Selman Dusari
Suudi Arabistanlı gazeteci, Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Güneyliler ve düşüncesiz savaşları

İki gün önce Yemen’in doğusunda Şebve vilayetinin başkenti Atak şehrinde ulusal ordu kuvvetleri ile Güney Yemen’i Kuzey Yemen’den ayırmaya çalışan Güney Geçiş Konseyi’ne bağlı güçler arasında küçük hesaplara sahip yeni bir çatışma meydana geldi. Bu çatışma, olaylar sürecinde Geçiş Konseyi’nin takip ettiği tehlikeli dönüşümün yeni bir bölümüydü. Geçiş Konseyi, darbeci Husilere karşı savaşta askeri stratejisinin pusulasını Yemen ordusuna ve meşru hükümete yönelik çatışmaya çevirdi. Geçiş Konseyi ve meşru hükümet, Husilerle savaşmak gibi ortak bir hedefe sahip iki müttefik tarafken birden silah zoruyla ayrılık denklemi ortaya çıktı. Güney oluşumların nezdinde açık bir istek olan ayrılık, gizli bir şey değildir. Fakat bu istek, meşru Yemen hükümetine karşı askeri darbe boyutuna ulaşmamıştı. Husi düşmanı, gökyüzünden gelen bu hediyeyi oturup izlemekten ve alkışlamaktan başka bir şey yapamazdı.
Husilerin 1 Ağustos’ta Aden’de askeri mezuniyet törenini hedef alması sonucu Güney Yemen’de en önemli askeri komutanlardan biri olan Ebu Yemame el-Yafii hayatını kaybetti. Yafii, Hizam Emni Güçleri’nin komutanıydı. Aynı şekilde bu saldırıda 30’dan fazla asker öldü. Bu saldırının ardından el-Kati Mezarlığı’nda cenazeye katılanlara ateş açıldı ve Cumhurbaşkanlığı Koruma Tugayları’yla gerilim yaşandı. İşte burada çatışmalar patlak verdi. Geçiş Konseyi, sadece meşru hükümetin tutumunu değil, aynı zamanda genel olarak güneylilerin ayrılık isteğini de zayıflatan tehlikeli bir çatışmada meşru Yemen hükümetini güney meselesini tasfiye etmekle suçluyor. Zira güneylilerin meselesi, kabulden çok uzaklaşan bir fikre dönüşerek yalnızlaştı. Şu an meydana gelen askeri çatışmalar, Birleşmiş Milletler(BM) tarafından tanınan ve Arap koalisyonunca desteklenen meşru hükümete bağlı Yemen ordusuyla ayrılığı –ki şu anki süreçte bu hayaldir- hedefleyen darbeci güçler arasındaymış gibi bilinmeye başlandı. Dün ABD hükümeti sözcüsü, Şarku’l Avsat gazetesine bir açıklamada bulundu. Sözcü, yaptığı açıklamada “ABD, BM tarafından tanınan meşru Yemen hükümetini destekliyor. Ayrıca ABD, meşru Yemen hükümetinin tüm Yemen halkını kapsayan ortak bir Yemen çabasına destek veriyor” dedi. Bu açıklama, güneydeki çatışmaları meşrulaştırmaya yönelik girişimlere kapıyı kapatarak, bu girişimleri ayaklanma olarak değerlendiriyor.
Güney Geçiş Konseyi’nin sorunu şu ki konsey, düşüncesiz çatışmasını yanlış zamanda ve yanlış yerde yaptı. Bunun için herkes, konseye saldırdı. Konsey, hem beklenen Yemen devletine hem de Yemen krizinin daha karmaşık hale gelmesini en son isteyecek uluslararası topluma bir yük oldu. Geçiş Konseyi’nin çatışması, yerel, bölgesel ve küresel gerçek verilerin ötesinde yüzeysel bir şekilde gerçekleşti. Bu tür bir darbenin devlete karşı silah taşımak suretiyle meşruiyet kazanması imkânsızdır. Devletle anlaşmazlığın boyutu ne olursa olsun bu durum, güney bölgelerindeki bir darbeyle devletin otoritesini yok etmeyi zorlaştırıyor. Ayrıca kuzey bölgelerinde de bir darbe meydana geldi. Ülkenin geçici başkenti güneyde “de facto” bir otorite kurma girişimiyle sanki sahne tekrar ediyor. Bu girişim, Arap koalisyonuna yönelik kışkırtmanın ve meşru yönetim konusunda yerel, bölgesel ve küresel uzlaşıya darbe vurmanın yanı sıra siyasi bir sembolü temsil ediyor.
Geçiş Konseyi, 2017 yılında kurulduğunda ilk aşamada başarılı bir şekilde uygun seçimi yapmasına yani Arap koalisyonunun yanında yer almasına rağmen sık sık kaybetti. Geçiş Konseyi, Yemen devletini sırtından hançerliyor, devletin konumunu zedeliyor, devletin yetkilerine karşı geliyor ve kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için ikincil meselelerle tüm tarafların kafasını karıştırıyor. Güneyliler, gelecekte gerçekten bağımsız bir devlet istiyorsa o zaman onların şu anki gerçek savaşı, asla meşru hükümete karşı değil, sadece Husilere karşı olmalıdır.