Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

İnsan kimdir? / Ben kimim?

İnsan hayatında bazı taşların yerli yerine oturabilmesi için birtakım soruların doğru bir şekilde cevaplandırılması gerekir. Cevaplandırılması gereken soruların başında da “insanın kim olduğu?” veya başka bir ifadeyle her bir insanın kendi kendine sorması gereken “ben kimim?” sorusu gelmektedir. Zira “kendini bilen rabbini bilir.” ilkesi önemli ve doğru bir ilkedir.
İnsan kendisiyle ilgili bazı bilgileri gözlem ve tecrübe yoluyla öğrenebilir. Ancak insan ile ilgili bazı bilgiler vardır ki vahyin verdiği bilgiler olmaksızın bunların doğru bir şekilde öğrenilebilmesi mümkün değildir. Bu tür bilgilerin doğru bir şekilde öğrenilebilmesi için vahiy olmazsa olmazdır. Örneğin;
İnsanı kimin yarattığı/var ettiği, insanın yaratılış/var ediliş gayesi, insanın yaşadığı bu dünya hayatından başka bir hayatının olup olmayacağı ve benzeri hususlar ancak vahyin verdiği bilgiler sayesinde doğru bir şekilde öğrenilebilir.
Vahyin “İnsan kimdir?” sorusuna cevap olarak verdiği bilgileri şu şekilde ifade etmek mümkündür:
İnsan, Allah’ın yarattığı bir varlıktır.[1]
İnsan, ahseni takvim/en güzel/en mükemmel yetilerle donatılarak yaratılmıştır.[2]
İnsan, Allah’ın belirlediği “fıtrat” üzere yaratılmıştır.[3]
İnsan, iyiyi de kötüyü de yapabilme yetisine sahiptir.[4]
İnsan, ibadet etmek amacıyla yaratılmıştır.[5]
İnsanın var ediliş amaçlarından birisi imtihan edilmek/sınanmaktır.[6]
İnsan, Allah Teâlâ tarafından yerin imarı ve ilahi emanet olan sorumluluğu üstlensin diye yeryüzünde halife olarak yaratılmıştır.[7]
İnsan, ruh ile cismin terkibi olan seçilmiş bir varlıktır.[8]
Karada ve denizde var olan her şey insan için yaratılmış, karada ve denizde onu taşıyacak vesileler var edilmiştir.[9]
Yüce Allah insanı özgür bir iradeye sahip olarak yaratmış[10] ancak onu başıboş bırakmamıştır.[11]
Vahyin kılavuzluğu doğrultusunda hareket etmeyen insan; nankör[12], cimri[13], kibirli[14], zayıf[15], kalbi katı[16], aceleci[17] ve kıskançtır.[18] Rabbine verdiği ahdi unutur.[19] Karşılaştığı her zorluktan şikâyet eder, sızlanır, ümitsizliğe düşer.[20] Kendisine verilen nimetlere karşı şükürsüzdür.[21] Mala düşkün ve hırslı[22], sahip olduğu mal-mülk ile övünür ve  onlarla oyalanıp aldanarak[23] ahireti dikkate almaz.
Vahyin insanın kim olduğu ile ilgili verdiği bilgilere göre; insanın çift kutuplu bir varlık olduğu anlaşılmaktadır. İnsan en güzel (ahsen-i takvim) bir şekilde yaratılmış ve eşrefi mahlûkat olarak nitelenmiş olmasına rağmen birtakım olumsuz özelliklere de sahiptir. İnsanı yaratan Rab, insanın olumsuz olan özelliklerine dikkat çekerek onun bu özelliklerden nasıl kurtulabileceğinin yolunu da ona göstermiştir. Kibirli olma yerine mütevazılığı[24], acelecilik yerine düşünerek hareket etmesini[25], cimrilik yerine cömertliği ve infak etmesini[26], unutma yerine verdiği sözü hatırlamasını ve bu söze sadık kalması[27] gerektiğini öğretmiştir. Ümitsizliğe kapılıp çok sevinme yerine, her durumda Allah'a hamd edip, sabretmesini[28] karşı karşıya kaldığı bazı sıkıntı ve zorlukların, imtihan edilmenin bir gereği olarak bilmesini[29] istemiştir. Şeytana, nefisine ve dünya hayatının aldatıcılığına kanma yerine; şeytanı düşman[30], nefsi kötülüğü emredici[31] ve dünya hayatını ahiretin ekin tarlası olarak görmesini tavsiye etmiştir. Allah, insanları kalplerinin taş gibi katılaştırmamaları hususunda uyarmış, kalplerin Allah’ı anmakla mutmain olacağını ve Allah’ın adı anıldığında buna kayıtsız kalmayıp ürpereceğini[32] haber vermiştir.
Kendisi zayıf ve aciz olarak yaratılan insan, büyüklük taslamamalı, sıkıntıya veya dara düştüğünde Âlemlerin Rabbi Allah'tan yardım istemeli ve O'na sığınmalıdır.[33] Kendisine sonsuz nimetler veren yaratıcıya nankörlük edip yüz çevirmek yerine O'na şükür[34], ibadet[35] ve itaat[36] etmelidir.[37] Kısacası insan, kendisini tanımak, kendisinden istenileni doğru bir şekilde anlamak ve hüsran içerisinde olmak istemiyorsa vahye yönelmeli ve vahyin yönlendirdiği şekilde iman edip salih amel işlemeli, hakkı ve sabrı tavsiye etmelidir.[38]
Her insan, kendisini vahyin belirlemiş olduğu nitelik ve ölçülere göre test etmeli,  “kim olduğunu” netleştirip öğrendikten sonra rotasını belirlemelidir.
[1] Nisa 4/1
[2] Tin 95/4
[3] Rum 30/30
[4] Şems 91/8-10
[5] Zariyat 51/56
[6] Mülk 67/2
[7] Bakara 2/30; En’am 6/165; A‘raf 7/ 69, 74; Yunus 10/14, 73; Nur 24/35; Neml 27/62; Fatır 35/39.
[8] Secde 32/79
[9] İsra 17/70; Taha 20/122
[10] Kehf 18/29
[11] Kıyamet 75/36
[12] Adiyat 100/8
[13] İsra 17/100; Hadid 57/24.
[14] Lokman 31/18; Saffat 37/35; Zümer 39/59
[15] Nisa 4/27-28; Hacc 22/73; Rum 30/54
[16] Bakara 2/74
[17] İsra 17/11; Enbiya 21/37
[18] Felak 113/5
[19] Al-i İmran 3/187; Taha 20/115
[20] Hûd 11/9; İsra 17/83.; Fussilet 41/49
[21] Bakara 2/244; Yunus 10/60; Yusuf 12/38; Mü’min 40/61.
[22] Mearic 70/18-21
[23] Hadid 57/14
[24] İsra 17/37; Furkan 25/63; Lokman 31/18.
[25] Hucurât 49/5.
[26] Bakara 2/195,254,267; Furkan 25/67; Hadid 57/7; Münafikun 63/10.
[27] Bakara 2/237; A‘lâ 87/6.
[28] Bakara 2/153; Lokman 31/17; Kaf 50/39; İnsan 76/24.
[29] Tevbe 9/126; Ankebut 29/2.
[30] Bakara 2/168,208; A‘raf 7/22; Yusuf 12/5; Kasas 28/15; Yasin 36/60.
[31] Yusuf 12/53.
[32] Enfâl 8/2; Ra‘d 13/28; Hacc 22/35;
[33] Fatiha 1/4; Mü’minûn 23/98; Felak 113/1; Nas 114/1.
[34] Bakara 2/152, 172, 185; Enfal 8/26; Ankebut 29/17.
[35] Fatiha 1/4; Ankebût 29/17; Necm 53/62; Nuh 71/3.
[36] Âl-i İmrân 3/ 32, 132; Nisa 4/59; Maide 5/92; Enfal 8/1, 20; Nur 24/54.
[37] Ahmet Abay, Kur’an’da İnsan ve Din ile ilişkisi, (İstanbul: Ekin Yayınları 2020)
[38] Asr 103/1-3.