Irak'ta yeni bir gün ve yeni bir trajedi. Bağdat'ın merkezinde 82 kişinin ölümüne ve 110 kişinin yaralanmasına yol açan İbn el Hatip Hastanesi yangını Irak'ı vuran yeni bir trajedi. Kovid-19 hastalarının bulunduğu hastanenin salonlarında ve odalarında çıkan yangın, Irak'ı yıllarca felç eden idari başarısızlığın son örneği.
Pazar sabahı yaşanan trajedi ülkeyi 3 günlük resmi yasa soktu. Gerçekte ise, mağdurların ve yaralıların ailelerinin evlerinde yas devam edecek. Iraklıların İbn el Hatip hastanesi olayından duydukları büyük üzüntüye ek olarak, birçoğunda kaçınılmaz olarak yakında başlarına başka bir felaketin geleceğine dair kesinlik noktasına ulaşan bir his var. Bunun nedeni, idari ve mali yolsuzluğun ülkeyi kemirmesi ve Irak yönetim sisteminin her düzeyde kırılgan ve zayıf olmasının bu tür olaylara yol açan boşluklar bırakması. 2003 yılında ordu ve polis güçlerinin dağıtılmasıyla hukuka saygının ortadan kalktığı bir ülkede en basit kanun ve talimatlara bile uyulmuyor. Ayrıca bu sistem, sorumluluk pozisyonlarına atayacağı kişilerin liyakat ve yetkinlikleri yerine mezheplerine ve partilerine bakan kota sistemine dayanıyor. Bunun yansımaları bakanlık atamalarının yanı sıra genel müdürlerden hastane müdürleri, üniversite dekan ve rektörlerine kadar devletin tüm idari makamlarında görülüyor. Gelecekte ülkeyi inşa etme sorumluluğunu üstlenmesi gereken öğrenciler için uygulanan burs programlarına bile yansıyor.
Irak Başbakanı Mustafa el Kazimi, İbn el Hatip Hastanesi yangınının sorumlularını cezalandırmakla tehdit etti ve acı verici kazanın koşullarını öğrenmek için yarın (Perşembe) bitmesi gereken bir soruşturma başlattı. Kazimi sorumlulardan hesap sorma konusundaki ısrarında ciddi, nitekim Sağlık Bakanı Hasan Temimi'nin yanı sıra Bağdat Valisi Muhammed Cabir geçici olarak görevden alındılar. Ancak öncelikle, bu önlemlerin etkisi, özellikle bu trajediye yol açan başarısızlıktan sorumlu olanların yargılanmasına yol açması beklenmediğinden, sınırlı. İkincisi, Iraklıları, duygusal oldukları için değil, soruşturma komisyonları duyurularından ve ülkedeki idari ve mali yolsuzlukla mücadele vaatlerinden bıktıkları için öfkelerini dindirip rahatlatmıyor.
Zira aslında sorun, kişiler değil, gerçek bir yetkinliğe sahip olmayan insanları sorumlu pozisyonuna getiren bir sistem sorunudur.
İbn el Hatip Hastanesi en basit güvenlik standartlarına sahip değildi; ne yangın alarmı ne de binada çıkabilecek bir yangının yayılmasını önlemek için kamu binalarına monte edilen bir sprinkler sistemi vardı. Hastaların güvenliğini sağlayan bu standartlara sahip olmayan bir hastanenin varlığı, gerçek bir suç ve hastane yönetiminden sağlık departmanı ve Sağlık Bakanlığı'na kadar çeşitli düzeylerde sorumluluktan kaçıştır.
Sağlık alanı bu başarısızlığında yalnız değil. Geçtiğimiz yıllarda, güvenlik standartlarının yokluğu, sorumluluk duygusu ve gerçek bir hesap sormanın eksikliği nedeniyle Irak bu tip birçok trajik olayla sarsıldı. 2019 baharının ilk gününde Musul'da Dicle Nehri'nde bir turist feribotu battı ve 12'si çocuk 103 Iraklı öldü. O zaman da hükümet sorumluları hesap sormakla tehdit etti ama kendilerinden hesap sorulmadı. Eski devlet başkanı Saddam Hüseyin rejimini deviren savaştan 18 yıldan fazla bir süre sonra, halen ulusal şebekenin elektrik sağladığı saatlerin çoğu bölgede 10 saati geçmemesinden kaynaklanan bir elektrik girdabı da var. Güvenlik alanındaki asayişsizlik ve emniyetsizliğe gelince, adam kaçırmalar ve geçen yılın yazında öldürülen analist Hişam el Haşimi gibi sivillerin hayatını hedef alan saldırılar çok sayıda krize yol açıyor. Bu güvenlik sorununun çözümü, aynı zamanda devletin egemenliğini ve prestijini yeniden tesis etmek için ciddi bir çalışma gerektiriyor. Geçen yaz göreve gelmesinin hemen ardından Kazimi, Ekim 2019'dan bu yana 700'den fazla eylemci ve göstericinin öldürülmesinin sorumlularını bulmak için bir soruşturma başlatılması direktifini vermişti, ama sonuç henüz açıklanmadı. Ayrıca geçtiğimiz Şubat ayında Nasiriye’de güvenlik güçleri tarafından açılan ateş sonucu 41 protestocunun yaralanmasıyla sonuçlanan olaylarla ilgili de soruşturma açılacağı duyurulmuştu.
Irak'ta durum zor ve çözümler kolay değil ama mevcut. İbn el Hatip Hastanesi yangını gibi bir felaketi önlemek, devletin prestijini geri kazanmayı amaçlayan birden fazla düzeyde ciddi bir çalışma gerektiriyor, bu da somut ve spesifik adımlar atmak anlamına geliyor. Gelgelelim, bu tür icraatlar, ülkede devletin gerilemesinden fayda sağlayan ve beslenip gelişen belirli grupların çıkarlarına dokunmak demek. Irak'ı yeniden canlandırmak için gerekli olan bu değişiklik listesi, milyonların tadını çıkaran partilerin, milislerin ve tarafların çıkarlarının zayıflatılması anlamına geliyor.
Irak'ta köklü çözüm beş temele bağlı: Birincisi, yargı güçlü olmalı ve ülkede hukuku uygulayabilmeli. Ancak geçen ay Federal Mahkeme Yasasında yapılan değişikliğin gösterdiği gibi, mezhepçi kota Federal Mahkeme içine bile sızdı ve mahkeme siyasallaştırıldı. İkincisi, Federal Mahkeme hata yapan ve görevlerini ihmal edenlere karşı katı önlemler almaya hazırlanmalı. Bu önlemleri almak, güçlü bir siyasi veya milis grubu tarafından desteklenen herkese dokunulmazlık sağlayan idari ve siyasi yolsuzluktan arındırılmış adil yargılamalar gerektiriyor. Bu, üçüncü temelin önemini gösteriyor; ülkedeki mevcut siyasi sistemi değiştirmek. Devlet kurumlarını inşa etmeye çalışmak yerine, ülkenin kaynaklarını ve zenginliklerini parçalara ayırıp farklı siyasi partilere dağıtmaya ve kotaya dayalı siyasi sistemi yeniden ele almaya acil ihtiyaç var.
Dördüncüsüne gelince, bakanlıklar ve hükümet dairelerindeki kadroların rehabilitasyonuna ve geçmiş yıllarda yaşadıkları gerileme sebebiyle onlar için net bir çalışma yöntemi geliştirilmesine dayanıyor. Bu rehabilitasyon işlemleri, tüm devlet tesislerinin ve projelerinin zorunlu bakımını da içermeli. Şu anda, çoğu sözleşme, açık ve net bakım hükümleri eklenmeden imzalanıyor, çünkü sözleşmeyi denetleyen kişi için genellikle alacağı komisyon diğer her şeyden daha önemli.
Tüm bu meselelerin nihayetinde beşinci ve en önemli temele, yani ülkedeki yolsuzluk belasıyla mücadeleye ihtiyacı var. Çünkü en basitten en karmaşık meselelere kadar yolsuzluktan muzdarip olan hiçbir ülkenin, yolsuzluğun başını kesmek en önemli amacı olmadığı sürece başarılı olması mümkün değil. Irak'ta bu icraatlar benimsenmezse, orada ve onun için yeniden yas ilan etmemiz kaçınılmaz.
TT
Irak'ın trajedileri değişmeden tekrarlanacak
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة