Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

İnsanlar ne derdinde, ABD filmleri ne derdinde!

BBC’nin haberine göre fantastik süper kahraman filmi Doctor Strange 2, eşcinselleri ve transseksüelleri çatısı altında toplayan LGBT bayrağının uzun süre filmde yer almasının yanı sıra ‘eşcinselliği teşvik eden’ bir içeriği olduğu gerekçesiyle Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar da dahil olmak üzere Körfez ülkelerinde yasaklanabilir.
İngiliz medya kuruluşu, eşcinselliğin teşvik edilmesini reddeden bu tavırları kınayarak bunları özgürlük değerlerine ve yüksek ülkülere karşı bir saldırganlık olarak -Hah! Sizin kadar değil!- nitelendirdi. Yapım şirketinin önerilen ‘değişiklikleri’ yapmayı reddettiği ve Angelina Jolie’nin başrolde oynadığı ‘Eternals’ filminin maruz kaldığı aynı ‘Körfez' senaryosunu bizlere hatırlattı. Habere göre o zamanlar Jolie eşcinsellere destek çıkarak şöyle söylemişti: “İzleyiciler adına üzgünüm. Filmin belirli bölümlerini kesmeyi kabul etmediği için Marvel ile gurur duyuyorum.” Ne de güzel konuşmuş (!).
Bu, anormalliğin medyada ve özellikle de eğlence sektöründe ilk kez baskın gelmesi değil ve bu son da olmayacak. En kötüsü de çocukların hedef alınması.
Ekim 2021'de ABD merkezli çizgi roman yayımcısı DC Comics’in, Superman serisinin son romanında Clark Kent’in oğlu olan yeni Superman Jon Kent’in biseksüel olacağını ve en iyi arkadaşı Jay Nakamura ile romantik bir ilişki yaşayacağını açıkladığını hatırlıyorum.
Serinin yazarı Taylor, o sırada sosyal medyadaki bazı ‘münasebetsizlerin’ olumsuz tepkilerine rağmen, yeni çizgi romana verilen tepkilerin çoğunlukla olumlu olduğunu iddia etmişti.
Sadece Superman ve oğlu değil, aynı zamanda çizgi romanların ve diğer süper kahramanların simgesi ve çizgi roman serisi ‘Batman’ın yazarı Meghan Fitzmartin de ‘BBC’ye verdiği bir röportajda ünlü serisinin kahramanı ‘Robin’in biseksüel olduğunu açıklamıştı. Yazara göre bu, hikayesinin ‘eksik parçası’ gibiydi!
Burada soru şu: Bugün çoğu insan, cinsel kimlik karmaşasının ve ailenin doğal yapısının tahrip edilmesinin savunucuları olan sosyal liberal radikallerinin ahlak çizgisini ve ideallerini destekliyor mu?
Yoksa batı dünyasının insanları da dahil olmak üzere insanlığın çoğu bu hedefleri ve akımları ret mi ediyor?
Bir sorum daha var. Hatta bunu eşcinsellik eğilimi olanlara ‘baskı’ yapılmaması gerektiğini savunanlara soruyorum: Karşı baskıyı, yani bu davranışları normalleştirilme baskısını, edebiyat ve sanat kahramanlarının gelmiş geçmiş tüm simgelerinin eşcinselleştirilmesini ve fantastik dünyanın, edebiyatın ve tarihin bu standartlara göre yeniden yazılmasını kabul ediyorlar mı?
Son olarak bu anormalliği savunan ve başta eğlence sektörü olmak üzere dünyadaki içerik üretimi üzerinde, kendi akımlarının hegemonyasından yararlanan liberallerin baskısı devam ederse, dünyanın geri kalanı hiçbir tepki vermeden öylece seyirci mi kalacak? Ya öngörülü zeki birisi dünya çapındaki bu bastırılmış rahatsızlığı yakalayıp alternatif bir platform veya platformlar oluşturur da insanlık karşıtları -çoğunluk-, liberal aşırılık yanlılarının yaptığı gibi misyonerlik içermeyen bu içeriğe akın ederse?
Son zamanlarda Netflix, çok sayıda abone kaybetti ve borsadaki hisselerini de sert bir şekilde kaybetti. Peki, bu, yeni baskıcılara karşı çıkmanın ve ‘hayır’ demenin bir başlangıcı mı?
Sudan’da ‘İnsanlar ne derdinde, Hasaniyye ne derdinde’ (ç.n: Koyun can derdinde kasap et derdinde) diye ünlü bir söz var. Özetle atasözünün hikayesi şöyle:
Ca’liyye lideri aralarında daha önceleri husumet olan Hasaniyye kabilesinden işgale karşı savaşmalarını istiyor. Ancak Hasaniyye kabilesinin mensupları lidere eşek yarışması olduğu için savaşa katılamayacaklarını söylüyorlar. Ca’liyye lideri Nimr de bunun üzerine bu sözü söylüyor.
Bugün dünya ne derdinde, ABD liberalizmi ne derdinde!