Bir kavramın birçok Arap yazarın aklına girmesi ve onu bıktırıcı bir şekilde tekrar etmeleri, kanlarına girmesi ve şeytan akıllarını ele geçirmiş gibi görünmeleri hem sinir bozucu hem de zorlayıcı bir şey.
Popüler hale gelen bu tür kavramlardan biri de derin devlet kavramı. Arap Baharı olaylarından sonra derin devlet kavramı hâkim oldu ve sanki yararlı ya da ayırt edici bir analitik kavrammış gibi tekrarlandı. Halbuki kavram aslında “gizli bir eğlenceden” ya da bir insanın sebepleri bilmiyorum ama pek bir şey ifade etmeyen süslü sözlerden ibaret de olsa fikrimi söylemeyi seviyorum demesinden başka bir şey değil. Bu köşede daha önce derin toplumla ilgili bir yazımda belirttiğim (Şarku’l Avsat 4 Haziran 2021) ve onuncu kez de olsa yine belirteceğim gibi, derin devlet kavramının kaynağı, Osmanlı İmparatorluğun son günlerinden partisinin devlet içinde bir devleti temsil ettiği Mustafa Kemal Atatürk devletine kadarki dönemde Türk Devleti’nin yaşadığı deneyimdir. Ardından kavram, yine devlet içinde devlet olarak görülen güvenlik servislerinin etkileşimleri sonucunda devlet aygıtı içinde olup bitenlerle ilgili bir tür komplo teorisine dönüştü. Daha sonra üniversite profesörü olan ve 1993 yılında Kaliforniya Üniversitesi tarafından yayınlanan “Derin Politika ve Kennedy Cinayeti” başlıklı bir kitap yazan Kanadalı diplomat Peter Dale Scott'ın naklettiği derin devlet kavramı buradan yola çıkarak, popülerleşmeye başladı.
Bazılarımızın Ortadoğu'daki bir ülkede değişimin gerilemesini açıklamaya çalıştıklarında yahut hakkında fazla bilgi sahibi olmadıkları bir ülke hakkında yazdıklarında çoğu zaman araştırma yapmak, tetkik etmek ve detayları anlamaya çalışmak yerine, geri kalmışlığı veya siyasi tıkanmayı ve hatta yoksulluğu açıklarken bunların tüm sorumluluğunu derin devlete yüklediklerini görürsünüz. Oysa daha önce de söylediğimiz gibi derin devlet halk tabiriyle bir “gizli eğlence”dir. Yani bir yazıda derin devlet kavramını gördüğünüzde, bilin ki yazarın bahsettiği konu hakkında pek bir bilgisi olmayabilir. Zira yoksulluğun nedenleri vardır ve bir toplumun yoksullaşmasına ya da genel bütçe açığına yol açan politikaların izini sürmek mümkündür. Ülkelerin geri kalmışlığının da görebildiğimiz açık nedenleri vardır. Burada “nedenler” ifadesini kullanmam aslında hatalı, çünkü sosyal bilimlerde temel bilimlerde olduğu gibi açık bir nedensellik yoktur, değişkenler arasında korelasyon faktörler vardır. Örneğin çiftçiler daha hızlı para kazanmak ve kâr elde etmek için dışarıya göç ettikçe, ekili alanlar azalır, tarımsal üretim azalır. Ama oluşan bu açığın başka nedenleri de olabilir. Mesele basitçe, tarımsal üretimde bir şeylerin değiştiğini görmemiz ve buna yol açabilecek başka nelerin değiştiğini görmeye çalışmamızdır.
Bölgenin birçok ülkesinde olup bitenlerin açıklayıcısı olarak hakim olan derin devlet hikayesi, bilimsel araştırma konusunda tembellikten ya da kolaya kaçmaktan veya yer kaplayan ama hiçbir şey söylemeyen bir sürü boş şey konuşma arzusundan başka bir anlam ifade etmiyor.
Derin devlet kavramını kullanan en iyi siyasi analistler, bunun, şeffaflıktan veya çıkarlarını etkileyebilecek siyasi katılımdan korkan tek bir devlet içindeki paydaşlar ağı anlamına geldiğini düşünüyorlar. O halde, olup bitenleri, siyaset bilimi literatüründe daha iyi bir bilgi birikimine sahip, eski bir kavram olan çıkar grupları (interest groups) olarak adlandırmanın nesi yanlış? Derin devlet gibi net olmayan şeylerle ölçülebilen bir şey hakkında konuşmak için bu kadar dönüp dolaşmanon nedeni nedir?
Sosyal bilimlerde bir araştırmacı neslinin tamamını, deneysel ekolden geliyorsak, doğru bir şekilde ölçülemeyecek kavramları, niteleyici ekolden geliyorsak da çağrışımlarını ve manalarını anlamanın mümkün olmadığı kavramları ona dayatarak, yanıltıyoruz.
Derin devlet kavramı bilişsel tembelliğe davettir. Sosyal olayların nedenlerini, sıradan insanların her şeyi "gizli eğlence" veya aşağılık eylemler olarak açıklamayı bilgelik olarak görmelerine benzer bir yanılsamaya dayandırmaya davettir. Bu tür analizleri teşvik etmek, gazete ve televizyonlarımızda tekrarlamak, soyut bir şeyi ve televizyonların ya da cep telefonlarının ekranlarında gördüğümüz için bize bilgi gibi görünen bilgisizliği pazarlamaktır. Bilgi, araştırma ve keşfetme konusunda çaba ve eğitim gerektiren bir şeydir ve derin devlet yanılsaması hayatımızdaki her şeyi açıklamakta yeterli değildir.
Eğer bazılarımız bu terimi kullanmakta ısrar ediyorsa, o zaman derin devlet kavramını temel bileşenlerine ayırmanın birçok yolu vardır. Mesela, kavramın kaynağı olan Türk Devleti’nde olduğu gibi, istihbarat teşkilatları ve diğerlerinden bahsediliyorsa, bu teşkilatlardan ve çalışma şekillerinden bahsetmek mümkündür. İstihbarat teşkilatları bir kara kutu değil, devlete ve sosyal sisteme yönelik potansiyel ve acil tehditleri savuşturmak için bilgi toplamak ve analiz etmekle ilgilenen kurumlardır. Bir siyasi sistemden diğerine değişiklik gösterirler ve karşılaştırmalı çalışmalara dahil edilebilirler. Temel nokta şu: Derin devlet gibi -anlaşılmamış- bir kavram, yararlı bir analizden ziyade araştırmacıyı yanıltan ve analiz edilen olguyu anlamaktan uzaklaştıran bir kavramdır. Derin devlet kavramının hakimiyetini ve yaygınlığını şahsen yanılsamayı yanılsama ile analiz etmek olarak açıklıyorum.