“ABD hapşırırsa, dünya nezle olur.” Bu, ABD’nin bir zamanlar dünya üzerindeki etkisini anlatan, eski bir sözdür. Ancak bugün dünya, bu sözün popüler olduğu günlerden oldukça farklı...
Aynı denklem bugün Almanya ve Avrupa için geçerli. Almanya, Avrupa Birliği'nin (AB) sırtını dayadığı kayadır. Avrupa'nın ekonomi motorudur. Yunanistan’ın borçlarını ödeyemeyeceğini ilan etmekle tehdit ettiği ve Portekiz ile İspanya’nın içinden güçlükle kurtulabildikleri ekonomik girdaplara kapıldıkları geçtiğimiz on yılın başında Avrupa'yı girdiği borç krizinden kurtaran Almanya’dır. Bugün, Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte, Almanya gerçek bir ekonomi sıkıntısına girdi. Peki, kurtarıcısı ekonomi girdabına kapılırsa Avrupa'ya ne olur?
Öncelikle ‘ekonomik sıkıntı’ tabiri, Almanya'nın bugün karşı karşıya olduğu durumu tanımlamak için abartı değil. Zira geçen mayıs ayında Almanya, 30 yıldan fazla bir süredir ilk kez dış ticaret açığı verdi. Bu, yapısal sıkıntılara ve ekonominin geleceği konusunda kasvetli bir ufka işaret ediyor. Raporlar, Almanya'ya yapılan perakende satışların haziran ayında bir yıl öncesine göre yüzde 8,8 düşmesiyle anlaşılacağı üzere tüketici güveninin son birkaç ayda şiddetle sarsıldığını gösterdi. Bu düşüş, kayıtların yapılmaya başladığı 1994 yılından bu yana görülen en büyük düşüş sayılıyor ve Alman ekonomisinin büyümesine ilişkin karamsar bir hava veriyor. Bu yılın başındaki beklentiler, Alman ekonomisinin bu yıl için pandemi sonrası toparlanmanın da desteğiyle yüzde 4,5 büyüyeceği yönündeydi. Ancak büyüme yüzde 1,5'i geçemeyebilir. Yılın ilk üç ayındaki büyüme ile yılın geri kalanındaki büyüme arasındaki fark, beklentilerdeki bu düşüşün nedenlerinin açık bir göstergesidir.
Rusya-Ukrayna savaşı bu yıl ve gelecek yıl Alman ekonomisine 100 milyar euroya mal olabilir. Almanya bu sbaştan, diğer Avrupa ülkelerinden farklı şekilde etkileniyor. Almanya, birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi sadece ısınma için değil, daha çok sanayi sektörü için onlarca yıl düşük maliyetli Rus gazına bel bağladı. Dolayısıyla Almanya'daki enerji krizi, doğalgaz faturalarını şişerek enflasyonu bireysel düzeyde yükseltmekle kalmayacak, aynı zamanda halen bağımlı olan ve geçici çözümler bulmaya çalışan sanayi sektörü üzerindeki enerji maliyetindeki artış nedeniyle enflasyonu genel düzeyde artıracaktır. Artışlar, Alman halkını şimdiden etkiliyor. Halk ücretlerde yüzde 4,5’lik bir artış bekliyor. Ancak bu artış yüzde 8'lik enflasyona eşit olmayacak.
Bu sıkıntılar Almanya'nın siyasi ve ekonomik seçeneklerini yeniden düşünmesine neden oldu. Tabiri caizse onu gerçek dünyaya döndürdü. Bu sadece Almanya için geçerli değil, genel olarak Batı ve özel olarak Avrupa için de geçerli. Batı ülkelerinin başkanları, ihtiyaçları olduğu için ilişkileri yeniden tesis etmek ve eski haline getirmek amacıyla uluslararası turlara başladılar. Batı, geçmiş yıllarda Ortadoğu'dan hiç uzaklaşmak zorunda kalmamıştı. Ancak Batı o zamanki duruma göre birçok karar vermişti ve geçen günler, bu kararların kısa vadeli olup öngörüden yoksun olduğunu kanıtladı.
Örneğin Almanya Başbakanı’nın Suudi Arabistan Krallığı'nı ziyareti dikkate alındığında, her iki ülke ekonomisinin canlanmasına rağmen Suudi Arabistan ile Almanya arasındaki ticari ilişkilerin son birkaç yıldır en iyi günlerini yaşamadığı söylenebilir. Zira 2015'ten 2021'e kadar Almanya'nın Suudi Arabistan'a ihracatı neredeyse yarı yarıya azaldı. İhracat değeri 2015 yılında 9,9 milyar euroyken 2021'de 5,5 milyar euroya indi. Suudi Arabistan, Almanya'nın sıralama olarak 38’inci ticaret ortağı oldu. Bu ticari ilişki, Ortadoğu'nun en büyük ekonomisi ile Euro Bölgesi'nin en büyük ekonomisi arasında olması gereken bir ilişki seviyesinde değil. Alman otomobil satışları bile bu dönemde 1,6 milyar eurodan 0,9 milyara euroya düştü. Çin otomobil satışları 10 yıldan daha kısa bir sürede ikiye katlanırken, Japon ve Koreli otomobil şirketleri, Krallık'taki pazar payının yarısından fazlasını kontrol etmeye başladı. Bu rakamlar sadece iki ülke arasındaki azalan ticaret ilişkisinin örnekleridir. Daha birçok örnek daha var.
Almanya Başbakanı’nın Körfez bölgesini ziyareti kuşkusuz ihtiyaçtan kaynaklanıyor. Bu, Avrupa solundan sert eleştirilere maruz kalsa da Alman ekonomisini kurtarmanın araçlarından biri olabilir. Almanya ekonomisi Rus gazına olan bağımlılığından kurtulmak için Alman ekonomik araştırma merkezlerine göre en az üç yıl sıkıntı çekecek. Umarız Rus-Ukrayna savaşı Batı dünyasını uykusundan uyandırıp dünyanın geri kalanının Batı'yı beklemediğini ve ekonomik ve siyasi ittifaklar kurmaya yöneldiğini anlamasını sağlamıştır. Bu ittifaklar şimdiden başarılı olduklarını kanıtladılar. Batı bugün tekrar geri dönerek her iki tarafa da hizmet etmekte her zaman başarılı olan ilişkileri yeniden kurmaya çalışıyor. Ancak Batı bu ilişkinin uzun vadeli olacağını ve sadece mevcut krizini atlatsın diye kurulmayacağını anlamalı.
TT
Avrupa gerçek dünyaya dönüyor
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة