Abdurrahman Şalkam
TT

Bingazi’den mektuplar

“Bingazi bugün çalkalanıyor. Çünkü yeni bir olayın dedikodusunu yapma fırsatı elde etti. Feshedilen Müslüman Kardeşler Cemaati üyesi, terörist, Mısır meclis başkanına ve onun öncesinde de Mısır Başbakanı Nukraşi Paşa’ya suiast düzenlemek ile suçlanan 3 Mısırlı, birkaç gün önce Mısır’dan kaçarak Barka’ya geldiler. Ancak hiç kimse nerede kaldıklarını bilmiyordu. Ta ki birkaç gün önce Bingazi’ye ulaşıp Prens İdris’e sığınarak ondan kendilerini korumalarını isteyene kadar. Mısır güvenlik güçlerinden yaklaşık 10 subay da uçakla Bingazi’ye geldi. Ama Prens, suçluları onlara teslim etmeyi reddetti. İngiliz valisi ise, bu kişilerin Prens’in koruması altında oldukları için bir şey yapamayacağını söyledi. Bingazi bu haberlerle çalkalanıyor.”
Bingazi, 10.07.1949 Pazar günü.
Bu cümleler, büyük Filistinli tarihiçi Nicola Ziadeh’in Sirenayka Emirliği’nde eğitim müdürü yardımcılığı yaptığı zaman eşine gödermiş olduğu mektuplardan alıntılanmıştır. Bu mektuplar, Filistin, Ürdün ve Lübnan arasında gidip gelen karısı Margaret’a duyduğu özlem ve sevgi ile doluydu. Dr. Nicola, İngiliz yönetimi altında kurulan ve özerk bir yönetime sahip olan Sirenayka Emirliği’nde çok uzun olmayan bir süre yaşamış ve “Sirenayka Sekizinci Arap Ülkesi” adında bir kitap yazmıştı.
2008 yılında Oxford’taki Libya Araştırmaları Merkezi’nin bir kitap haline getirerek yayınladığı neredeyse günlük olan bu mektuplar, İtalya’nın sömürge yönetiminin sona ermesinden sonra kurulan Sirenayka Emirliği’nin çeşitli şehirlerindeki hayata ışık tutuyorlar. İngiliz olan eğitim müdürünün yardımcılığı görevini yürüten merhum Nicola Ziadeh, Sirenayka’da yeni bir eğitim aşamasının başlangıcına nezaret etmişti. Eğitimli bir Arap olduğu için Libya toplumuna dahil olabilmişti. Emirliğe bağlı birçok şehri ziyaret etmişti. Okul, kahvehane ve evlerde kendisine özel bir ikramda bulunan Libyalıların geniş bir kesimi ile görüşmüştü. Karısına yazdığı günlük mektuplarında tarihçi; dâhil olduğu bu aktif ve renkli sosyal yapıyı canlı yazılı tablolar ile tasvir ediyor.
Bu mektuplarda faşist İtalyan sömürgeciliğine karşı uzun süre direnmesinin ardından bağımsız olan, geleceğe yönelik hayallerini gerçekleştirecek bağımsızlık neslini, bilimsel ve kültürel olarak eğitmeye gayret eden bu toplumu betimliyor. Bu dönemde Sirenayka Emirliği’nde kamusal hayatta ve günlük işlerde sömürgecilik, İkinci Dünya Savaşı, yaşam zorlukları, kaynakların azlığı ve bölgedeki siyasi durumun hassasiyeti nedeniyle birçok zorluk vardı. Yazının başlangıcında yer verdiğimiz ve Mısırlı kaçakların Bingazi’ye gelmelerinden bahseden satırlar ise yeni kurulan bir emirliğin kendisi için önemli olan büyük komşusu Mısır ile yaşamış olduğu bir sorunu ortaya koyuyor.
Aslında Sirenayka Emirliği’nin hamisi olan İngilizler aynı zamanda Mısır Krallığı’nın karar mekanizmasını da söz sahibiydiler. Ama Prens İdris’e sığınan ve üst düzey Mısırlı yetkilileri öldürmek ile suçlanan bu 3 Mısırlının neden olduğu soruna karışmamayı seçtiler. O dönemde Mısır Krallığı ise, Filistin savaşı ve Müslüman Kardeşler ve Saray arasındaki siyasi çatışmanın artmasının ardından siyaset ve güvenlik alanında sancılı bir dönem yaşıyordu. Buna ek olarak; Komünist Demokratik Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin (HADITU) ve ASKRA örgütünün faaliyetleri, askeri örgütün Mısır ordusu içindeki faaliyetleri, durumun daha da kötüleşmesine yol açmıştı. Mısır böyle bir durumda iken söz konusu 3 kişinin Prens İdris es-Senusi’ye sığınmaları, kendisi için ilk zorlu sorun ve sınavlardan birini teşkil etmişti.
Dediğimiz gibi İngiliz yetkili meseleden elini çekerek Prens İdris’i bu konuda yalnız bıraktı. Prens İdris ise kendisini her yerden saran bu ateşe karşı ne yapacağını bilmiyordu. Ülkelerinden kaçarak kendisine sığınmış olanları teslim ederse, mertlikle ilgili köklü Arap geleneklerine aykırı davranmış olacaktı. Teslim etmemesi halinde ise yeni kurulmuş olan ülkesini, komşusu büyük ülke ile bir savaşa sokup, iki ülkede de egemen güç olan İngilizler ile hassasiyet yaratabilirdi. Ama Prens, Mısır’ın baskıları ve İngilizlerin kayıtsızlığına rağmen tutumunda diretti ve onları teslim etmedi.
