bir el yazması olarak kaybolabilecek olağan yazışmaların aksine ona uzun süreler boyunca hayat verirler. O devirlerde şiir kültür, medya ve eğlence, toplumun aynası ve sözcüsüydü. Şairlerin şiirleri bize dünyadaki herhangi bir insan hakkında bilebileceğiniz en önemli şeyi, yani ilkelerini ve değerlerini aktarıyor.
Bunun bir örneği, el-Kasab Emiri’nin yetkiyi kendisine devrettikten sonra yeğenine yazdığı vasiyetnamesidir. Suud bin Muhammed bin Mukrin ve oğlu İmam Muhammed bin Suud'un saltanatının eşzamanlı tarihsel dönemde, Emirliği sırasında tutkulu olduğu yönetim değerlerine açıklık getiriyor. Bu uzun bir şiirdir. İşte ondan bir bölüm…
“Takva yarın seni ateşin alevlerinden koruyacak en güzel elbisedir
Beşime halkına güzel davran ki hatalar için af dileyebilesin”
Kaside, her kesimden şairin dini yönünü, yaşamdaki ilkelerini ve kültürünü göstermekte ve böylece o dönemin kültürünü yansıtmaktadır. İşte Büyük Necd şairi Muhsin el-Hezzani'nin en ünlü Necd şiirleri arasında, Allah'ın isimlerini içeren büyük şiiri ve el-Harik kasabasında kıtlık meydana geldikten sonra yağmur istemek için yaptığı dua:

“Tatlı uykunu bir kenara bırak kalk ve namaz kıl
Karanlıkta Rabbine yönel ve yakararak şöyle de;
Ey duaları kabul eden, ey gücü her şeye yeten
Ey bize her daim lütuflarda bulunan
Sen birsin, Macidsin[1], Kabidsin[2] Bâsitsin[3]
Her yaptığında Hâkim ve Adilsin
Ey Zâhir[4], ey Bâtın[5], ey Hâfıd[6], ey Râfi’[7]
Ey her şeyden haberdar olan Sem’i[8] ve Âlim
Ey sonu olmayan Evvel ve Âhir
Ey eşi benzeri ve ortağı olmayan
Bize lütuflarından sonra işte yine kapındayız
Bize lütfundan bahşet
Ey duaları kabul eden isteyeni boş çevirmeyen
Senden Hz. Muhammed Mustafa’ya (as) indirdiğin yağmurlardan diliyoruz
Senden rıza, zenginlik, hidayet ve takva diliyoruz
Affını istiyor affına sığınıyoruz salih ameller istiyoruz”

Necd şairlerinin tarihi belgelemede büyük meziyetleri vardı. Tıpkı İmam Muhammed bin Suud döneminden Suudi Arabistan Krallığı kuran Kral Abdülaziz dönemine kadar savaşçıların güvenliği tesis etme erdemine sahip olmaları gibi. Bu, beni ve diğerlerini, Suudi devletinin üç aşamalı inşasının temel direklerinden biri olan ve inanan adamları onurlandırmak ve bunu sürdürmek için ‘Şehitler Günü’ (Yevm eş-Şehid) olarak adlandırılan bu günü kutlamaya davet etmeye sevk ediyor.

[1] El-Mâcid: Şanı ve kadri büyük; kerem ve cömertliği bol
[2] El-Kâbid: Dilediğine darlık veren, daraltan, sıkan, kullarının rızıklarını, nimetlerini azaltan veya daraltan, canlıların ruhlarını alan, ruhunu kabzeden
[3] El-Bâsit: Dilediğinde bolluk vererek açan ve genişleten
[4] Ez-Zahir: Görünen, varlığı aşikar olan
[5] El-Bâtın: Mahiyeti akıl ile idrak olunamayan, hayal ve tahayyül edilemeyen, her şeyin iç yüzünü ve sırlarını bilen
[6] El-Hâfıd: Yukarıdan aşağı indiren, alçaltan
[7] Er-Râfi: Dilediğini yükselten, kıymetlendiren, dereceler ve şeref verip yükselten, dilediğinin makam ve mertebelerini arttıran, dostlarını yücelten; dilediğini aziz kılan.
[8] Es-Semi: Her şeyi hakkıyla işiten