Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

İlliberal İslam

İslam, uzun süredir  küresel ölçekte  tartışmaların merkezinde yer alan bir dindir. Modern dönemde  meydana gelen demokrasi, insan hakları, özgürlük, kadın-erkek eşitliği, hukukun üstünlüğü,   bilim, felsefe ve ahlak alanlarında kaydedilen büyük değişmeler karşısında büyük şok geçiren İslam dünyası, kendi içinde  modern  değerlerle uyumlu bir  dindarlık pratiği ortaya koyamamıştır. Müslüman modernleşmesi  diyebileceğimiz sahici bir tecrübeyi Müslüman toplumlar yaşamadığı gibi,  İslam modernizmi diyebileceğimiz bir olguda mevcut değildir. Sınırlı ve yüzeysel bir şekilde birtakım modernleşme girişimlerine ve yorumlarına rastlanmasına rağmen bir İslam modernizmini gerçek manada ortaya çıkarmanın  imkansızlığı ortadadır. İslam, modernleşmesi imkansız olan bir dindir.İslam’ı günümüz dünyasına uygun hale getirmek için yapılan iyi niyetli yorumlar ve girişimler,   eninde sonunda büyük bir hayal kırıklığı ve verimsizlikle sonuçlanmaktadır. İslam modernizmi  gibi gerçekleşmesi imkansız bir  hayal için çaba sarfetmek,  boş, verimsiz ve anlamsız   enerji ve emek israfından  başka bir şey doğurmamaktadır. Önümüzde İslam modernizmi diyebileceğimiz bir olgu olmamasına rağmen, illiberal İslam olarak niteleyebileceğimiz gerçek bir dini durum söz konusudur.
İlliberal İslam’da,  hayata, doğaya, bireye, tarihe dair   insanın söylediği  sahici bir söz yoktur. İlliberal İslam’da  insanlar değil,  söyledikleri ve yaptıkları tartışılmaz olan, Tanrı adına söz söyleme ve davranma ayrıcalığını kendinde  vehmeden kutsallaştırılmış otoriteler bulunmaktadır. Tanrı  böyle dedi diyen bu kutsallaştırılmış otoriteler, Tanrı adına kendilerini her şeyin ölçüsü haline getirmektedirler. İlliberal İslam’da belirleyici olan Tanrı değil, Tanrı adına konuştuğunu ve davrandığını  iddia eden her türlü güç, kişi, kurum, otorite ve yapıdır.
İlliberal İslam,  illiberal bir ilahiyata dayanmaktadır. Her şeyin Tanrı  tarafından   belirlendiğini  savunan illiberal ilahiyatın başında, ortasında ve sonunda fatalizm vardır.İnsanın özgürlüğünü ortadan kaldıran illiberal  İslam teolojisi, doğal ve sosyal hayattaki işleyişi  gerçekçi olarak anlamaktan uzak,  kültürü, toplumu ve insanı işlevsiz bırakan bir durum doğurmaktadır. İçtihad kapısının kapatıldığı dogmasından beslenen illiberal ilahiyat,  insanı ve doğayı işlevsiz ve etkisiz bırakmayı kendisine tek   iş haline  getirmiştir. İslam kelamı, insanı işlevsiz bırakan bir dini  teoloji olmanın ötesine geçememektedir.
İlliberal İslam’da insana ve doğaya ait bilgi yoktur, çünkü insanın bilgiyi bilmesi mümkün değildir ve bilgiyi bilen sadece Tanrı’dır.  İnsani ve doğal gerçekliklere ait bilgileri bilmek, ancak ana kaynaklarda sunulan   bilgilerle sınırlıdır.Bilginin  ana kaynaklarla ve fıkıhla sınırlandırılması, bilgi alanında  genişlemeyi değil, sürekli olarak  daralmayı ve  doğmatikleşmeyi doğurmaktadır. İlliberal İslam’ın bilgi anlayışı, dar ve doğmatik niteliktedir.
İlliberal İslam’da  araştırma ve sorgulama ruhu yoktur. İlliberal Müslüman ilahiyatı, insandaki araştırma ve sorgulama ruhunu  ortadan kaldırmak üzere  formüle edilmiştir. Araştırma ve düşünmeyi ortadan kaldıran illiberal  İslam,  fıkhı dinin kendisi haline getirmiştir. Neyin doğru veya yanlış olduğunu, kişinin nasıl yaşaması gerektiğini belirleyen    tek ölçü fıkıhtır. İlliberal İslam’da  insani ve ilahi olana dair  verimli ve yenilikçi bir teolojinin  varlığı söz konusu olmadığı gibi,   teoloji yapmak da mümkün değildir. İlliberal İslam’da kelam önemli değildir. İlliberal İslam’da dinin bütün boyutlarını belirleyen ana alan, fıkıhtır.
İlliberal İslam,  modern dünyanın  demokrasi, özgürlük, kadın-erkek eşitliği, insan hakları, çoğulculuk, tolerans, hukuk ve barış gibi bütün değerlerine karşı çıkmaktadır. Modern dünyanın  bütün değerlerini  Batıya ait küfür değerleri olarak gören illiberal İslam, Batı’yı  kendi düşmanı olarak kurgulamakta ve Batıya karşı cihad etmenin bütün Müslümanların görevi olduğunu söylemektedir.
İlliberal İslam’da özgürlük yoktur. İlliberal İslam açısından  sorun olan şey, özgürlüğün varlığıdır. İlliberal İslam’a göre bütün sorunların çözümü, özgürlüğü yok etmekten geçmektedir.İlliberal İslam, bireyin  insanı, tarihi, toplumu ve doğayı merak etmek, incelemek, araştırmak ve keşfetmek için  gerekli olan özgürlüğe sahip olmaması gerektiğini  söylemektedir.İlliberal İslam’da birey, akıl ve özgürlük yoktur. Özgürlüğü ortadan kaldıran illiberal İslam,  felsefeyi, bilimi, sanatı, edebiyatı, müziği, moraliteyi ve spiritüaliteyi ortadan kaldırmaktadır. Özgürlüğün olmadığı yerde felsefe, bilim, sanat, etik ve maneviyat yoktur. Tanrı’nın bütün doğaya damgasını vurduğunu söylemek bilimsel bir paradigma ve tecrübe meydana getirmediği gibi,  nakil olanın akli ve felsefi olandan üstünlüğünü iddia etmek de  derinllikli bir felsefe tecrübesini doğurmamaktadır.