Dr. Nicola’nın eşine yazdığı mektuplar bu yeni kurulan ülkede resmi, idari ve sosyal hayatın özelliklerine ışık tutmaya devam ediyor...
Bingazi- 13.07.1949
“İyi geceler sevgilim. Bingazi hala Prens’in koruması altına giren 3 Mısırlıyı konuşuyor. Bu konuda asıl önemli olan bu kişilerin Mısır mahkemelerinin gözünde suçlu olması. Bu yüzden uluslararası hukuka göre Mısır’a iade edilmeleri gerekiyor. Ancak Mısır ile Sirenayka Emirliği arasında yani Mısır ile İngiliz yönetimi arasında bir anlaşma bulunmuyor. Mısır hükümeti daha Prens’in yönetimini ve Sirenayka’nın bağımsızlığını tanımadı. Bu nedenle İngiltere, iki arada bir derede kalmış bir durumda. Suçluları teslim edemez, çünkü Prens’in koruması altında bulunuyorlar. Ülkede geçerli olan kabile kurallarına göre de Prens onları misafir edebilir. Bingazi halkı adeta hükümeti ve devlet işlerini unutup bu suçluları konuşuyor. Sireneyka halkı, Mısır devleti ile basınının Prens İdris ve Sirenayka’nın bağımsızlığına karşı yürüttüğü kampanyadan dolayı Mısır’a öfkeli olduğu için Mısır’ı bu şekilde kızdırmaktan mutlu. Ancak tüccarlar ve iş sahipleri, Mısır hükümeti kendilerine Mısır’a girme izni vermediği için öfkeliler.”
Dr. Nicola, Sirenayka Emirliği’nin kuruluş döneminde karşı karşıya kaldığı ilk sorunlardan biri olan bu olaydan mektuplarında bu şekilde bahsediyor. Görüldüğü gibi uzakta Filistin’de, Siyonist devletin kuruluşunun ardından bütün Filistinlilerin katlandığı zorluklara katlanan, karısına yazdığı samimi mektuplarında bile Dr. Nicola’nın tarihçiliği ön plana çıkıyor.
Libya’da hayat ve politika yollarında dolaşan mektupların sahibi Filistinli tarihçi, mektuplarında bu yeni oluşmun kuruluşuna katkıda bulunan önde gelen vatansever şahsiyetlerden de bahsediyor: “Saat 11’de Mister Gordon ile Prens’in sarayı olan el-Menar Sarayı’na gittim. Burada insanlar saraydan el-Divan diye bahsediyorlar. Kartımı Prens’in özel sekreteri olan Vehbi el-Buri’ye gönderdim. Kendisi Barkalı, felsefe alanında doktora yapmış ve mükemmel bir genç. Beni bizzat kendisi karşıladı. Aramızda geçen bağımsızlık ve sonrası ile ilgili kısa bir konuşmanın ardından Yüksek Divan Başkanı Ömer Mansur Paşa el-Kahya’nın yanına götürdü. Divan Başkanı da Barkalı, Avrupa’yı gezmiş ve geçmişte Osmanlı Mebusan Meclisi üyeliği yapmış bir isimdi. Ülkesinin iç işleri, eğitim ve okullar meselesi ile çok ilgiliydi.”
Dr. Nicola mektuplarında hizmetçiler, mallar, fiyatlar, sokaklar, okullar ve sokaklardan da bahsederek şunları söylüyor: “Hizmetçi bulmak çok zor. Buradaki hizmetçilerin çoğu Yahudi ama birçoğu şimdi Filistin’e göç etmiş. Bir Filistinli Bingazi’de yaşarken, buradaki Yahudiler ise yaşamak için onun ülkesine göç ediyorlar.”
Tarihçi Nicola Ziadeh, yeni bir geleceğe yönelen yeni Sirenayka Emirliği’nde hayatın her alanına ışık tutuyor. Sirenayka Emirliği’inde bulunan 3 kız okulundan biri olan  -2 tanesi Bingazi’de- Derne’deki kız okuluna yaptığı ziyareti şöyle anlatıyor: “Derne’deki kız okulunun müdiresi Fethiye Aşur, Kahire’deki Edebiyat Fakültesi’ni bitirmiş. Ayrıca İngiliz dilinde de yüksek lisans yapmış eğitimli bir kadın. Müdire, okulda okuyan bütün kızların siyah önlük, kahverengi çorap ve ayakkabılar ile aynı giyinmelerini sağlamayı başarmış. Kızların bilezik gibi süs eşyalarını takmasını ve ellerine kına yakmalarını yasaklamış. Bunları yaparken halkın yoğun itirazı ile karşılaşmış olsa da bu ülkenin kızı olduğundan onların bu itirazları umursamayarak başarılı olmuş. Hatta kendisi burada başı açık bir şekilde dışarıda dolaşıyor.” Bu okula ilişkin verdiği bu anlamlı bilgiler ile tarihçi adeta bizlere bu ülkede yeni bir nesli inşa etmek için harcanan çabalardan bir kesit sunuyor.
Nicola Ziadeh mektupların yanı sıra eşine güzel, düzenli ve temiz Derne şehrine, sokaklarına evlerine ve kahvehanelerine ait fotoğraflar da göndermiş. Dr. Nicola’nın Barka’dan Mektuplar kitabında faşist İtalyan sömürgeciliğinin neden olduğu acı ve trajedilerden yeni bir dünyanın ufuklarına ve yeni bir Libya’nın doğumuna taşınan bir hayatı okuyoruz.