Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Hayatın putları

“Tiyatro Putları”, İngiliz filozof Francis Bacon'un (1561-1626) atalarımızdan miras aldığımız görüşlere, geleneklere ve diğer kültürel unsurlara verdiği isimdir. Bu putlar, zihniyetimizin en belirgin yönünün, yani davranışlarımızın, hayat ve nesneler hakkındaki düşüncelerimizin arka planının şekillenmesine katkıda bulunur.
Hepimiz atalarımızın mirasından etkileniyoruz. Bu miras, erken yaşamımızın doğal ortamıdır. Doğumumuzdan itibaren bizi ailemizdeki diğer insanlarla bağlayan şeydir. Büyüdüğümüzde ve ailenin çerçevesi dışındaki dünya hakkında bilgi edinmeye başladığımızda, Bacon'ın “Çarşı-Pazar Putları” adını verdiği başka etki kaynaklarına maruz kalırız. Bu putlar, bugün kamuoyu veya genel kültür olarak adlandırdığımız şeydir, yani insanların çoğunluğunun sahip olduğu genel izlenimler ve sevdikleri ve sevmedikleri şeylere karşı tutumlarını ifade etme biçimleridir. Aynı zamanda başkaları hakkındaki görüşleri de burada içerilir: Liderler, ünlü isimler, kültürel etki kaynakları ve olaylara, çatışmalara ve tartışma konusu olan meselelere bakışları.
“Tiyatro Putları” ve “Çarşı-Pazar Putları”, filozofun insanın akıl yürütme biçimini anlamak için analitik bir model olarak ortaya koyduğu dört puttan ikisidir. Bu Bacon’un, şeyleri yapıbozuma uğratma ve onları hayatın hareketine yeniden bağlayan anlamlar üretme yoludur.
Bacon, bununla şu ciddi bir soruyu yanıtlamaya çalışmaktadır:
Bir konu hakkında düşündüğümüzde zihnimiz olaylara tarafsız bir şekilde bakarak bağımsız bir şekilde işleyebilir mi? Yoksa tam tersine sosyal çevrede var olanın bir aynası olarak mı hareket eder, dolayısıyla önce kendisini kuşatan çevreyi okur ve ardından onu bir kural veya bir fikir şeklinde yeniden mi üretir?
Bacon ve ondan sonra gelen birçok filozof ve sosyolog, gerçekten aklın ürünü olan ile insanların bildiği ve alıştığı şeylerin salt tekrarından ibaret olanı ayıran bir çizgi çizmeye çalıştı. Bu isimler zihnin boşlukta çalışmadığını göstermeye çalıştılar. Aksine insan kişisel ihtiyaçları, kaygıları, eğilimleri ve yaşadığı tecrübelerin sonuçları gibi çeşitli faktörlerin etkisi altındadır ya da daha geniş toplumsal eğilimle uyumlu hareket etmek zorunda kaldığı bilgiler, tutumlar ve endişelerin bir yansımasıdır.
Başka bir deyişle, insan zihni -ilke olarak- çevresinin çocuğudur. Fakat bu temeller olduğu gibi devam etmez. Bir insan farklı çevrelere açıldıkça, yeni insanlarla tanıştıkça ve tanıdık olmayan fikirlerle karşılaştıkça, zihni çevresinin etkilerinden ve atalarının mirasından bağımsız bir benlik keşfetmeye başlayacaktır. Bu aşamada zihin, hafıza kıvrımlarında neyin yerleştiğini sorgulayan araştırmacı bir rol üstlenir. Kabul veya reddetmeden önce, dışarıdan kendisine yönelen şeylerle mücadele eder.
Bu, her insanın ulaşmak için çaba göstermesi gereken özgürleşmedir. Bu zor bir aşamadır. İnsan zihnine çöreklenmiş olan kanaatlerin tahakkümünden kurtulmak üzere amansız bir mücadeleyi gerektirmektedir. Bu kanaatler süreç içerisinde insanın üzerine düşünmediği ve sorgulamadığı aksiyomlara dönüştüğü için bunları inkâr etmek ya da görmezden gelmek kolay değildir. Bacon, “Tiyatro Putları” ve “Çarşı-Pazar Putları” ifadeleriyle bunlardan bahsetmektedir.
Bu bağlamı iyi anlamak önemlidir, çünkü bugün ya da yarın bu zor sorularla karşılaşacağız. Bu soruları başkalarından önce kendimiz sormalıyız. Başkaları ikna olsun ya da olmasın bu sorular, kendimizi ve zihnimizi aydınlatmak için gereklidir.